Toplantıyı bitirince derin bir nefes alıp arkama yaslandım. Yoruldum ya, toplantılar yoruyor beni. Hürkan'a baktığımda odada yoktu. Ne ara çıktı odadan ? Göremedim, hissedemedim de.
Telefonumu açıp aramaya başladım ve açtı.Emre : Neredesin Hürkan ?
Hürkan : Merak mı ettin ?
Emre : Evet, Hürkan. Merak ettim seni. Odadan çıkışını göremedim. Toplantı da yoğunluktan sana bile bakamadım.
Hürkan : Şirketinden yürüme 5 dakika uzaklığında sahil var galiba. Orada oturuyorum.
Emre : Bekle, geliyorum hemen.
Hızlıca odadan çıkıp kapıyı yanlışlıkla sertçe kapatınca herkes bana baktı.
Emre : Yok bir şey, ben bir sahile inip geliyorum. Siz çalışın.
Tamam anlamında kafalarını sallayıp işlerine geri döndüler. Asansörü çağırıp beklerken önüme bir görüntü geldi... Bu ne lan ? Bir adam Hürkan'ın kafasına demir sopayı geçiriyor... Bu sırada da Hürkan " Seni her zaman seveceğim Emre " diyor. Sesini duyabiliyordum ama bu neydi ki ? Sonra gerçek hayata geri döndüm. Şaşkın şaşkın asansöre binip giriş katın düğmesine bastım ve o görüntüyü düşünmeye başladım. Bu zamana kadar böyle bir şey görmedim ve yaşamadım da. Ah, hayır. Yoksa... Ama olsaydı bu zamana kadar da olmaz mıydı ? Sonuçta Hürkan'ın akıl okuma yeteneği vampir olduğu andan beri var. Bende de öyle olmaz mıydı ? Bunu düşünürken giriş kata geldim ve koşarak şirketten çıktım. Sahile doğru koşarak gidiyorum, inşaallah gördüğüm şey gerçek olmaz ama ya gerçekse ? Ya birazdan bir adam Hürkan'ın kafasına demir sopa geçirirse ? Ya ben geç kalırsam ? Hayır, geç kalmayacağım. Bu gerçekse olmasına izin vermeyeceğim. Belki de bu Hürkan'a " Bekle, geliyorum hemen. " dediğim için gerçekleşecektir. Sonuçta insanların kararları kendi geleceklerini değiştirir. Bir örnek vermek gerekirse : Bir insanın önünde 2 seçenek var. 2 seçenekten 1'incisi kötü bir geleceğe, 2'ncisiyse iyi bir geleceğe götürür onu. Uzun bir düşünmeden sonra 1'inciyi değil de 2'nciyi seçerse kötü gelecekten kurtulup iyi bir geleceğe gider. Bunları düşünürken sahile gelmiştim bile. Hürkan adamla tartışıyordu. Yetiştim ama engellemem lazım. Hürkan beni kokumdan ve düşüncelerimden fark etmiş olacak ki bana doğru döndü. Hürkan, gel buraya. Lütfen. Sana anlatmam gereken bir şey var. Adam ! Muhtemelen Hürkan benim düşüncemi dinliyor ki " Adam ! " diye düşününce adama döndü. Adam demir sopayla Hürkan'a koşuyor, bense hızlıca koşarak Hürkan'ın önüne geçtim. Adam bana demir sopayla vurunca sopa kırıldı tabii. Adam şaşkın şaşkın baktı bir, sonra kaçtı gitti. Hürkan'ın öldüğü geleceği engelledim mi ?
Hürkan : nE ?! Benim öldüğüm gelecek mi ?! Ne diyorsun Emre ?!
Emre : Bende tam olarak ne olduğunu bilmiyorum Hürkan. Bu zamana kadar hiç geleceğe ait bir görüntü görmedim ama bugün gördüm.
Hürkan : Bana sonra açıklarsın. Peki gördüğün görüntü de beni öldüren kişi bu muydu ?
Emre : Seni öldüren kişiyi görmedim.
Hürkan : nE ?! NASIL GÖRMEDİN ?!
