2.4

718 73 46
                                    

"Neymiş?"

Odanın içinde gerilediği için gezinen kardeşinin yanına gitti ve kolunu sıktı. Minho ve Changbin'e döndüğünde hala anlamadıklarını görünce elini saçından geçirdi.

"Bu adamın amacı Minho'yu öldürüp şirketine çökmek ve kızını geri almak değil mi? Bırakın da ona istediğini verelim."

"Nasıl? Chan hayır, bak ben çok yoruldum. Daha fazla oyun çevirmek istemiyorum. Jisung ile olmak istiyorum. Onsuz kendimi çok çaresiz hissediyorum." Chan, Minho'nun söylediklerini bir kenara attı.

"Bugün yaşadığın bu kaza Jisung'un peşinden gittiğin için oldu değil mi? Ona her şeyi anlatacak mıydın Minho?"

Minho bu sefer sessiz kaldığında Chan doğru tahmin ettiğini anladı. Nefesini dışarı verdi. Boğuluyor gibi hissediyordu.

"Eğer biz bunu yaparsak emin ol Jisung'a kavuşacaksın. Lütfen Minho daha fazla zorlaştırma."

~

Jisung elinde ki çilekli sütüyle koltukta yayılmış otururken Hyunjin'in çalan telefonuyla oraya döndü.

"Aç ve hoparlöre al. Artık bir şey saklamayacaksınız."

"Jisung ama.."

"İtiraz etme Hyunjin."

Hyunjin ekranda ki Chan yazısıyla tedirgin olsa da açtı ve hoparlöre aldı. Jisung da ayağa yanına gelmişti.

"Alo, Chan?"

"Hyunjin."

"Efendim?"

"Bak şimdi bir şey söyleyeceğim ama güçlü kal tamam mı?"

"Noldu Chan? Adamı tedirgin etme söyle işte."

"Minho."

"Nolmuş Minhoya?"

"Öldü."

Jisung sessizce dinlerken duyduklarıyla ayağının altında ki yerin kaydığını hissetti. Ağzından belli belirsiz çıkan şaşkınlık ifadesiyle geriye doğru düştü. Felix hızlıca onu tutup koltuğa uzandırdığında Hyunjin anlam veremeyerek Chan'a seslendi.

"Chan, gerçek mi?"

"Tabiki değil. Sadece Jisung'un yanınızda olduğunu tahmin ederek öyle söyledim."

"Chan sen şaka mısın? Çocuk hamile ve ona sevdiği adamın öldüğünü söylüyorsunuz! Hemde gerçek olmadığı halde." Felix'in sinirle daha da derinleşen ve gür çıkan sesi Chan'ı korkutsa da devam etti.

"Bak biliyorum doğru değil ama bir planımız var ve bu sadece bizim içimizde kalmayacak. Bütün koreyle işbirliği içinde olacağız aslında. Eğer Jisung'a böyle söylemeseydik her şeyi açıklamak zorunda kalırdık. Akşam haber saatinde televizyonu açın. Şimdi kapatıyorum."

Telefon kapandıktan sonra kendini geriye bıraktı. Koltuğa yaslanıp ayakta ki Felix ile göz göze gelince buruk bir gülümseme eşliğinde ayağa kalktı.

"Yoruldum. Gerçekten."

~

Bir kaç saat sonra üçü birlikte salonda oturuyordu. Jisung'un fazlasıyla ağlayıp ortalığı dağıtacağını hatta bebeğine bir şey olacak korkusuyla beklemişlerdi ama Jisung uyandığından beri tek kelime etmeden öylece oturmuştu. Başı Felix'in göğsüne yaslı sessizce yeri izliyordu.

Hyunjin istemeyerek de olsa televizyonu açtığında Jisung hiç oralı değildi. Ta ki sevdiği adamın adını duyana kadar.

Başını hızlıca kaldırıp televizyonda ki spikere dikkat kesildiğinde duydukları onu gerçeğe döndürmüştü. Kumandayı alıp kanal değiştirdi. Aynı haber çıktı. Bir daha değiştirdi. Yine aynısı çıktı. Bütün kanallar kırmızı bülten olarak bu haberi veriyorlardı. Minho'nun öldüğünü. En son ki kanal da takılı kaldı. Spiker haberi baştan verirken gözünü bile kırpmadan izliyordu.

"Dünya devlerinden biri olan LK holding'in Ceo'su ve %51lik hissesine sahip tek varisi Lee Minho bugün geçirdiği bir kaza sonucunda hayatını kaybetti. Bütün LK kurulu ayaklanırken yakınlarına ulaşılamadığı için şimdilik durumun ne olacağı belli değil. Başkan Kim, kaldırıldığı hastaneye giderken hastanenin çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı. Alınan önlemlerin ilk başta başkan için olduğu düşünülse de ekiplerin daha önceden orada bulunması şüphe çekti. Şuanlık bütün oklar LK şirketi ile uzun süredir rekabet içinde olan Lee Eun Suk'u gösteriyor. Hapishaneden yeni çıkmış olması ve Lee Minho'nun ölümü iddiaları sağlamlaştırsa da, akıllarda bir çok soru işareti bıraktı."

Jisung yere çöktü. Tek isteği bir an önce Minho'ya kavuşmaktı. Herkes perişan vaziyette televizyona bakarken alacaklı gibi çalan kapıyla ayağa fırladılar.

Hyunjin kapıyı açmaya gittiğinde ters bir şeyler olduğunu hissetti. Kapı deliğinden baktığında Lee Eun Suk ve adamlarını görünce geri geri gitti. Ayakları birbirine dolandı, sendeledi ama duvara tutunarak dengesini toparladı. Koşarak salona girdiğinde Felix ve Jisung hala aynı pozisyonda duruyorlardı.

"Gitmemiz lazım." Bir yandan önemli eşyaları toparlarken Felix'in ona şaşkınca baktığını fark edince elinde olmadan bağırdı.

"Felix! Gitmemiz lazım! Öyle durma arka tarafa dolaşın. Eun Suk burada!!"

Felix, Jisung'u tutarak evin içinden arka bahçeye geçti. O sırada Hyunjin hızla üst kata çıkıp odasından aldığı silah ile geri döndüğünde kapının zorlandığını görünce siktir çekti.

Koşarak Felix'lerin peşinden gitti. Bahçede ki büyük ağacın arka tarafından çıktıklarında Hyunjin arabaya koştu. Hızla açıp Jisung ve Felix'e binmeleri için yardım etti. Kendisi de bindiğinde evden uzaklaştılar. Nereye gideceklerini düşündü Hyunjin. Bir yandan Felix ile konuşuyordu.

"Neden kaçtık?"

"Ne demek neden kaçtık Felix? Adamın amacını hepimiz biliyoruz. Üstelik Jisung hamile!" Sinirle soludu. Onlar tartışmaya devam ederken Jisung onlara seslendi ama duymadılar.

"Felix." Cevap gelmedi.

"Hyunjin." Yine cevap gelmedi.

En sonda bağırarak onlara sesini duyurduğunda ikisi de Jisung'a baktı ama böyle bir manzara hayal etmemişlerdi.

Jisung'un suyu gelmişti.

---------------------------------

suyun nwrden geldigini sormayin bilmioruz ama geldi bi sekil. neyse keyifli okumalar bol opucuk💕

toxic / minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin