''Çal artık şu zili!'' diye kendime kendime söylendim.
Öğle arasına çıkmadan önceki son dersteydik ve bilin bakalım ders neydi? Beden dersi! En sevmediğim zorunlu ders! İnanın matematik dersini bu derse tercih ederim. Zorunlu olarak iki saat boyunca voleybol, basketbol ya da onun gibi bir oyunu oynamak için zorunlu tutulduğum bir dersi nasıl sevebilirim ki? Benim gibi sporların hiç birinde başarı olmayan, sakarın önde giden birini sağın ortasında görmek istemezsiniz. Ya da Bess, Austin ve Finn gibi bunu çok komik ve eğlenceli de bulabilirsiniz. Ama inanın ben hiç eğlenemiyorum!
''Nicky yakala!'' diyere bağırarak Taylor topu bana pas attı ama son anda fark ettiğim için top suratıma çarptı. Ah lanet olsun! Acıyla yere çöktüm. Top burnuma sert bir şekilde çarpmıştı ve canımın acısını size tarif edemem. Lanet olasıca beden dersi! Lanet olasıca voleybol! Lanet olasıca top!
Bess yanıma gelip ''İyi misin lan?'' dedi. Hala ellerimle burnumu tutarken başımı kaldırıp ona baktım. Dolan gözlerimden dolayı bulanık görsem de Bess'in gülmemek için kendini zor tuttuğunu görebilmiştim.
''Komik değil! Canım acıyor!'' dedim. Sesim canımın acıdığı ve elimle burnumu kapattığım için titrek ve boğuk çıkmıştım.
Burnumdaki ellerimi tutup çekmeye çalışarak '' Çek şu ellerini de ne olmuş görelim.'' dedi. Yavaşça ellerimi burnumdan çektim. Bess'in bir anda kaşları endişeyle çatılınca korkuyla ona baktım.
''Nicky sakın ellerine bakma. Sikeyim! Revire gitmemiz lazım.'' dedi. O sırada beden eğitimi hocamız Bay Hood ve Austin yanımıza gelip bana baktılar. İkisininde kaşları aynı Bess'inki gibi endişeyle çatılınca iyice korkmaya başladım.
Austin ''Sik...'' sonra yanımızda Bay Hood olduğu için küfürünü yarıda kesip ''Yine ne oldu?'' dedi.
Bess ''Ne olmuşa benziyor? Suratına sert bir şekilde top geldi.'' dedi. Bay Hood çenemden tutup burnumu incelemeye başladım. O sırada suratımda yapış yapış sıvının farkına vardım. Kan! Lanet olsun bir bu eksikti! Midem bulanmaya başlamıştı bile.
Bay Hood kısa bir süre daha burnumu inceledikten sonra ''Önemli bir şey gibi görünmüyor. Austin Nicky'nin revire gitmesine yardımcı ol.'' dedi.Önemli bir şey gibi görünmüyormuş. Bok! Burnumdan çeşme gibi kan akıyor lan!
Bess ona tam ağzını ağzını açıp bizimle geleceğini söyleyecekti ki Bay Hood onun konuşmasına izin vermeden ''Sen burada kalıyorsun. Çok büyük bir şey değil burnu aldığı sert darbeden dolayı kanıyor. Sadece Austin'in onunla gitmesi yeterli olacaktır.'' dedi. Bess tekrar itiraz etmek için ağzını açtı ama yine engel olup uyarı dolu bir sesle ''Oyununa dön!'' dedi. Bess ona öfkeyle bakıp ''Tamam.'' dedi. Sonra gözlerini devirip ''Ondan nefret ediyorum. Neyse öğle arasında görüşürüz. Korkma tamam mı lan duydun bir şeyin yokmuş.'' dedi ve istemeye istemeye voleybol sahasına geri döndü.
Austin derin bir iç çekip ''Gel bakalım baş belası.'' deyip beni kucağına almaya çalıştığında ellerimi kaldırıp onu durdurmaya çalıştım ama elimi kaldırdığımda elimdeki kırmızı kan lekelerini görünce başım dönmeye başlamıştı.
Onu başımla onaylayıp beni kucağına almasına izin verdim. Bu şekilde yürümem imkansızdı. Başım deli gibi dönüyordu. Austin beni kucağına aldığında ''Lanet olsun Nicky sakın bayılayım ya da kusayım deme!'' dedi. Suratımın yarısı kanla kaplıyken bu imkansız gibi görünüyordu. Ah lanet olsun! Canım çok yanıyordu. Can acımı unutup görüşümü netleştirmeye odaklanmaya çalıştım.
''Austin beni revirden önce tuvalete götürmen lazım.'' dedim.
Öfkeli bir sesle ''Sikeyim! Suratın kan içerisindeyken sence işemenin vakti mi?'' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nathaniel
RomanceÇin mitolojisinde Kaderin Kırmızı İpi adında bir inanış vardır. İnanışa göre; Tanrı her insanın ayak bileğine kırmızı bir ip takar ve kaderleri birleşecek insanları bu ipler sayesinde birbirlerine bağlarmış. Bu ipler esner, kördüğüm olur fakat asla...