"Kralların Canını Bile Azrail Alır, Fakat Krallar Ölürken Bile Kraldır ! "

396 115 20
                                    

2015 – İstanbul


Şuan midem bulanıyorsa bunun tek sorumlusu vardı. O da bendim ! Yanımda oturan ve direksiyonu sıkıca tutan kardeşime döndüğümde yüzünde ki gergin ifadenin farkındaydım. İbre 280'i gösterdiğinde daha fazla arttığını görmek istemeyerek gözlerimi kapatmıştım. Evet ben hızı severdim. Evet Ozanla arada bir yarışta yapardık. Fakat burda ki insanlar, bu yasal olmayan yarış benim için fazlaydı. Çok çok fazla !


Ozan bana dönmeden "İyi misin ?" diye sormuştu. Zaten onun saniyelik bana bakışı bizi büyük ihtimalle öldürürdü. Lanet olsun 300'le gidiyorduk. Kanunlara aykırı bir ortamda, tuhaf tipli insanlar arasında saçma sapan bir yarışın başrolündeydik. Nasıl iyi olabilirdim ki ?


Midem feci halde altüst olmuştu ve başım dönüyordu. Tabi tüm bunları onu takip ettiğimden bana kızmak için fırsat kollayan kardeşime belli etmemek adına derin bir nefes alıp, sesimi bulduğumda "İyiyim, sorun yok." diye cevaplayarak geçiştirmiştim. Bana dönüp bakamıyor oluşuda büyük şanstı doğrusu. Zira zaten açık tenli yüzümün şuanda daha da beyaz olduğuna emindim.

Uzun dönemeçli kavşaklardan geçerken Ozan'a durmasını söylemek için bağırmamak adına kendimi çok zor tutuyordum. Sadece arabanın farlarının aydınlattığı yolda bir metre ötesinden fazlasını gözükmüyordu. Sivri virajlardan geçerken de Ozan'ın ustaca drift* yaparak kurtarması bu yolları ezberlediğinin göstergesiydi. Yani kardeşim daha önce de böylesine tehlikeli bir ortamda yarışmıştı !


Ben bunları düşünürken yanımızdan hızla geçen Elzem'in arabasının arkasında bıraktığı sis bulutuna bakmıştım. Biz bu hızla gidiyorsak o kim bilir kaç basıyordu. Ozan'ın gergin yüzü bu durumla iyice gerilince ağzında bir küfür gevelemiş ve biraz daha hızlanmıştı. Yarışın başladığı alana yaklaştıkça gözüme çarpan ışık beni hem rahatsız etmiş hem de rahatlamamı sağlamıştı. Sanırım kabus bitmişti. Elzem'in arabasını bitiş çizgisinin biraz ilerisinde etrafını çevirmiş bir sürü insanla görünce kabusun belki de yeni başlayacağını düşünmeden edememiştim. Çünkü Ozan şuan çok sinirliydi ve her şeyi yapabilecekmiş gibi gözüküyordu.


Olası bir kavgayı engellemek için kardeşimi rahatlatmak adına "Yani bu yarışta birincilik olmadı belki ama burada ki herkesin seni nasıl desteklediğini gördüm. Sana güveniyorlar. Bir sonraki sefere de sen kazanırsın." demiştim. Tabi ki bir sonra ki sefer olmayacaktı. Onun bir daha böyle bir yarışa katılmasına müsaade edeceğimi düşünüyorsa çok yanılıyordu.


Bizde bitiş çizgisini kaybetmiş olarak geçtiğimizde ve yarışın başında 'Başla' bayrağını sallayan yarı çıplak kız 'Yarış Bitti' manasında yine aynı bayrağı sallayınca Ozan yavaşça arabayı durdurdu. İnsanların tüm ilgisi Elzem'in üstündeydi. Açıkçası kimsenin umrundaymışız gibi durmuyorduk.

İnsanoğlu nankördü ve her zaman sen kazanana kadar yanında olurlardı. Şimdi de öyle olmuştu. Ozan kaybetmişti ve o kadar kalabalık arasında yalnız kalacaktı. Eğer ben olmasaydım tabii.

Yanında olduğumu hissetmesi için elini tutup destek olmak istercesine "Tüm bu insanları boş ver. Bizbize yeteriz." demiştim. Yarış zamanından bu yana ilk kez gözlerime bakan kardeşimin söylediklerine anlam verememişti.


"Mesele kaybetmek değil Nefes. Mesele bu herifin benden ne isteyeceği."


ADI YOK HALA #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin