6 ay sonra..
Jisung gözlerini güneşli bir sabaha açtığında kendini fazla enerjik hissederek kalktı. Yazın gelmeye başladığı sıcaklayan havadan belli olurken boğazının kuruduğunu hissetti. Yatağından kalkmadan önce karnına baktı.
"Günaydın birtanem. Çok güzel bir güne uyandık değil mi?" Kıkırdadı. Her sabah ilk işi kızıyla sohbet etmek oluyordu. Son zamanlarda en sevdiği aktivite buydu. Gerçi yataktan pek kalkmadığını varsayarsak çok normaldi.
Odadan çıkıp merdivenlere yöneldiğinde arkadan gelen endişeli ses onu durdurdu.
"Jisung? Kalkmışsın. Bir şey mi oldu? Neden kalktın? Canın bir şey mi çekti hemen alıp geleyim?" Hyunjin panikle aşağı inecekken Jisung gülerek onu durdurdu.
"Hayır canım bir şey çekmedi. Sadece susadım. Su almak için iniyordum."
"Sen bana niye söylemiyorsun?" Jisung'un belinden tutarak odasına geri döndü ve dikkatlice yatağa oturttu.
"Senin yorulmaman lazım. Ben getiririm." Odadan hızlıca çıktığında Jisung ofladı. Hamileliğinin en başından beri üstüne titriyorlardı ama son iki aydır çok sıkmışlardı. Biraz fazla bunaltıcı olabiliyordu.
Hyunjin elinde suyla geri döndüğünde Jisung hemen alıp içti ama anında geri tükürdü.
"Hyunjin bu su ateş gibi! Yaza girdik neredeyse, içilmez bu." Elinde ki bardağı kenara bıraktı. Hyunjin ise çoktan sinirli anne pozisyonuna geçmişti.
"Aaa hayır. Soğuk su yok, yasak. Son aya girdin Jisung. Aldığın nefese bile dikkat etmeliyiz. Şimdi sen yat dinlen ben sana kahvaltı hazırlayayım."
Kapıya yönelmişken Jisung onu durdurdu.
"Diğerleri nerede?"
"Chan ile Changbin sabah apar topar çıktılar. Jeongin, Yeonjun'un yanına gitti. Bir konu hakkında görüşecekmiş. Felix ile Seungmin evde. İzinlilermiş."
Jisung sadece başıyla onayladı. Aklına takılan minik yer dışında yine her şey normaldi. Hyunjin odadan çıktığında direkt yataktan kalktı. Dolabına ilerledi. Evde çok bunalmıştı. Artık şımartılmaktan çok baskı altında gibi hissediyordu.
Üzerine geçirdiği bol pantolonu ve krem tişörtüyle aynada bakıştı. Uzun zamandır bu tarz şeyler giymediği için rahatsız olsa da bol tişörtünün altından bile kendini belli etmeyi başaran kızı çok tatlı geldi gözüne. Karnını tutarak hızlı ve sessiz adımlarla aşağı indi. Etrafı kontrol edip sessizce evden çıktığı an derin bir nefes aldı. Nereye gideceğini bilmese de ayakkabılarını giyip yürüdü.
Pek kısa olmayan bir yürüyüşün ardından merkeze ulaştığında ferahlamış hissetti. Etrafta küçük çocuk gibi hoplaya zıplaya gezerken üzerinde ki garip bakışları umursamıyordu.
Cadde üzerinde gördüğü bir bebek mağazasına girdiğinde gözleri heyecanla açıldı. Kızına şimdiye kadar her şeyi almışlardı. Özellikle Felix ve Hyunjin eline geçen her pembe şeyi alıyorlardı. Aylardır asla bitmeyen bir alışveriş döngüsü olsa da Jisung yine de heyecanlanmıştı. Çünkü kendisine hiç bir şey aldırmamışlardı. Şuan da da yokluğunu fark etmişlerdi ve tahmin ediyordu ama Jisung umursamadan mağazaya girdi.
Kıyafetlerin arasından oyuncak bölümüne geçtiğinde gözüne çarpan minik kediyi aldı. Animelerde ki gibi fazlasıyla tatlı bir şeydi. Gülümseyerek kasaya ilerlerken kucağında bebekle ablasını görünce bir an duraksadı. Yanlış gördüğünü düşünerek gözlerini ovalasa da bir şey değişmeyince bir an şaşkın şaşkın bakakaldı. Karnını hatırlayınca arkasını dönse de bu sefer biraz ilerde kendisiyle aynı kedi oyuncağa bakan Minho'yu görünce içinde bir şeylerin kırıldığını hissetti.
