WTF?

40 5 0
                                    

Bölüm Şarkısı - Charli XCX - Boom Clap

multimedya - Nicky

Aptal alarmın sesiyle uyandım. Oh! Bugün günlerden ne ki? Lütfen pazartesi olmasın hiç havamda değilim. Acıyan gözlerimi hafif aralayıp saatin köşesindeki takvime baktım. Pazartesi! Teşekkürler!

Oflayarak kendimi yataktan kalkmaya zorladım. Başım çatlıyordu. Başımı kopartıp öyle yaşamaya razıyım şuanda. Of! Kim dedi ki bana dün gece o kadar hızlı ve çok iç diye? Bir kez daha aklıma sıçayım. Kendimi banyoya atıp aynadaki yansımama baktım. Kesinlikle bok gibi görünüyordum. Saçlarım birbirine karışmıştı, gözlerim şişmiş ve kıpkırmızıydı, makyajım akmıştı. Kendimden iğrenip hemen duşa girdim. Neyse ki duş beni biraz rahatlatmıştı ama o lanet baş ağrısı ve gözlerimin kızarıklığı hala duruyordu. Harika.

Üzerime gri kapşonlumu ve siyah pantolonumu giyip mutfağa gittim. Ama mutfağa gittiğim gibi korna sesi duyuldu. Hemen bir ağrı kesici içip dışarı çıktım. Aptal Austin arabaya binene kadar kornayı çalmaya devam etmişti. Arabaya bindiğim gibi ''Bir kere bassan duyup çıkıyorum zaten binene kadar basmana gerek yok!'' diye bağırdım.

''Ooo! Nicky bugün atarlı gününde.'' dedi Bess.

Gözlerimi devirip kapşonlunun şapkasını kafama geçirip arkama yaslandım. Bugün baş ağrısından ölmezsem ben bir daha ölmem heralde. Neyse ki okula gidene kadar ikisininde sesi çıkmamıştı. Asıl felaket olan okuldu. Ne zamandan beri bu kadar gürültücü oldu bu okul biri bana anlatabilir mi? Sanki her bir seste beynime bir bıçak batırıyorlarmış gibi hissediyorum. Lanet olsun! Hemen dersim olan sınıfa geçip başımı sıraya koydum. Biri yanıma gelip sırama bir şey koydu. Kim olduğuna bakmak için başımı kaldırdığımda gelen kişinin Nate olduğunu gördüm. Şaşkın bir şekilde ona baka kaldım. Mavi, üstüne tam oturan bir gömlek giymişti. Ve bu renk o tuhaf, güzel gözlerini daha da belirginleştirmişti. 

Ben onun güzelliğine dalmışken o önümdeki bardağı gösterip ''Kahve iyi gelecektir.'' dedi. Ve önümdeki boş sıraya geçti. Ona teşekkür edip kahveyi içmeye başladım. Ne olmuştu da şimdi bana iyi davranmaya başlamıştı bu yine? Bir yandan kahvemi içerken bir yandan arkadan onu izlemeye başladım. O normal biri değildi. Bunun farkındaydım. Normal insanlardakinden daha farklı bir güzelliği vardı. Sesi, kokusu, yüzü, gözleri, fiziği, birçok şeyde yetenekli olması... Ve o geçen ki olay. Onda bir farklılık var bundan kesinlikle ve kesinlikle eminim. Ama ne?

Bay Shuster'ın dersi başlatmasıyla düşüncelerimden arındım. Kahve başımın ağrısını hafifletmişti. Bu yüzden dersi düzgünce dinleyebilmiştim. Bay Shuster aynı zamanda okul müdürümüzdü ve harika bir insandır. Diğer öğretmenlerden farklı. Yani nasıl ders anlatmasını bilen biri. Bilirsiniz işte direk sıkıcı şekilde konuyu anlatmak yerine esprilerle ve bizim ilgimizi çekecek konularla bağdaştırarak anlatır, herkesle ilgilenir yani anlayacağınız arkadaşımız gibi. Bir nevi öğretmen arkadaş. Her neyse.

Dersin sonunda kahve için teşekkür etmeye Nate'in yanına gidecektim ama zil çaldığı gibi hızla dışarı çıktı. Hemen kitaplarımı çantama koyup arkasından koşmaya başladım. Aramızda az bir mesafe kalınca koşmayıp bırakıp hızlı adımlarla peşinden gitmeye başladım. Hızla okuldan çıktı. Tabii ki bende arkasından. Muhtemelen okuldan çıktığım için ceza alacaktım ama şuan Nate'in belirsiz problemi bundan daha önemliydi. 

Okulun park alanından da çıkıp biraz yürüdükten sonra sağa dönüp bir sokak arasına girdik. Az ilerledikten sonra bir anda yolun ortasında durunca, hemen bir arabanın arkasına saklandım. Birkaç saniye bekledikten sonra kafamı yavaşça kaldırıp baktım. Hala aynı şekilde sokağın ortasında dikilip etrafı kolaçan ediyordu. Gözleri bir anda arkasında saklandığım arabada donunca korkuyla geriye kaçtım. Siktir! Gördü mü acaba? Ya gördüyse ne diyeceğim?  Tanrım ne olur görmemiş olsun. Lütfen, lütfen, lütfen.

NathanielHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin