Üzgünüm, üzgünüm.. Dizim çıktı, okul, dersler, hastalıklar falan derken anca gelebildim. Fakat elimden geldiğince artık her hafta sonu veya her hafta bu kitaba bölüm atmayı düşünüyorum. Yaklaşık 25 bölüm bilemedin 24 bölüm yazmayı düşünüyorum diyelim. O kadar uzun bir kitap olmayacak diye tahmin ediyorum. Beni affedin.. Mavi kalplerim. Umarım eski tempomuz yine gelir de 17 18 oyları görürüm.💙💙💙
İyi okumalar... :)
Umay Öztürk'DEN...
Peri kızını kucakladıktan sonra ayağa kalktım. Burada daha fazla duramazdık geceyi başka bir yerde geçirmek zorundaydık. Sonuçta sivillere bir şey olsun istemezdik, asıl görevimiz onları korumaktı. Mehmet bize gideceğimiz yerleri işaretlerken en sakin ve güvenilir olan yeri seçtik. Meyra'yı annesinin yanına bırakıp dışarı çıktığımda Ozan komutanım kendisi keskin nişancı olduğu için içeri girmemi, nöbet tutmamı söylediğinde omuz silksem de Erdi de aynı fikirde olduğunu söyleyince içeri girdim.
Bir türlü uyuyamıyordum dışarı çıkıp bir havaya baktığımda saat altı buçuğa geliyor gibiydi. Emir komutanım beni çağırdığında biraz aşağı inip yanına gittim. Mehmet bir haritayı gösterdi ve çok az bir yolumuz kaldığını söyledi. Bir hafta ne çabuk geçiyordu.. Gideceğimiz yolları dinledikten sonra kafamı sallayarak onayladım. Kahvaltı yaptıktan sonra tabii ki siviller de aç veya susuz değildi. Kendi payımızdan onlara da veriyorduk ve en az kısmı biz yiyip, içiyorduk.
Peri kızını kucakladım bir elimle silahımı tutarken diğerleri ise başka sivillere yardım ediyorlardı. Üç yokuş çıktıktan sonra Erhan'ın bana seslenmesiyle ona doğru döndüm. Elimle durmamı söylediğinde onaylarcasına yerimde durdum. Gelip yeri iyice inceledikten bizden 1 km ileri kadar yürüdüğünde gelmemizi söyledi. Dinlerken onun arkasından gidiyorduk. Ozan Komutanım ise olabildiğince yukardan bizi takip ediyordu.
Erdi bir yandan olabildiğince sessiz bir şekilde telsizden yarbay ile konuşuyordu. Şuana kadar bir sorun yoktu.. Bir sorun olmamıştı. Olmadan da günü tamamlarsak sevinecektim. Kucağımdaki Peri kızı ise her türlü şeye rağmen uykuya dalmıştı. Gülümseyerek ona bakmıştım.. Bir kadın bana seslendiğinde ona doğru döndüm.
"Kızım.. Senden ne de güzel anne olurmuş, Hiç hayal kurmadın mı?" dediğinde güldüm. Bir yandan dikkatli bir şekilde yürürken düşünmüştüm. Hayal kurmamıştım.. Yani o konu için, kurmuş da olabilirim, hatırlamıyorum. Bir süre düşündüm.. Bana anne diyerek gezen kızımı veya oğlumu sonra silkelendim. Ardımda bırakacağım çok kişi varken daha fazlalarını bırakmak istemem..
"Benim öyle bir şansım hiçbir zaman yok Teyze.. Sen boş ver bu konuları, buradaki veya Meyra'ya benzer çok fazla kişi benim çocuğum. Doğurmama gerek yok ki.."
Bana şöyle bir baktıktan sonra kafasını sallayarak biraz uzaklaştı. Meyra'nın uyanması ile ona bir yandan dikkat kesildim. "Şey.. su var mı?" dediğinde bir şey dememe kalmadan Önüme ansızın çıkan Emir komutanım matarasındaki bardağa biraz su döküp Meyra'ya uzattı. Suyu içmesi bittikten sonra da Emir komutanım eline biraz su döküp kucağımdaki peri kızının yüzünü yıkadı ve yanımdan yola devam etti.
"Teşekkür ederim.." Dediğimde sırıtarak kafasını salladı.
Ben bu adamı hiç anlamıyorum demiş miydim?
Yaklaşık üç saat sonra ulaştırmamız gereken köye gelmiştik. Meyra'yı kucağımdan indirdiğimde dolu gözlerle bana bakınca gülümseyerek önünde diz çöktüm. Cebime fularımı koymuştum göreve çıkmadan onu Meyra'ya uzattım. Elimden fularımı aldığında gülümseyerek onu izliyordum.
"Peri kızı, üzülmek yok. Bak ne diyeceğim, bu fuları hep sakla ve şu sözümü unutma ne zorluklarla karşılaşırsan karşılaş, önüne ne kadar çok engel çıkarsa çıksın asla hayallerinden vazgeçme. İleride hangi mesleği seçersen seç fakat olana kadar asla pes etme. Her zaman dürüst ol ve cesur ol. Tamam mı?" dediğimde kafasını sallayarak bana sarılınca gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMAY & EMİR
Açãobir tarafta herkesin sen asker olamazsın dediği bir kız. peki ya ne oldu? asker oldu.. asker oldu ve o sen asker olamazsın diyen çoğu kişiyi yemin törenine bile çağırdı.. bu kız kim mi? umay.. UMAY ÖZTÜRK! bir tarafta da türk askeri, teröristler...