Karşısındaydı. Gülümseyerek oyuncağa bakıyordu. İstemeden elinde ki kediyi düşürdü. Karnından dolayı zorla eğilip aldı. Kalktığında Minho'yu göremeyince bir an paniklese de ablasının yanında görünce nefes almak bile zor geldi o an Jisung için. Sanki tamamen yok olsa daha kolay olurmuş gibi hissetti. Birbirlerine bakıp güldüklerini görünce gözleri acımaya başladı.
Adımları istemeden geri gitti. Elinde ki oyuncağı rastgele bir yere bırakıp arkasını döndüğünde bir adama çarptı. Panikle baştan savma bir özür dileyip mağazadan çıktığında onu fark eden Minho afallayarak orada kalmıştı.
Jiaung karnından ne kadar koşabiliyorsa öyle koşarak sokaklara dalıyor, gözlerinden düşen yaşlarla yok olmak istiyordu. Kızı da kendisi gibi ağlıyordu sanki. Her gözyaşında karnında bir acı hissediyordu. Sonunda ana caddeye tekrar çıktığında içinde ki kötü his ve kalbinde ki acıyla yürümeye başladı. Sokağın başından dönerken adını duyar gibi oldu. Beyninin bir oyunu olduğunu düşünerek ilerlerken duyduğu fren ve çarpma sesi bütün sesleri bastırdı. Sanki dünya sustu o dakika için.
Ağır çekimde arkasını döndü. Sesler tekrar gelirken gördüğü kalabalıkla içinde bir ağırlık oluştu. İstemese de ayakları oraya ilerledi. Kalabalık onun geldiğini görünce sanki geçmesi için yol açmış gibi rahatça aralarından geçti. Hepsini ağır çekimde yapıyormuş gibiydi. Ancak gördüğü manzarayla zaman tamamen durdu.
Yerde gözleri kapalı cansız gibi yatan sevdiği adamı görünce içinde yaşamaya çalıştığı minik dünyası yıkıldı. O yıkılan duvarların, düşen parçaların altında kaldı. Her şey kendi içinde oldu. Dışarıdan bakan kimse anlamadı ama Jisung o an yaşarken öldü. Bacakları kendini taşıyamadı. Herkes ona ve karnına bakarken sevdiği adamın yanına çöktü. Ağzından tek kelime çıktı.
"Uyan."
Hiçbir şey değişmedi. O ise tekrarladı.
"Uyan!" Gücü çıkana kadar bağırdı Jisung.
"Uyan Minho! Bizi böyle bırakamazsın. Uyan!" Yerde çaresizce yatan adamı sarsmaya başladığında etraftakiler onu tuttu. Onun ise tek yapabildiği ağlamaktı. Yanaklarından süzülen yaşlar ve feryatları sadece kendisine zarar veriyordu.
Ambulansın sesi duyulmaya başladığında kalabalık biraz olsun dağıldı ve yer açıldı. Jisung'u tutanlar onu bıraktı. Ambulans geldiğinde içeriden çıkan görevliler Minho'yu almak istedi. Karnı burnunda olan genç sevdiği adama sarılmış ağlıyordu. İzin vermedi. Görevlilere vurdu. Krize girmişti, korkuyordu. Bir çok duyguyu aynı anda yaşıyordu. Zor da olsa Minho'yu aldıklarında ayaklandı.
"Bende geleceğim."
Görevli karşı çıktı. "Gelemezsiniz."
"Geleceğim dedim."
"Gelemezsiniz beyefendi."
Jisung onu tuttu. "Gelmek zorundayım!"
"Neyi oluyorsunuz? Söyleyin o zaman gelebilirsiniz."
Jisung duraksadı. Buna verebilecek bir cevabı yoktu. Boş boş kadının suratına bakarken kapı suratına kapandı. Ambulans giderken Jisung tek başına yolun ortasında kalakalmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
toxic / minsung
Fanfictionjisung hic olmamasi gereken birine asik olmustu. ablasinin sevgilisine. [mpreg] BITTI !!