𝙈𝙚𝙧𝙪𝙚𝙢 Hyunlix

4

"Hey." Felix başını kaldırıp ağacın tepesinde duran, kendisini Daphne olarak tanıtan uzun saçlıya baktı. Yine yüzü gözükmüyordu.

"Efendim?" dedi Felix boğazını temizleyip. Uzun saçlı bir süre konuşmadı, Felix'te konuşması için bir şey demedi. Felix ne söyleyeceğini beklerken karşı taraflardan hışırtı gelmeye başladı. Felix ağaçların arkasına bakmaya çalıştı ama bir şey görünmüyordu. Sadece kendi bulundukları alanda biraz ışık vardı.

"Onu tanıyor musun, benim güzel Meruem'im?"

Felix kaşlarını çatıp ağacın tepesine çıkıp dalında oturan uzun saçlıya baktı. Her seferinde yüzünü görebileceğini düşünse de, göremiyordu. Bu onu hayal kırıklığına uğratıyordu.

"Kimse yok burada?"

Uzun saçlı işaret parmağını ileriye uzatıp Felix'in oraya bakmasını sağladı.

"Ağacın altında."

Felix gözlerini kısıp ağacın altına baktı. Küçük bir çocuk ağacın altında oturup yerde ki otlarla oynuyordu. Felix kaşlarını çattı ve kendi kendine mırıldandı. Yine de uzun saçlı onu duymuştu.

"O benim."

Uzun saçlı bir şey demeden Felix'i izledi. Felix dudağını ısırıp kaşlarını daha da çattı. Küçüklüğünün yanına başka birisi daha gelmişti. Yüzü tam gözükmüyor olsa da çok tanıdık gelmişti. Verdiği hissiyat hoşuna gitmişti.

"Ne yapıyorsun burada?" konuşan kişi küçük Felix'in yanına gelen kısa kahverengi saçlı çocuktu. Küçük Felix başını yana çevirip, tam yanında oturan kısa saçlıya baktı. Bir şey demeden tekrar önüne döndü.

"Oyun oynamaya gidelim mi?"

Küçük Felix başını iki yana sallarken büyük Felix pür dikkat ikiliyi izliyordu.

"Neden hayır?"

Küçük Felix bir şey demedi. Kısa saçlı Felix'in ayakkabılarına baktı. Paramparça olmuşlardı.

"Ayakkabıların yüzünden mi?"

Küçük Felix gözlerini kocaman açıp yanındaki çocuğa baktı. Daha sonra utanarak kafasını yere eğdi. Yanakları utançtan kızarmıştı. Birisinin ayakkabısını böyle görmesi onu utandırmıştı. Kısa saçlı anlayışla gülümseyip utanan küçüğün elini tuttu.

"Neden utanıyorsun? Utanma!"

Daha sonra hızla ilk kendi ayakkabısının bir eşini,daha sonra utanmış çocuğun ayakkabılarını çıkardı. Küçük Felix onun ne yaptığını anlayamamıştı. Kısa saçlı kendi ayakkabısının bir eşini yanında ki çocuğun ayağına, onun ayakkabısının bir eşini de kendi ayağına soktu.

"Artık eşiz!"

Felix ayağında ki ayakkabıya bir süre baktı, daha sonra kızarmış yanaklarıyla kocaman gülümseyip kısa saçlının kendisine giydirdiği ayakkabının üstünü okşadı.

"Şimdi oynamaya!" kısa saçlı ayağa kalkıp elini hâlâ oturan çocuğa uzattı. Felix elinde ki kumu üzerine silip eli tuttu ve ayağa kalktı.

"Gidelim!" kısa saçlı heyecanlı heyecanlı konuşuyordu. Küçük Felix kısa saçlının yanapından öpüp kocaman gülümsedi. "Gidelim." sonunda konuşmuştu küçük Felix.

O ikili gözden kaybolunca Felix ağacın tepesine baktı. Uzun saçlı orada yoktu. Kaşlarını çatıp hızla arkasını dönecekti ki gözlerini bir çift el kapattı. Kokusundan uzun saçlı olduğunu anlamıştı. (Buraya kadar yazı tipi gitmiş şimdi fark ettim.)

"Onlar biziz."

Felix kulağının dibinden gelen sesle yutkundu.

"O kısa saçlı.."

"Evet, benim."

"Neden yüzünü göremiyorum?"

"Beni hatırlaman gerek, benim güzel Meruem'im."

Felix 'hatırlamam için bir yol yok mu?' diye soracakken boynunda hissettiği dudaklarla sustu. Bu sefer eller gözlerinin önünden gitmiş, beline sarılmıştı. Yine de Felix gözlerini açmadı. Uzun saçlının dudakları boynundan çenesine gitti. Felix yutkundu. Uzun saçlı bu sefer Felix'in oynayan Adem elmasını başını eğerek öptü.

Felix başını çevirerek uzun saçlının yanağını öptü. 'Yumuşacık...' diye geçirdi içinden. 'Peki dudakları? Onlar nasıldır?'

"Öp beni." dedi Felix. Emredercesine değil, ihtiyacı varmış gibi söylemişti. Felix beline dolanan kolların çözüldüğünü hissedince kaşlarını çattı. Çok geçmeden o eller boynuna dolanmış, dudaklarının üzerine dudaklarını bastırmıştı. Felix bu yumşaklığı asla unutmak istemiyordu.

O yumuşaklık, o dolgunluk ve sıcaklık, Felix'in aklına kazındı. Unutmayacaktı.

Gözlerini açıp birkaç saniye tavanla bakıştı. Yutkunup örtüyü kaldırdı. Daha yüzünü bile tam göremediği birisinden etkilenmişti...

Şu ayakkabı kısmını bi yaoide görmüştüm ama onda şeydi çocuğun bağcıkları çözüktü diğeri de bağcıkları bağlayıp tekrardan oyuna davet ediyordu.

Neyse

Hadi eyw