"Geçmişinize Işık Sızmışsa Eğer, Perdeyi Kapatmanız Sonucu Değiştirmez!"

339 27 17
                                    

2015 – İstanbul

"155 Polis İmdat hattı. Buyrun."

Kulağımda telefon, gözlerim O'nda ve vicdanım ayakta pür dikkat yapacağım hamleyi bekliyordum.

Tıpkı düşündüğüm gibi yaşına rağmen oldukça dinçti ve üç gence karşı kendini gayet iyi savunuyordu. Ama ne kadar daha kendini müdafaa edebilirdi bilmiyordum.

Kararımı vermiştim. O, bugün en zor anımda bana yardım etmişti ve kesinlikle bende O'na yardım edecektim. Hemen duvarın kıyısına çekilip, kendimi saklamıştım. Hattın ucunda ki polis sabırsızca;

"Alo. Orada mısınız? Cevap verin lütfen." dediğinde kararımdan caymamak adına acele ile konuşmuştum.

"Alo, memur bey burada bir adamı dövüyorlar. Acilen gelmeniz gerek!" Varlığımı belli etmemek için olabildiğince sessiz olmaya çalışıyordum.

"Anlıyorum hanımefendi. Öncelikle sakin olun. Bana adınızı ve bulunduğunuz konumu söyleyebilir misiniz?" diyen polise hemen cevap vermiştim.

"Adım Nefes Kozanoğlu ve şuan İstanbul Bilge Üniversitesi'nin üç sokak aşağısındayım. Lütfen acele edin!"

"Merak etmeyin. Ekiplerimiz şuan yola çıkıyorlar. Biz gelene kadar emniyetli bir yerde bekleyin lütfen." dedikten sonra telefonu kapatmıştım.

Kavganın şiddetini göremesem bile, yumrukların tene çarpma sesini ve acı dolu inlemeleri gayet net duyabiliyordum. Bir süre daha bekledikten sonra sesler birden kesilmişti. Bakıp, bakmamak arasında kaldıktan sonra merakıma yenik düşmüştüm. Saklandığım yerden çıkmadan kafamı duvarın kenarından uzatmıştım.

İlk dikkatimi çeken o üç dayakçı gencin şuan yerde, yüzleri dağılmış bir şekilde baygın yatıyor olmasıydı. Sonrasında ise O'nların hemen başlarında dikilen sabahki yabancı ve.. Elzem mi?!

İkisi de sert profillerini görebileceğim şekilde karşı karşıya duruyorlardı. Belli ki Elzem, yabancıya yardım etmişti. Sonuçta okulun üç sokak altındaydık ve Elzem'in de tesadüfi bir şekilde buralarda olup kavgaya müdahale etmesi gayet normaldi. Bende yardımcı olmak için polisi aramamış mıydım zaten. Tüm bu teorilerimi yabancının söylediği çürütmüştü!

"Kız buradaydı."

Söylediğiyle Elzem'in yüzü mümkünmüş gibi daha sert bir hal almıştı.

Bahsettikleri kız ben olabilir miydim?

'Burada ki tek kız sensin aptal!' diyen iç sesime hak vermiştim. Bu ikisi tanışıyorlardı! Farkettiğim gerçekle küçük çaplı bir şok yaşarken, beni farketmesinler diye saklandığım yere iyice sinmiştim. Elzem'in sert yüzünün yanı sıra sinirli sesi de kulaklarıma gayet net ulaşıyordu.

"Aptal kız! Her şeye burnunu sokmasa olmuyor!"

Sensin o! Pis hödük! Saklanmasaydım gösterirdim ben sana aptalı.

"Ben bu kızın bir şeyden haberi olduğunu zannetmiyorum. Bence düğüm Ozan Kozanoğlu'nda çözülecek Elzem." diyen yabancıya karşılık Elzem kafasını iki yana doğru sallamıştı.

"Hayır Seymen. Bugüne dek hislerimde hiç yanılmadım. Ayrıca şuana kadar ki bütün kapılar Nefes Kozanoğlu'na çıkıyor. Ne pahasına olursa olsun sakladığının ne olduğunu bulacağım."

Adının Seymen olduğunu öğrendiğim yabancı, sert yüz hatlarını yumuşatmayı başaramayan bir gülüşle Elzem'e takılmıştı.

"Sonunda O'na kavuşmak varsa eğer herkesi ezerim diyorsun yani ha?"

Elzem'in gözleri bir noktaya dikiliydi ve dalıp gitmişti. Sanki bu anı yaşamıyordu. En sonunda O'ndan beklenmeyecek bir yumuşaklıkta cevaplamıştı yabancıyı.

"O'nun bir yerlerde nefes aldığını bilerek yaşamak kolaydı. Ama şimdi olanları biliyorsun Seymen. O'nu bulmam lazım. Yaralarını sarıp sarmalamam..."

Elzem'in ulaşmak için her şeyini feda edebileceği kimdi? Yaralarını sarıp sarmalamak istediği kişiyi merak etmiştim. Hemde çok! Bu adam birini nasıl severdi acaba? Nasıl sahiplenirdi? İçimde sebebini anlamadığım bir sinir baş göstermişti bir anda.

Ben bu adamla daha yeni tanışmışken nasıl O'nunla alakalı bir şeyi saklayabilirdim ki?

Elzem'in sakladığıma emin olduğu ama benim bile ne olduğunu bilmediğim bir sır vardı ortada.

'Ellerin Nefes.. Ellerine bulaşan kanı silememişsin demek ki!' diye fısıldayan iç sesime kulaklarımı tıkamak istiyordum.

Hayır! Bu adamın benim geçmişimle bir ilgisi olamazdı. 

O bir Hanzade değildi!

Geçmişim karanlık bir perdeyi üstüne takmıştı ve gün ışığını bana göstermemekte kararlıydı. Hapsolduğum karanlıktan içeri sızmayı başaran ilk ve tek ışık bu adamdı.

O Elzem Atabey'di!

Merhaba ADSIZ AİLESİ!

Resmen geçmişi yazamama sendromuna tutuldum. :(

Yanlış anlamayın. Kurgusu finale kadar kafamda hazır durumda. Kurgu da sıkıntı yok yani. Ben sadece aklımdakileri cümleye çevirmekte zorlanıyorum. Hani derler ya 'Kelimeler kifayetsiz kalıyor.' Hah işte aynen böyle. Geçmiş kısmında artık drama geçiyoruz ve benim yazmak için duygusal moda girmem gerek. Kendimi o olayın içinde hissetmeden yazamıyorum maalesef. Bazen Elzem oluyorum, bazen Nefes, bazen Çınar Bey...

Kendimi geçmişi yazmaya hazır hissettiğim her an bilgisayar başındayım ve zaten yarısı hazır durumda.Bu bölüme ekleyeceğim bittiğinde. Bu arada bayram sebebiyle bölüm hangi gün gelir bilemiyorum. Bir şey söylemek için oldukça erken. Duyuruları Facebook sayfasından yapacağım. Kesitte atarım.

Sizi seviyorum. Hoşçakalın. :)

Facebook Sayfası: Wattpad/BuseNur  K.

https://www.facebook.com/pages/WattpadBuseNur-K/1640323529536179?ref=bookmarks

Multimedya:Elzem Atabey ve müzikte ekledim.    

BuseNur K.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 12, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ADI YOK HALA #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin