Üzerimi giyinip lojmandan çıkarak askerlerin her zaman toplandığı bahçeye gitmeye başladım.
Dört gündür buradaydım ve sürekli olarak Fırat'ın dibinde gezdiğim için ona mesaj atmayı unutmuştum. Dün gece aklıma geldiğinde de, bu üç gün boyunca bana mesaj atmamasının nedeninin hâlâ kıskançlık yapıyor olması yüzünden olma düşüncesi içimi sevince boğmuştu.
Zaten mesaj attığımda aldığım tripten belliydi kızdığı. Ondan başka özel bir işim olması zoruna gitmişti.
Acaba o özel nedenin yine kendisi olduğunu bilseydi ne yapardı?Dün gece ona yalancı bir trip atarak beni kıskandığını itiraf ettirmesinden beridir içim içime sığmıyordu. Babam yan odamda olduğu için sevinçten havaya da uçamamıştım gece. Yoksa gelip beni sahiden havaya atardı. E tabii tavandan da güzel bir öpücük alırdım.
Babamın gözüne batmamak için yanında telefon kullanmamaya dikkat ediyordum. Yoksa anında komutan baba sensörünü açıp beni enselerdi bir şekilde.
Ama buraya her gelişimde askerlerin yanına koşmama alışık olduğundan ve erkeklerden hoşlandığımı bilmediğinden aklına gelmiyordu bu ihtimal. Böylece rahat rahat takılıyordum. Daha doğrusu Fırat'ın götünden ayrılmıyordum.
Ellerimi ceplerime sokup bir yandan ıslık çalarken diğer yandan da seke seke Fırat'ın yanına gidiyordum. Daha dün gece yatağa gidene kadar dibinde olmama rağmen çok özlemiştim keratayı.
Islık çalarak bahçeye gittiğimde, etrafta askerler kol geziyordu. İçerisi sıcak olduğu için hep dışarıda takılıyorlardı.
Yanlarına vardığımda hepsinde göz gezdirdim ama aradığım bedeni bulamayınca yüzümdeki mutluluk yavaş yavaş solmuştu." Hayırdır bebe? " diyen Engin abiye döndüm.
" Günaydın abi. " Eliyle yanını gösterdiğinde gidip oturdum.
" Günaydın koçum. " diyip saçlarımı okşadığında, diğerleriyle de selamlaşmıştım. Sigara içtikleri için kendi halinde eğlenerek konuşuyorlardı. Dikkatlerin benim üzerimde olmaması benim lehimeydi.
" Abi Fırat nerede? " dediğimde sırıtarak sigarasını dudaklarından çekip bir daha karıştırdı saçlarımı. Kaşlarımı çatarak saçlarımı düzelttiğimde güldü. Daha birkaç dakika önce Fırat'a güzel görünmek için saçlarımı yapmıştım. Düzgün saçla bunların yanına gelsem, iki saniye dayanmıyordu güzelim saçlarım.
" İçeride o, daha gelmedi. " dediğinde, hemen kalkmamak için birkaç saniye durdum. Ardından daha fazla dayanamayıp ayağa kalktığımda gülerek bacağıma vurmuştu hafifçe.
Yanlarından ayrıldığımda daha önce birkaç defa gittiğim için yolunu ezbere bildiğim binaya yürüdüm. Lojmanların arkasında Üsteğmen ve altı rütbeler için bir bina vardı. O da teğmen olduğu için orada kalıyordu.
Etrafta kimse olmadığı için sırıtarak ilerledim. Umarım onu içeride yakalardım. Sürekli dibinde gezdiğim için şüphelenmiyordu da kurban olduğum. Bu yüzden çok rahattım.
Binaya girip ikinci kata çıkarak zile bastım. Birkaç saniye sonra içeriden geliyorum diye seslendikten sonra beklemeye başladım. İki dakika kadar sonra kapı açıldığında, sırıtan suratımı ona çevirmemle donmam bir oldu.
Fırat karşımda belindeki havluyla ve ıslak saçlarıyla kapı kolunu tutmuş öylece bana bakarken, nerede olduğumu unuttum bir an.
Kocaman olduğuna emin olduğum gözlerimi vücudundan çekemezken, bir öksürük sesiyle hızla gözlerine baktım. Sırıtarak kollarını göğsünde birleştirmiş bana bakıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/320954305-288-k686594.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİŞANCI BEY-Gay
Ficción General[TAMAMLANDI] B.N.: Sizi dava edeceğim! NİŞANCI BEY: Anlamadım? B.N.: O elinizdeki nişancı silahı var ya? NİŞANCI BEY: Evet? B.N.: Onunla düşmanı vurmanız gerekirdi, kalbimi değil.