Koyu kahve saçları ak yastığa dağılmış, göğsü heyecanla inip kalkan üstü çırılçıplak bir kadın. Onu izleyen güzelliğiyle mest olan gürbüz mu gürbüz kocası. Bir odada, odalarında, başbaşa...
Genç kadın kocasının güneşten yanmış omuzlarına değdirdi ellerini, kaşlarını çatarak kendine bakan adamdan çekiniyor ve hatta korkuyordu. Mizacı sertti, mizacı epey sertti. Feride, gerçekten sinirli mi yoksa sakin mi anlayamıyordu bazen. Evliliğin ilk günleri komşuya gideceğim bile diyememişti bu yüzden. Hâlâ daha çekinceleri vardı elbet; kocasının sınırlarını kestiremiyor, nerede duracağını bilemiyordu.
"Gülüm," dedi Rıfat, gecenin sessizliği yırtılmasın diye sessizce konuşurken. Habersiz olduğu düşünceleri yıkmak ister gibi dudağının bir kenarı yukarıya kıvrıldı. Haylaz bir gülüş olduğunu sezdi Feride. Ama ne çare, saniyeler içinde yanağı dişlenmiş ve ince bir sızıyla baş başa kalmıştı. Kadınlığında artık hissedemediği el yüzünden morali kaybolmuştu.
"Ya Rıfat. Acıdı ama." Küskünce konuşup gözlerini kaçırmıştı kocasından.
Ey nazlı yar, diye geçirdi içinden adam. Koynuna beni alacak kadar kadın, küsüp gidecek kadar çocuksun. Elde avuçta nasıl durur nasıl tutulursun.
"Feride." Kollarını sımsıkı sardı karısına. "Seni tek lokmada yiyesim geliyor bazen. Bir ısırığı çok görme bana." Omuzları sarsıla sarsıla güldü Feride.
"Yemek miyim ben Rıfat?"
"Yemek misin bilmem ama çok lezzetli olduğun kesin."
"Ya rıfat." Boynuna doğru bir baş süzüldü adamın, ılık bir nefes tenini yakıyordu artık. Yutkundu. İri ve nasırlı ellerini karısının sırtında bir aşağı bir yukarı oynatmaya başladı. Huylanan genç kadın kısık mırıltılarla şikayetleniyordu ama milim kıpırdamıyordu yerinden. Sevip okşadı adam karısını, ikisi de keyifliydi o dakikalarda. Esasında Rıfat'ın sabrının sınır duvarları çatlamaya yüz tutmuştu ama dayanıyordu. Feride çıplaklığından utanıyordu, ne kocasına bakıyor ne kocasının ona bakmasına müsaade ediyordu.
Alıştırayım onu demişti kendi kendine. Gözüne kaçırmasın da gözünün içine baksın istiyordu, sevip okşamaktan çekinmesin, korkmasın ondan istiyordu.
Öte yandan kocasına duyduğu arzuyla kasıp kavrulan Feride, rıfat bir şeyler yapsa da devam etsek diye geçiriyordu içinden. Onu çırılçıplak bırakıp orasına burasına dokunduktan sonra kuzu gibi yatmasına sinirlenmişti biraz ama belli edecek değildi. Bekliyordu. Ama dayanamayıp içli bir nefes çekince içine Rıfat'ın sırtında dolanan eli duraksamıştı.
"Noldu Feride?"
"Ne olsun rıfat, yatıyorum işte."
"Rahat değil misin?"
"Yok yok," dedi ve aksini göstermek isteyerek yerinde kıpırdandı. "Rahatım ben."
"Bir isteyin var mı bari?"
Tövbe tövbe, dedi içinden. Ters bir cevabın da hiç de yeri değildi aksi gibi.
"İyiliğin sağlığın Rıfat, ne isterim ki ben başka."
Adam, gülmemek için yanağının içini ısırarak kendini zorda olsa tuttu. "İyi iyi," dedi ağzının içinden.
Genç kadın bacaklarını birbirine bastırarak bir dirseği üzerinde yükseldi, o an tamamen çıplak olduğun unutmuş olsa da Rıfat bir saniye bile olsa aklından çıkaramıyordu. O an hızla kaşları havalandı ve yorganın aşağı kaymasıyla gözükmeye başlayan memelere içi giderek bakmaya başladı.
"Senin var mı bir isteğin," diye soran karısına da hiç düşünmeden cevap verdi.
"Var."
"Neymiş, yapabileceğim bir şey mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Feride
Teen Fiction. Genç kadın kocasının güneşten yanmış omuzlarına değdirdi ellerini, kaşlarını çatarak kendine bakan adamdan çekiniyor ve hatta korkuyordu. Mizacı sertti, mizacı epey sertti. Feride, gerçekten sinirli mi yoksa sakin mi anlayamıyordu bazen. Evliliğin...