Bağırınca korktum. Niye böyle davranıyorsun Hürkan ? Eğer beni 2.5 senedir takip ediyorsa ve her şeyimi biliyorsa bağırmaya karşı travmam olduğunu bilirdi. Öyle durup etrafa bakınırken kimse gelmediğini görünce Hürkan'ın elinden tutup geri şirkete doğru yürütmeye başladım. Adamı görmedim ki cidden. Görüntünün kör noktasındaydı. Aklıma annemin bana ve babama bağırmaları gelince gözlerim dolmaya başladı. Siktir ! Hayır, ağlamamam lazım ama... Gözyaşlarımı tutamayınca gözümden yanağıma, yanağımdan da çeneme doğru akmaya başladı. Şirkete gelince asansöre binip iş yerimin olduğu katın düğmesine bastım ve beklemeye başladım. Tabii hâlâ Hürkan'ın elini tutuyorum. Niye bilmiyorum. Sonuçt- neyse. Eskileri düşünmek benlik değil. İş yerine gelince hemen odama koştum ve kapıyı kilitledim. Hürkan'a baktığımdaysa ağlıyordu ama bu o kadar sessiz ağlama ki duyamadım. Niye ağlıyor ? Hızlıca bana sarılınca dengemi sağlayamayıp yere düştüm. Şu an oda da sırt üstü yatan ben ve belimden bana sarılı ayrıca göğsümde yatan bir Hürkan var.
Hürkan : Özür dilerim, sana bağırmamalıydım. Bağırışlara karşı travman olduğunu biliyorum. Kıskandım ama buradakileri. Kıskanınca sinirle çıktım gittim. Çıkarken sana baktığımdaysa hâlâ toplantı yapıyordun onlarla. İlgin o taraftaydı. Emre, ben özür dilerim. Çok özür dilerim, affet beni lütfen.
Hıçkırıklarımı tutamayınca Hürkan'ı taşıyarak oturur hale geldim ve Hürkan'ın beline sarıldım. Kafamı göğsüne koyup hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Benim kimsem yok ki, sadece Hürkan'ım ve arkadaşlarım var. Bunlar bana yanlış yaptığında nasıl kızabilirim ? Onlar benim arkadaşım, Hürkan ise benim sevgilim. Bir süre sonra ağlamam bitince sakinleştim, kafamı kaldırdım. Ayağa kalkıp kapının kilidini açtım ve kendi koltuğuma oturdum. Evet koltuk, sandalye değil. Odada ki misafirleri ağarlamak için koltuk getirttim.
Emre : Özür dilemene gerek yok canım. Benim uyumam lazım. Gözüm kapanıyor. Kapının kilidini açmıştım ama kilitler misin ?
Hürkan : Kilitlerim bebeğim.
Kapımın resepsiyona bakan tarafına bir kağıda uyuduğumun yazısını yazıp astı ve içeriden kapıyı kilitledi. Hürkan'ın da gelmesi için koltuğu açtım ve daha geniş olunca cam kenarına yattım. Hürkan da gelip yanıma yattı. Hürkan'ın elleri omzumda, benim ellerim Hürkan'ın belinde. Kafamı Hürkan'ın göğsüne yasladım. Geçmişte olan sorunlar beni etkilemiyor, anlık bir şey oluyor ve bitiyor. Bazen anlık bir şeylerde de duygusuz oluyorum ve hiçbir şey hissetmiyorum. Bu yüzden sorun yok, ben iyiyim. Aklımda tek bir soru var : Ben o görüntü de geleceği mi gördüm ?
Okullar açıldı. Sabahçıyım. Uykusuz olduğum için hafta içinde müsait olduğum zamanlar bölüm atabilirim. Hafta sonu bölüm atarım, belki günde 2 tane, belki de günde 1 tane. Değişebilir. Bu yüzden fazla bölüm gelemeyebilir. Hadi bana eyvallah.
Devam edecek
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Aşkı | Mengola
VampireVampir olan Emre Karaaslan, yeni taşındığı şehir de yeni okuluna başlayacak ama tabii yeni okulunda da Hürkan Gügen adlı bir kişi okul müdürünün oğlu, çalışkan, yakışıklı, uzun boylu, siyah saçlı vb özelliklere sahip olan okulda kabadayılık yapar ve...