Oh My God!

47 6 0
                                    



Bölüm Şarkısı -Taylor Swift - I Knew You Were Trouble


Nate onun elini sıktığı gibi acı çeken bir şekilde bağırması bir olmuştu. Şaşkınca Dylan'a bakıyordum ama o ifadesiz bir suratla Nate'e bakıyordu.

''Nate'' diye bağırıp onun kolunu tutunca Dylan elini bıraktı. Nate tökezleyerek yere düştü. Ufak bir çığlık atıp hemen yanına gittim. Dylan'ın tuttuğu eli yanmış, kanlı, çok kötü görünüyordu. Hala üzerinden dumanlar bile çıkıyordu. Midem bulanmaya başlamıştı ama kendimi toparladım.

Dylan'a dönerek ''Ne yaptın lan ona?'' diye bağırdım ama o hala ifadesiz bir suratla bizi izliyordu. Ona şaşkınca bakmayı kesip Nate'e döndüm. Biraz toparlanmıştı ama hala acı çeker haldeydi.

''Nate iyi misin? Hastaneye gidip göstermemiz gerekiyor. Kalkabilecek misin? Of! Liam'ı arıyorum.'' dedim.

Biranda ayağı kalkıp ''Gerek yok. Bir şeyim yok benim. Rahat bırak beni.''dedi. Sonra Dylan a öfke dolu bir bakış atıp, arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Bir yandan hala yanık elini tutuyordu. Eli cidden çok kötü görünüyordu ve hemen doktora görünmesi gerekiyordu. Hızla arkasından koşup, kolunu tutarak onu durdurmaya çalıştım ama kolunu çekerek tutuşumdan kurtuldu.

Tehdit dolu bir sesle ''Rahat bırak dedim.''dedi.

Sikeceğim erkeklik gururunu ama! Bende bir yere kadar naz çekebiliyorum!

Sinirle ona bakıp ''Bırakmıyorum o kadar. Elin çok kötü görünüyor. Böyle bir yere gidemezsin. Daha kötü olacak diyorum bende. Sikerim sizin gururunuzu.''dedim.

Kafası karışmış gibi bir bakış attı.Uzanıp yakından bakmak için yanık elini elime aldım. Ama her şey dönmeye, bulanıklaşmaya başladı. Sonra tamamen karardı.

Gözlerimi açtığımda odamdaydım ve başım deli gibi ağrıyordu. Saate baktığımda saat sekiz olmuştu. Yataktan kalkıp aşağı indim. Karnım deli gibi açtı ve çok susamıştım. Salona geçtiğimde kanepeye yayılmış bir yandan cip yiyerek bir yandan televizyon izleyen Bess'i görünce şaşırdım.

''Ne işin var senin burada?'' dedim yanına doğru ilerlerken.

Sosunu yaladığı cipsi ağzına atıp oda şaşkınca bana baktı. Ağzındaki cipsi bitirdikten sonra ''Uyandın mı lan hayvan? İki gündür uyuyorsun. Nasıl oldun? Kalkmasaydın hemen keşke.'' dedi.

Şaşkınca ona bakarak ''İki gün mü? Oha lan!'' dedim.

''Evet yaklaşık 36 saat falan oluyor sanırım. Dün sabah Nate getirmiş eve. Sonra beni aradı, bende geldim hemen. Tiyatro salonunda bayılmışsın. O zamandan beride hiç uyanmadın.'' dedi.

Tiyatro salonu... Sonra hatırlamaya başladım. Tüm olanlar... Nate'in eli... Nate! O nasıl acaba? Doktora gitti mi ki? Gitmiş olmalı yoksa şuan hiç iyi olmazdı. Onu görmeliyim! Hızla ayağı kalktım. Bess şaşkınca bana döndü.

''Benim gitmem gerekiyor.'' dedim odama doğru ilerlemeden önce.

Arkamdan gelip ''Anlatacak mısın acaba?'' dedi.

Dolabımı açıp bir kotla, tişört çıkartıp üstüme geçirdim. Elime çantamı alıp ''Gelince anlatırım.'' dedim.

''Bir şey yeseydin bari. İki gündür hiçbir şey yemedin. Öleceksin mal!'' dedi.

Karnım sanki onu onaylıyormuş gibi guruldadı. Ama ya o aptal Nate o günkü erkeklik gururundan gitmediyse doktora? Liam var ama Nate onuda ikna etmiştir. Bu aç olmamdan daha önemli.

NathanielHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin