2.3

688 72 55
                                    

Jisung yolun ortasında hala ambulansın arkasından bakarken çekilmesi için bağıran şoförler ve korna seslerini duymuyor gibiydi. Sadece tek bir noktaya bakıyor ve bekliyordu. Ara sokaktan caddeye hızla giren bir araç Jisung'u fark etti. Frene bastı ama fazla hızlı olduğu için duramayacağını düşündü. Jisung da sesle arkasını döndü. Şoförle göz göze geldiler ama o çekilmek için herhangi bir çaba göstermedi.

Araba iyice yaklaşmışken Jisung sertçe kollarından tutulup çekildi ve kendini sıkıca sarılmış bir halde buldu. Kokusundan kim olduğunu anlasa da yüzüne bakmak istemedi.

"Jisung! Delirdin mi?! Ne yapıyorsun?!" Chan onu kendinden uzaklaştırıp sinirle bağırdığında daha çok kükremiş gibiydi.

"Yaşamak istemiyorum." Yere bakıyordu. Sesi fazla kısık çıksa da Chan onu duymayı başarmıştı.

"O ne demek Jisung?!"

"Minho.."

Chan'ın yüz ifadesi değişti. "Minho mu?"

"Minho kaza geçirdi." Ardından yola baktı bir süre. Chan'ın dili tutulmuşken gözlerini buluşturdu.

"Ya ölürse?" Jisung'un sesi o kadar çaresiz çıkmıştı ki Chan ne yapacağını bilemedi. Karşısında kıpkırmızı dolu dolu gözleriyle kendisine bakan çocuğa karşı tek yapabildiği sarılmak oldu.

Dolmuş gözlerini etrafta gezdirirken önünden koşarak gelen Changbin ve diğerleri duraksadı. Hızla tekrar koşarak geldiklerinde Chan sadece sessiz olun işareti yapmıştı ama sessizlik için yanlış bir yer seçimi olmuştu. Çünkü sokağın başından bağırışmalar eşliğinde bir kaç korumayla ve kucağında ki bebekle Yeonhwa geliyordu.

"Nerde o?! Nerde o?!" Jisung'u gördüğü gibi üzerine atlamak istedi ama Changbin hemen kadını tutup geri itti.

"Bana bak! Bana bak orospu! Eğer benim sevgilime senin yüzünden bir şey olursa seni kendi ellerimle öldürürüm duydun mu beni?!"

O sinirle Jisung'a doğru konuşurken Chan onu göğsüne bastırmış ve kulaklarını tıkamıştı. Başına kondurduğu minik öpücüklerle sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Asıl orospu sensin be! Babanla yatıp peydahladığın çocuğu Minho'ya kakaladığın yetmiyormuş gibi bi de sahiplenmişsin adamı! Gerçekleri unutma Yeonhwa! Senin de, her gece altında inlediğin adamın da, kucağında ki bok parçasının da sonu geldi çoktan. Boşuna kıvranıyorsun!"

Changbin sinirle kurduğu cümlelerin hiç birinde pişmanlık yaşamıyordu. Kadının suratı tedirgin bir hal alırken işaretiyle korumalar silahlarına yeltenmiş ama Chan'a bakıp durmuşlardı.

"Ya arkanda seni koruması için durduklarını sandığın adamlar bile bizim adamlarımız. Hala ne konuşuyorsun." Soru gibi değil. Daha çok iğneleyici bir cevaptı. Söyleyen kişinin Felix olması kadında daha büyük bir şok yaratırken anlaşmayı ve daha bir çok şeyi bildiklerini anladı.

"Kahretsin!" Arkasını dönüp giderken Chan diğerlerine komut verip Jisung'u arabaya götürdü.

Dikkatlice bindirdiğinde çocuğun yüzünün beyazladığını ve elinin karnında sıkıca durduğunu gördü. Panikledi.

"Jisung iyi misin? Bir şey mi oldu?!"

Küçük olan sadece başını salladı. Hastane falan istemiyordu. Aklına Minho'nun yerde yatan görüntüsü gelip durduğu için kötü oluyor, midesi bulanıyordu. Chan, Hyunjin ve Felix'i çağırdı. Jisung'un kapısını kapatıp onlarla bir kaç şey konuştu ve yürüdü.

Jisung onu gözleriyle takip ederken sürücü koltuğuna yerleşen Hyunjin ve arka koltuğa binen Felix'le önüne döndü tekrar.

"Chan gelmeyecek mi?"

"Hayır birtanem. Şimdi değil ama birazdan gelecek."

Hyunjin kısa cevabından sonra eve sürdüğünde Felix uzanıp Jisung'un elini tuttu.

"Her şey çok güzel olacak."

"Söz mü?"

"Söz."

Felix tutamayacağı bir söz verse de Jisung yine kendini kandırarak inandı. Eve geçtiklerinde Hyunjin, Jisung'u zorla da olsa uyutmuş ve hemen Chan'ı aramıştı.

İkili salonda oturmuş, telefonu hoparlöre almış bekliyorlardı.

"Alo Chan?"

"Efendim Hyun?"

"Ne yaptınız? Buldunuz mu?"

"Bulduk merak etme."

"Durumu nasıl?"

"İyi gayet. Araba fazla sert çarpamamış fren yaptığı için sanırım. Sadece kafasını sert vurduğu için bazı sorunlar olabilir dediler. Kısa süreli körlük, geçici felç falan ama onun dışında bir şeyi yok."

İkili derin bir nefes alırken Felix dahil oldu konuşmaya bu sefer.

"Chan, uyandı mı peki?"

"Felix? Sende mi oradaydın?"

"Şey evet."

"Ha tamam neyse. Evet uyandı. Changbin ve Seungmin yanındalar ben daha gidemedim. Şuan ki durumunu bilmiyorum ama bir gelişme olursa haber veririm."

"Tamamdır."

Tam telefonu kapatacakken Chan onları durdurdu.

"Hyunjin."

"Efendim?"

"Jisung'a iyi bakın tamam mı?"

"Tamam Chan."

Telefon kapandığında kapıdan onları izleyen Jisung içeri adımladı.

"Benden yine ne saklıyorsunuz?"

İki genç Jisung'u görünce ayağa fırlasa da Jisung onların aksine oturdu.

"Bana niye iyi bakacaksınız? Yine ne oluyor? Yoksa Minho gibi Chan da mı beni terk edecek?"

Felix hemen başını iki yana sallayarak eğilip Jisung'un ellerini tuttu.

"Tabiki hayır Jisung. Sen başka bir şey duydun mu?"

"Hayır duymadım. Ne? Yoksa detaylıca anlatıyor muydu şöyle yaparım böyle yaparım diye?"

"Hayır Jisung saçmalama."

"İyi. O zaman bana çilekli süt ve brownie alın hadi."

Kollarını birbirine bağlayıp dudaklarını öne doğru büzdü. Memnuniyetsiz bir bakış oluşturmuştu suratında.

"Ben üzgün olabilirim ama kızımın canı çok çekti." Ona şaşkın bakan gözlere baktı.

"Durmayın hadi!" Ani ruh değişimleri yine diğerlerini korkutsa da hızla salondan çıktılar. Jisung da olduğu yerde aşerdiği şeyleri düşünüyordu.

~

Chan, Minho'nun yanına uğramadan önce cezaevinden adamın çıktığı haberini almış ve sıkı bir küfür etmişti. Şuan da orada olmaları gerekirken hastane de beklemek zorundalardı. Odaya doğru yürürken aklına gelen şey ile adımlarını hızlandırdı.

"Minho öldü." İçeri girdiği an dediği şeyle odada ki üçlü ona afallamış bir halde bakakaldılar.

"Ne ölmesi? Yaşıyorum ben."

"Hayır öldün Minho. Yanlış biliyorsun."

"Chan ne demek bu?" Changbin araya girince derin bir nefes aldı.

"Lee Eun Suk. Hapisten çıktı ve ben onu alt etmenin bir yolunu buldum."

------------------------------------

merabalar. oncelikle sunu soylemek istedim. fic angst degil yani bundan sonra da kimse olmeyecek. yavastan olaylari birlesmeye basliyor aslinda bakarsaniz. bundan sonrasi ne olur bilemem ama kwyfili okumalar bol opucuk💕

toxic / minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin