29. Bölüm

5.6K 411 52
                                    

Sabahın köründe kalkıp büyük bir sevinçle hazırlanmıştım. Bugün babamın söz verdiği pikniğe gidecektik.

Normalde ne zaman buraya gelsem, işlerinin az olduğu bir günde sürekli yaptığımız gibi beni alıp pikniğe götürüyordu. Burada sürekli içeride olduğum için sıkılmamı istemiyordu.

Babamla gitmeyi ve vakit geçirmeyi çok seviyordum ama bugünün özel bir nedeni daha vardı. Tabii ki de yanımızda Fırat da gelecekti.

Son bir haftadır babamı bu konuda ikna etmeye çalışıyordum ve yedi günlük uğraşımın karşılığını dün gece sonunda almıştım. Babam onu ikna etmeden bırakmayacağımı bildiği için kabul etmişti el mecbur. Tabii birazcık tehdit etmiş de olabilirdim.

" Baba hadi ama. " diye babamın odasına girdim.

Çatık kaşları anında bana dönmüştü ama umursamadım. Bugün keyfimi hiçbir şey bozamazdı. Babamın siniri bile.

Sinirli bir şekilde üzerini giyinen adama yaklaştım. Altına siyah bir kot üstüne de siyah bir gömlek giymişti. Kısa kesilmiş saçları ve sakalsız yüzüyle komutan olduğu her halinden belliydi. Asla yaşını göstermeyen biri olduğu için de daha karizmatik duruyordu.

" Anası kılıklı! " diye homurdandığında güldüm.

Üzerine ince, siyah renkteki kaşe montunu giyerken söylenmeye devam ediyordu.

" Onu peşimize takmazsan olmuyordu. " dediğinde başımı olumsuzca salladım.

" Olmaz. " dediğimde, bana gıcık bir ifadeyle bakıp silahını kabanın altından beline yerleştirdi. 

" Yürü başımın belası, yürü. "

Beni belimden ittirerek dışarı çıkardı. Birlikte arabaya ilerlediğimizde etrafa baktım.

" Bak gelmemiş. Demek ki istemiyor, hadi biz tek gidelim. " diyen babama göz devirdim.

Sırf Fırat bizimle gelmesin diye yapmadığı şey kalmamıştı.

" Olmaz baba. " dediğimde, çatık kaşlarıyla arabaya yaslanıp kollarını göğsünde bağladı.

Bende o sırada cebimden telefonumu çıkardım. Tam Fırat'ı arayacaktım ki uzaktan gelen bedenle gülümsedim. Telefonu cebime koyarken arkadan babamın sızlanmalarını göz ardı ettim.

" Geldi gönlümün efendisi... " sinirli bir şekilde mırıldanan babamla istemsizce güldüm. Fırat'a gıcık kapıyordu nedenini bilmediğim bir şekilde.

Onu boş vererek yanıma gelen Fırat'a odaklandım. Üzerinde kot pantolon ve siyah tişörtle, ceket vardı. İkisi de mafya gibi dururken ben onların yanında daha çocuksu kalıyordum. Benim üzerimde onlara kıyasla yeşil kargo pantolon ve beyaz salaş tişört vardı.

" Günaydın komutanım. " diye babama yönelik konuştuğunda, babam onu takmadan şoför koltuğuna geçmişti.

Fırat babamın huysuz hâlini takmadan bana döndü.  " Günaydın bebeğim. "

Gülümsedim. " Günaydın. "

İkimiz de arabaya geçtiğimizde Fırat ilk benim binmem için kapıyı açtı. Ardından o da yanıma geçecekken babamın sert sesiyle durdu.

" Geç öne teğmen. "

Fırat bana bir bakış atıp yutkunarak elindeki küçük sepeti kucağıma koydu. Dün gece benim sevdiğim tatlıları yapacağını söylemişti.

Fırat istemeye istemeye babamın yanına oturduğunda, babam çatık kaşlarıyla bakışlarını ondan çekip arabayı çalıştırarak askeriyeden çıktı.

NİŞANCI BEY-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin