1.1

1.1K 103 49
                                    

Sekiz genç Hyunjin'in evinde kurulanırken Jisung bir köşe de durmuş hepsine trip atıyordu. Herkes kuru kıyafetler giyip oturduğunda Minho hala Jisung'un ıslak ıslak beklediğini görünce yanına gelip elinde ki havluyla saçlarını kurulamaya başladı.

"Dokunma bana." Jisung, Minho'nun ellerini ittiğinde Minho kızdı.

"Saçmalama Jisung, tamam trip at ama hasta olacaksın. Bırak kurulayayım."

Jisung başını başka yöne çevirip dudaklarını sarkıtınca Minho aldığı izinle saçlarını kuruladı. İşi bitince bileğinden nazikçe tutup yukarı odaya çıkardı. Jisung'u yatağa oturtup dolabından kıyafet bakındı.

"Bunlar ne böyle kısacık?" Eline bir şort aldı ve yanına diğer elini tuttu.

"Elimden küçük lan sen bunu giyiyor musun?" Jisung cevap vermeyip omuz silktiğinde bir eşofman ve kazak çıkardı.

"Çıkar üstünü." Jisung ne der gibi bakınca yaklaştı.

"Minho gitsene sen. Kendim giyinirim ellerim var benim."

Güldü büyük olan. "Aynen canım giyinirsin o yüzden yarım saat ıslak kıyafetlerle bekledin." Jisung azarı yedikten sonra izin verse de inatçıydı bir kere. Minho zorla kıyafetlerini değiştirdikten sonra gülümsedi.

"Çok güzel oldun. Hadi gel aşağı inelim." Elini uzattığında Jisung umursamazca başka yöne döndü.

"Gelmiyorum ben. Bir ay boyunca arkamdan iş çevirdiniz ya gizlice şimdi de çevirin." Minho ofladı. Trip işleri çok zordu. Sakin kalmaya çalışarak bir kolunu bacaklarının bir kolunu da sırtından geçirdi. Jisung'u kucağına alıp aşağı indiğinde Jisung göğsüne yumruklarını vuruyordu.

"Adam kaçırma ulan senin yaptığın! İndirsene lan beni!"

Minho kahkaha attı. "Jisung eğer biraz daha konuşursan öperim."

Jisung direkt susup eliyle ağzını kapayınca kahkahası büyüdü. Diğerleri de en son ki konuşmayı duydukları için gülüyorlardı.

"Ne gülüyorsunuz olum siz? Back stabber topluluğu! Kalleşler! Arkamdan iş çevirdiniz lan! Sevmiyorum ben bunu!" Jisung ciddi ciddi bağırsa da kimse onu ciddiye almadığı için sustu.

"Konuşmuyorum sizinle bundan sonra." Minho'nun kucağından atlayıp gittiğinde salonda kalanlar sustu.

"Çok mu ileri gittik ki?" Seungmin çekinerek sorduğunda hepsi birbiriyle bakıştı.

"Ne ileri gitmesi olum, bu Changbin malı işareti erken vermese şuan ne güzel minsungu kutlamış oluyorduk." Herkes Hyunjin'i onayladığında Changbin kafasına vurunca minik bir tartışma alevlendi. Herkes ikilinin tartışmasını izlerken Minho Jisung'un yanına kaçtı. Bahçede papatyaların yanına oturmuş onlarla konuşuyordu.

"...Öküz bu harbi öküz. Neyse işte böyle yani stabber topluluğuyla dolu hikayem papatyalar." Jisung'un şirinliğine istemeden güldüğünde Jisung arkasına döndü hemen.

"Sen beni mi dinliyorsun? Niye dinliyorsun ki? Dinlemesene, git!" Ani çıkışlarında ki değişimi  Minho için çok şirindi. Yaklaştı ve yanına oturdu.

"Ne zamana kadar trip atıcaksın?"

"Canım sıkılına kadar trip atıcam oh olsun." Papatyaları izlerken omuz silkti Jisung. Sert olduğunu düşünse de çok şirin gözüküyordu. Minho daha fazla dayanamayıp sağ eliyle Jisung'un çenesini tutup kendisine çevirdi ve dudaklarına kapandı.

Jisung ilk başta itse de Minho kollarını beline dolayıp dudaklarını hareket ettirince karşılık vermeye başladı. Nefessiz kalana kadar birbirlerini öpmeye devam etmişlerdi. Minho'nun ayrılmak gibi bir niyeti yokken duydukları ses onları ayırmak zorunda bıraktı.

"YUH!" Changbin dedikoducu teyzeler gibi eliyle ağzını kapatmış onları izliyordu. "Gençlik bitmiş be."

"Ulan gençliğine..Changbin sıçtım ağzına." Minho sinirle kalkıp Changbin'i kovalamaya başlayınca içeri geçtim. Herkes bana bakıp sırıtıyordu.

"Ne bakıyonuz lan?" Felix yaklaştı.

"Çen öpüçtün mü çen?"

İğrenir gibi baktım. "Bebek taklidine sıçayım."

Bahçede ki ikili eve girince onları süzdüm. Minho yanıma gelip elini belime dolayınca çekildim.

"Höst ula!"

Anlamayan gözlerle bakıyordu. "Jisung biz az önce öpüştük. Sen bana karşılık verdin, neyin tribi bu hala ya?"

"Trip atmıyorum. Sadece sevgili gibi sırnaşma bakayım. Sevgili değiliz biz."

Minho oflarken gidip koltuklardan birine yayıldım. Gecenin bir yarısına kadar oturmuştuk. Minho bana her yaklaştığında ben uzaklaşıyordum. En sonunda Hyunjin'in kucağına çıktığımda mızmızlanarak yere oturdu. Aylarca ben sürünmüştüm biraz da o sürünse fena olmazdı.

İzlediğimiz filmin sonuna doğru uyku bastırınca başımı Hyunjin'in göğsüne yasladım. Gözlerim benden izinsiz kapandığında tek hatırladığım Minho'nun kokusuydu.

*

Sabah gözlerimi Minho'nun kollarında açtığımda bi an uyku sersemliğiyle farkına varamadım. Minho'nun kokusıyla kendime geldiğimde hızla doğruldum. Aslında bağırıp çağırmayı düşünmüştüm ama o kadar güzel uyuyordu ki kıyamadığım için sessizce kalkıp odadan çıktım.

Aşağı indiğimde evde bizden başka kimsenin olmamasıyla kaşlarımı çattım. Mutfağa geçtiğimde arkamdan dolanan kollar ile yerimde sıçradım.

"Minho! Ne hayalet gibi geliyorsun korktum."

"Özür dilerim bebeğim." Boynumu öpünce gözlerimi kıstım.

"Hop aslan parçası. Sevgili değiliz abartma." Sarılmayı bırakıp önüme geçti.

"Hadi ama Jisung, seviyorum seni. Ne istiyorsan yaparım. Sorun çıkma teklifiyse eğer-"

Sözünü kestim. "Hayır Minho. Çıkma teklifi değil. Sorun ablama aşıkken bir anda beni sevdiğini söylemen. İnanmak çok zor geliyor."

Ellerini yanaklarıma koydu. Burunlarımızı birbirine sürttü. "Ben hep sana aşıktım Jisung. Seni ilk gördüğümde o kadar güzeldin ki. Biz ablanla sadece tatmin olmanın derdindeydik. Ben salaklığım yüzünden seni göremedim. Eğer senin beni sevdiğini bilseydim en başında gelirdim sana. Sana yemin ederim hep sendin Jisung. Ablana ne zaman çiçek aldığımı gördün? Görmedin elbette çünkü almadım ama sana bir çok kez aldım. Hepsi de papatyaydı. Çünkü sen papatya seviyordun. Ya da ne zaman ablan gülümseyince benim de gülümsediğimi gördün? Tabiki görmedin. Ben sen güldüğünde bile mutlu oluyorum Jisung. Bunu çok geç anladım. Az önce trip attığın o altı çocuk sağladı bu bir ay içinde. Onlar olmasaydı hala sen burada ben başka yerde olacaktık. Hadi artık affet beni."

Her cümlesinde şaşırıyordum. Kurumuş dudaklarımı araladım. Aslında söylemek istediğim çok şey vardı ama hepsinden vazgeçtim. Yaklaştım ve aramızda ki mesafeyi kapatıp kollarımı ona sardım.

Bu 'onca kalp kırıklığına rağmen seni affediyorum Lee Minho' demekti.

toxic / minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin