Merhabaa.Yirmi üçüncü bölümün taslağına daha başlayamamışken yb atıyorum, nasılım?
Dayanamadım, çok özledim burayı. Bildirimlerimin dolu olmasını, yorumları okuyup mutlu mutlu uyumayı gerçekten çok özledim. Zor günlerden geçiyorum, sınavlar başımın etini yiyor ve Taekook'u yazmayı gerçekten çok özledim. Derste dahi defterime yazdığım oluyor, o kadar özledim. Fakat yorgunluğum sayesinde özlemimi gideremiyorum.
Ben de dedim ki bari fazla aktiflik mutlu etsin beni.
Bölüm hakkında söyleyebileceğim bir şey yok, empati kurarak ve olaylara objektif bakarak yorumlamanızı diliyorum.
Ve, bu kurguda ısınamadığınız, güvenemediğiniz bir karakter var mı? Varsa hangi karakter?
Evet, bölüme geçebiliriz.
İyi okumalar diliyorum<3
•••
Kim Taehyung söylediği gibi her zerresinde soluk aldırıyordu bana her daim. O yanımda yokken nefes alamıyordum ben; o yokken yaşamıyordum.
Ve yaşamadığım bir sabaha daha uyandığımın farkında olmayarak kalkmıştım yataktan. Telefonumdan saatin öğlen bire dayandığını görmüştüm ve çıplak bedenime Taehyung'un yatak ucuna gelişigüzel attığı tişörtünü geçirip lavaboya doğru ilerlemiştim. Taehyung'un aşağıda olduğunu düşünüyordum, sonuçta şehir dışından geldiğinde uzun süre bir yere gitmeyecekti ve bol bol vakit geçirecektik.
Bu konuda ona güvendiğim için hiç şüphe etmeden banyoya girip rahat rahat işlerimi hallettim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynadan kendimi inceledim, her sabah yaptığım gibi. Kestirmem gereken saçlarımı karıştırdıktan sonra dişlerimi fırçaladım. Dişlerimi fırçalarken sağ kolumdaki dövmeye gülümsemeden edemedim, Taehyung gitmeden önce daha hastayken yaptırmıştık. Pişman değildim, aksine daha çok dövme yaptırmak istiyordum ve en yakın zamanda da bunun için Hyunjin'i tekrar eve çağırmak istiyordum.
Lavabodan çıkıp altıma iç çamaşırımı ve kendi şortumu geçirdikten sonra odadan ayrıldım. Aşağı inerken evde hiç ses olmamasıyla kaşlarımı çattım. Merdivenlerin başına geldiğimde koltuğun üzerinde bana bakan Bam'e gülümseyip ona doğru ilerledim. Koltuktan inemediği için koltuğun üzerinde koşturup duruyordu, oraya nasıl çıktığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Onun önünde durduğumda bana atlamaya çalıştı ve bu beni korkutsada atlayamayacağını bilmek az da olsa beni rahatlattı.
"Günaydın küçüğüm, acıktın mı? Gel sana mama koyayım." Dedim ve koltuğun önünden ayrılıp mutfak kapısının yanında duvara bitişik duran kaplarına doğru ilerledim. O sırada bahçeden içeriye giren Hyunjun, Bam'ı koltuktan indirdi.
"Sabah V mamasını koydu. Öğlen iki üç gibi koyarız tekrar, dedi." Dediğinde onu onayladım ve ayak ucuma kadar kendini sevdirmek için gelen Bam'dan kaçmak amacıyla koltuğa bağdaş kurup bana aşağıdan hüzünlü bakışlar atan yavruya aynı bakışları yolladım.
Ona alışmalıydım. O artık Taehyung'dan sonra en sevdiğim varlıktı ve ondan korkmam olmaması gereken bir şeydi. Bu korkumu nasıl aşacağımı bilmiyordum fakat aşmak için elimden gelen her şeyi yapacaktım.
"V çalışma odasında mı?" Diye sordum Hyunjun'a. Kafasını iki yana salladığında kaşlarımı çattım; çalışma odasında değilse neredeydi ki?
"Saat dokuz gibi çıktı o, birkaç işi varmış." Dediğinde duvardaki saate baktım şüpheyle. Saat bire geliyordu, yaklaşık dört saattir yoktu yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revolution
Teen FictionBenim için doğdun, benim için ağladın ve benim için öldürdün; senin için doğdum, senin için öldürdüm ve senin için öldüm. Bizim aşkımız bir devrim.