iki gundur performans odevleriyle ugrasiyorum ve yazacak bi sey bulamiyorum hevesim gitti uyumaya bile vakit bulamiyorum cidden. bu bolumler pek guzel olmayabilir. bunun icin ozur dilerim. ikinci partından sonra sarkiyla okuyabilirsiniz.<3
___________________________________________
Sabah gözlerimi burnuma gelen pankek kokusuyla açtım. Karnım öyle bir guruldamıştı ki bir an Minho bile duydu sandım. Dün ağzıma tek lokma girmediğini fark edince hemen kalktım. Üstümü düzelterek odadan çıktığımda koku arttı. Koşar adım mutfağa ulaştığımda, Minho ocağın başında sövüyordu. Pankeklerle kavga mı ediyordu o?
"Olsanıza aminakoduğumun kekleri naz yapmanın zamanı mı piş işte."
İstemsizce güldüğümde ses çıkmaması için elimle ağzımı kapadım ama sanırsam pek işe yaramamıştı.Yavaşça arkasını döndü Minho. Elinde spatula ile korkutucu duruyordu biraz. "Sen bana mı gülüyorsun?"
Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı iki yana salladım. Spatulayı tezgaha bıraktı. Yavaş yavaş yaklaşırken geri adımladım.
"Cidden sana gülmedim. Sana niye güleyim aaa yapmam öyle şey." Tam yüzü normale dönerken sırtım duvarla buluşunca sırıtarak iyice dibime girdi.
"Pankekler olmadığına göre seni yesem olmaz mı?"
Gözlerim fal taşı gibi açılırken kollarını ittirdim."Ay hoşt. Korkuyorum yavaştan Minho." Hızlıca mutfağa döndüğümde burnuma gelen yanık kokusuyla başımı ocağa çevirdim.
"Minho yandı bunlar!" Ocağın altını kapattım. Minho da mutfağa girmişti.
"Sikeyim ya, bi olmuyo bi yanıyo." Dudaklarımı birbirine bastırıp yanaklarımı şişirdim.
"Fırından bir şeyler alıp sahilde yesek?" Önerimle başını salladı.
"Tamam sen üstüne bi şey al. Çıkalım."
Odaya geçip valizden bi gömlek aldım. Üstüme geçirdiğimde tişört ve gömlek uyumunu ne kadar sevdiğimi tekrar fark ettim. Kapının önüne indiğimde kapı açıktı. Minho'nun çıktığını düşünerek bende çıktım. Elinde telefonu, gözünde güneş gözlüğüyle bekliyordu. Hafifçe sırıttım. Yanına gidip koluna girdiğimde gülümsedi.
"Sahil yakın ama hava çok sıcak. İstersen eve dönelim?"
Başımı hayır anlamında salladım. Evde bunalıyordum. Fırına yürürken yanımızdan geçen bir çocuk bana bakarak gülmüştü. Dalga geçmekten çok sevdiği bir şeyi görmüş gibi güldüğünden bende tebessüm ettim. Beni sincaba benzettiğini tahmin edebiliyordum.
Fırına girdiğimizde raflarda göz gezdirip kruvasanlardan istedim. Minho da kendi istediklerini alınca sahile yürüdük. Oturacaktık ama güneşin altı çok sıcak olduğu için aklıma cazip bir fikir geldi.
"Min, acaba burada oturmak yerine şu tepeye çıksak mı? Hem esiyor gibi duruyor. Denizi de izleriz?" Minho beni onaylayınca hızlı hızlı yürüdüm. Zaten sıcaktı. Tepede ki ağaçlardan birinin altına oturduğumuzda esen rüzgar çok hoştu. Birlikte sohbet edip gülerek kahvaltı ederken yaşanan olaylardan ve devamında olacaklardan haberimiz yoktu.
~
Hyunjin
Changbin'in defalarca aramasını en son onu engelleyerek kestiğimde keşke yapmasaydım demiştim içimden. Jeongin'le sabah giderdiğimiz hasret yüzünden açmadığım o telefon büyük felaketlere yol açmıştı.
*
Changbin'in barında yuvarlak bir masanın etrafında beş kişi oturuyorduk. Minsung çiftine henüz kimse bir şey söylememişti ama bir kaç saat içinde bizden olmasa da Jisung babasından öğrenecekti. Felix hala elinden geçmeyen kan lekelerine bakarak sayıklıyordu. Dolu gözlerini gördükçe büyük bir vicdan azabı duyuyordum. Ortamda herkes gergindi, en çokta Changbin.
"Sana oraya gitme demiştim Lix." Kendi kendine söylenirken ellerini saçlarından geçirdi, Changbin. Tam o anda bara gürültüyle giren Chan direkt üst kata çıktı. Hepimizi gözleriyle kontrol ederken Felix'in durumunu görünce yanına gitti. Yanına otururken Changbin'e dönerek sordu.
"Nasıl oldu tam olarak?" Changbin beklemeden anlatmaya başladı.
"Biz oturuyorduk. Jisung'un babasının adamları geldi. Adamın biri sağ kolumuymuş neymiş. Felix de geldiklerini görmedi, üstünü değiştirmeye gitti benim odama. Bende acil numaralardan elime gelene bastım. Hyunjin'e denk gelmiş. Açmadı. Ben adamlarla konuşurken aralarından biri Felix'in peşinden gitmiş. Benim çekmecemde ki silahı hepiniz biliyorsunuz. Güvenlik içindi. Adam odaya girip saldırmaya çalışınca Felix-" Felix'in ağlaması Changbin'in sesini bastırınca Chan onu göğsüne bastırdı. Changbin aradığında gelseydim Felix o adamı öldürmek zorunda kalmayacaktı.
"Hepsi benim hatam. Hyunjin telefona bakmak istedi ama ben izin vermedim. Çok üzgünüm." Herkes Jeongin'i öyle olmadığına ikna ederken bardan içeri giren Minho ve Jisung ile işlerin daha da karışacağını anlamıştık.
_______________________________________
umarim begenirsiniz<3

ŞİMDİ OKUDUĞUN
toxic / minsung
Fanfictionjisung hic olmamasi gereken birine asik olmustu. ablasinin sevgilisine. [mpreg] BITTI !!