"Bile Bile Lades !"

494 144 28
                                    

2015 - İstanbul

Arabadaki sakin yolculuğumuzun fırtına öncesi sessizlik olduğunu biliyordum. Ozan beni başka bir adamın kollarında görüp de bana karşı sakin kalabilecek birisi değildi. Üstelik o adam Ozan'ın hoşlanmadığı birisiyse... Ayrıca gece buluşmalarıyla alakalı konuşmaları da aklımı kurcalıyordu. Aralarında neler döndüğünü bilmiyordum. Tabii henüz...

-

Yalının bahçesinden içeri girdiğimizde arabayı çalışanların park etmesine bile müsaade etmeden kendi garaja sokmuştu. Tamam, sanırım tartışmamız tahminimden bile şiddetli geçecekti. Arabadan indikten sonra kapıyı sert bir şekilde çarpmış ve garajın eve açılan merdivenlerine yönelmişti. Ben asansörle çıkarız diye düşünmüştüm. O kadar aksiyondan ve şoktan sonra bacaklarım 'Bu kızı taşısak mı, taşımasak mı ?' modundaydı. Arkasından gelmediğimi fark eden sevgili kardeşim basamaklarda durmuş ve bana yüzünü dönmeden omzunun üstünden bakmaya başlamıştı. Bu onun kendince 'Yürüsene kızım davetiye mi bekliyorsun ?' deme şekliydi ve bende davetiye beklemediğimi anlatmak ister gibi minik adımlarla yanına gitmeye başlamıştım. Sanki ne kadar yavaş gidersem gideyim olacak tartışmamızdan kaçabilecekmişim gibi. Kaçamazdım ama geciktirebilirdim öyle değil mi ? Odalarımızın bulunduğu kata çıkarken her zaman olduğu gibi biz istemesek bile 'Aile üyeleri gün sonunda sohbet etmeli.' kuralından taviz vermeyen anne veya babama yakalanmayı diliyordum. Ama dileğim gerçek olmuş muydu ? Tabi ki hayır...


Son şans olarak acaba hemen odama sıvışabilir miyim diye düşünüp odama doğru ilerlerken Ozan'ın sert ve bir o kadar da sinirli sesini duymuştum. "Nefes odama gel. Konuşacağız."

Duymamış gibi yapsam ? Kesinlikle bu çok zekiceydi. Adımlarım söyledikleriyle bir an için duraksamış olsa bile zekice olan fikrimin hemen ardından tekrar hızlanmıştı.

Sonuç ? Yine zekasına hayran kalmış(!) bir şekilde kolundan tutulup kardeşinin odasına zorla sokulan bir adet Nefes.

"O adi herifi nereden tanıyorsun sen ?!" Onun ses tellerinin kopmuş olabilme endişesiyle, benim sağır olabilme ihtimalimin endişesi şuan ölümüne kapışırdı. Onun aksine son derece sakin bir sesle "Tanımıyorum." diye cevap vermiştim. "Ne demek tanımıyorum lan ?! Tanımadığın herifin senin belinde kollarının işi ne ?!" diyerek az önceki ses tonunda tek bir volüm bile azalmadan bağırmaya devam etmişti. Yalan söylemeyi tercih etmediğim için üzüleceğini bilsem bile doğruyu söylemek mecburiyetinde kalmıştım.

"Küçük, küçücük bir kaza yaşandıda. Hatta kaza bile denem-"

Biraz önce sinirinden vücudundan ateş saçan ve yanına yaklaşana 'Dikkat yaklaşırsan cız yapar !' hissi yaratan Ozan gitmiş yerine, ışık hızıyla bile yarışabilecek bir hızda yanıma ulaşan ve anında bir yerimde bir şey var mı diye beni evire çevire kontrol eden bir Ozan gelmişti.

"Ozancım sakin olu-"

"Ben iyiy-"

"Lütfen bir dinl-"

"OZAN YETER !" diye bağırmamın ardından otomatiğe bağlamış olan kardeşim sonunda durabilmişti. Sakince ellerini üzerimden çekerken hala gözlerindeki endişe kırıntılarını görebiliyordum. İkna olması için tane tane ve neredeyse heceleyerek "Ben gerçekten iyiyim." demiştim. Sadece bununla ikna olamayacağını bildiğimden hemen açıklamamı devam ettirdim.

"Kaza bile değil. Okuldan çıktıktan sonra eve gelmek yerine biraz etrafı keşfetmek istemiştim sadece. Karşı caddeye geçmek için ilerlerken tamamen benim dikkatsizliğim yüzünden gelen arabayı farketmedi-"

ADI YOK HALA #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin