Soolrim, tüm kızlar kafede dikkatle ona bakarken yediği yemeğin tabağını bıraktı.
"Bakın, size yemin ederim ki o an her şeyi hissettim. Bas baya başka bir yerdeydim ben, her şeyin gerçek olduğuna çok eminim."
Ivy sırıtarak ağzına götürdüğü kaşığı tabağa geri koydu.
"Rim, hatırlıyor musun bilmiyorum ama geçen günlerde çekirgelerle birlikte havuz partisi yaparken sığırcıklar tarafından istilaya uğrayıp eline aldığın yılanlarla sığırcıkları dövdüğünü söylemiştin."
"Ama bak bu cidden başka!"
"E peki sonrasında ne olacağını düşünüyorsun?"
"Durumlar böyle. Kısaca yaratığa benzeyen bir kadın vardı, ve beni kaçırdı işte böyle salak saçma şeyler söyledi. Düşünüyorum ki, bu gördüğüm kesinlikle rüya değildi." Ivy sırıttı.
"Kanka kusura bakma ama, sırf gördüğün bir rüyanda hayali bir 'yılanlı' insanın seni kaçırdığını söylemek için mi buraya topladın bizi?"
"Hayır tabikide, şüphelerim var ve bunu hepiniz bilmek zorundasını-" Shulan sözünü kesti.
"Soo, niye bunun üzerine çok düştün ki sen? 'Shifting falan yaptım' desen anlayacağım ama, direkt uyuduğun zaman bunları gördüğünü söylüyorsun."
Ortam bir iki saniye sessizleştikten sonra kızlar, gözlerini aşağıya doğru çektiler. Bunun üzerine Soolrim tekrardan konuşmaya başladı.
"Bunun normal bir rüya olduğuna asla inanamam çünkü, kadın basbaya bizim Karina'nın falan orada esir olduğunu söyledi. Üstüne üstlük bunun üzerine birkaç şey söyleyince etkileniyor insan." Charli'nin kafası karışmış gibiydi.
"Aslında Soolrim bir yandan haklı çünkü, hatırlıyor musunuz başkan grup toplantısında aespa'yı Kwangya'ya yolladığını söylemişti, sonuç olarak... Evet orası hala tehlike altında ve biz farkında değiliz." Bora söze karıştı.
"Öyle de olabilir, ama gelecekte bu sürerse daha iyi netleşir."
Bu sözünden sonra ortam biraz sessizleşti. Soolrim uzak hayallere dalarken Charli ve Ivy anlam veremeden birbirlerine bakmaya başladılar. Bu sırada Bora, Soolrim gibi olanlar için endişelenmiş, Shulan ve Taeyang telefonlarını kurcalamaya başlamışlardı. Taeyang, telefonunu kitledikten sonra kafasını arka tarafına çevirdi. Çevirdiği anda kafenin kapısının olduğu yerde parıl parıl parlayan 2 çocuk belirdi. Her saniye oturdukları masaya yaklaşmaya başladılar ve evet, bu çocuklar tabikide Taeyong ve Jaehyun'du. Geldiklerinde kızların aniden oluşan sessizliklerini ve dalmış gözlerini fark eden Taeyong, dudağını büzüp Soolrim'e arkadan sarılmıştı. Ortamın buna rağmen yine sessizliğin devam etmesiyle Jaehyun garipsemiş ve tıkanmış bir yüz ifadesiyle yanında duran boş sandalyeyi sesli bir şekilde masaya çekip oturdu.
"Merhaba, biz geldik?"
Ortam hala değişmeyince Jaehyun 'ne diyeyim başka' der gibi Taeyong'a bakış attı. Taeyong ise kafasını iki yana salladı. Jaehyun derin bir nefes çektikten sonra bu sefer yüksek bir sesle konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
game time! - fourlowers
Fiksi Penggemar"o zaman artık oyun zamanı, yeni bir grup kurmamın vakti geldi, geçiyor bile. tüm algıyı değiştirebilecek, süper güçlü bir grup." önemli açıklamalar! bu kitap hediye olmakla beraber içinde geçen olaylar hiçbir gerçekliği yansıtmamaktadır. bu kitabın...