Terli saçlarını okşadım. Çıplak teninin hissettirleri harika olsa da rahatsız ediciydi. Çünkü koca bir ereksiyonla başbaşaydım. Onu yavaşça döndürüp yatağa uzanmasını sağladım. Yeniden ateşinin çıkmasını istemiyordum. Bu yüzden örtüyü omuzlarının üzerine kadar çektim. Ve yataktan çıktım.
Evi her zaman düzenli olurdu. Neyi nereye koyacağı hep belliydi. Bu yüzden pijamalarıni bulmam zor olmadı. Üzerine pijamasini geçirip yeniden yanına uzandım.
Yaşadıklarımızı anlamlandırmaya çalıştım. Hasta insanlar yanlarında sevdiklerini isterler. Ve Lucy beni gerçekten istemişti. Demek ki Lucy beni seviyordu. Suratıma yerleşen gülümsemeyi durdurmadim. Öyle olmalıydı?
Ayrıca sevgi en iyi ilaçtır derler. Yeterince sevgi aldığında, yani orgazm olduğunda ateşi düşmüştü. Yeniden siritmaya başladım. Sihirli parmaklarim olduğunu hep biliyordum.😏
İşte tüm bunlari düşünürken uyuyakalmisim. Onun sesiyle uyandım.
"Natsu?"
"Günaydın" dedim karizmatik bakışlar atmaya çalışarak.
Lucy tek gözünü kısıp bana baktı "neyin var senin? Ayrıca neden YİNE yatağımdasın."
Karizmatik olduğunu düşündüğüm gülümsememi korumaya çalışarak "dün geceden sonra seni yalnız bırakmak istemedim, gidip salonda yatsam hoş olmazdı değil mi?" Dedim.
"Dün gece..." Dedi Lucy düşünüyordu. "Loncadan çıktığımı hatırlıyorum. Ama eve geldiğimi hatırlamıyorum." Sonra basını kaldırıp bana baktı. "Senin neyin var? Tuhaf görünüyorsun, tuhaf konuşuyorsun. Yüz felci falan mı geçiyorsun!"
O an her şey birden netleşti. Lucy dün geceye dair hiçbir şey hatırlamıyordu. Ne diyeceğimi bilemedim.
"Yüz felci falan geçirmiyorum. Yeni uyandım."dedim.
"Dün gece ne oldu?" Dedi ciddiyetle.
İşte şimdi sıçtım...
"Kendini kötü hissettiğini söyleyip loncadan çıktın. Ben de kontrol etmeye geldim. Ateşin vardı. Ben de seni yatağına yatırdım." dedim sakin kalmaya çalışarak. Bana tuhaf tuhaf bakmaya başlayınca devam ettim. "Yerde yatıyordun. Terlemiştin üstünü değiştirdim. Daha da hasta olursun diye korktum. " diyip elimi alnına uzattım. "Ateşin düşmüş. Saçma sapan kıyafetler giyip üşütüyorsun" dedim sahte bir öfkeyle.
"Peki. Teşekkür ederim." Dedi tepkilerimi garipsemişti.
"İyi olduğuna göre ben gidiyorum"diyip yataktan atladım.
Düşünceler içinde loncanin yolunu tuttum.
...
"Aaahhhhh?!?!" Diye bağırdım. Kafam çok karışıktı. Masayı silmeyi bitiren Mira yanıma geldi.
"Bağırma insanları korkutuyorsun"dedi gülerek "neyin var anlat bakalım"
"Anlatmayacağım"dedim dudaklarımı büzerek. Neden bilmiyorum ama ne zaman mira yakınlarımda olsa küçük bir çocuğa dönüşüyorum. Buranın sayısız yetimi gibi ben de annesiz büyüdüm. Belki de mira bu boşluğu kapatıyor bilemiyorum.
"İyi anlatma o zaman. Ama kimseye de sataşma anlaştık mı?" Dedi saçlarımı karıştırıp uzaklaştı.
"Lucy nerede?"
Sorunun sahibinin kim olduğunu öğrenmek için yüzüne bakmama gerek yoktu.
"Ben nereden bileyim buzlu göt" dedim öfkeyle.
"Ne demek şimdi bu? Hep onun kıçında dolanıyorsun. Dün gece de ona bakmaya gitmiştin."
"Kıçında falan dolanmiyorum." Dedim suratına bir tane cakacaktim ki Mira araya girdi.
"Uslu durun!" Dedi kaslarını çatarak.
"Ateşi vardı. uyuyordu. İyiydi yani. Birazdan gelir." Dedim sakince. Lütfen gelmesin diye geçirdim içimden ne diyecektim ki? Dün gece yaşadıklarımızı anlatmam mümkün değildi. Ben farkında dahi değilken Lucy'den faydalanmış mıydım? Lanet olsun.
"Hmm" diye miraldandi Gray uzatarak.
"Ne?"
"Bir şey düşünüyor gibi görünüyorsun. Yıllardır uyuyan beyini çalıştırmak zor olsa gerek"
"Sıçtırma ağzına..." dedim sakince, o da yumruğunu kaldırıp kafama indirecekti. Hep böyle olurdu ama olmadı.
"İyi geçiriyorsunuz değil mi?" Dedi koyu sesiyle kızıl şövalyemiz. Biz de hemen imana geldik tabii.
"Tabii ki"
"Dinleyin." Dedi bir şey anlatacaktı ama durdu. "Lucy nerede?" diye sordu bana
Niye herkes Lucy'i bana soruyor.
"Gelir birazdan"
Erza bana şöyle bir bakıp devam etti. "Şu geçen ki görev..."
"Sünnet töreni" dedi Gray kikirdayarak.
"Evet o. O köyde hiçbir şey normale dönmemiş." Dedi erza.
"Nasıl yani? Kadınlar tekrar mi kayıp olmuş? Canavar geri mi dönmüş?" Dedim şaşkınca.
"Hayır." dedi erza. "Kadınlar adamlara saldırıyormuş." Yanakları kızarmıştı.
"Nasıl yani?" Dedi Gray.
"Şey... Saldırıyorlarmış işte. Taciz ediyorlarmış."
Gray kocaman bir kahkaha attı. "Ergen fatezisi gibi..." Dedi kahkahalarinin arasından.
"Gülme komik değil." Dedi erza kaslarını çatarak. "Muhtemelen canavar onları bir şekilde işaretledi. Zaten en başta canavara gitmeleri de bu yüzdendi. Levy araştırıyor. Çözebiliriz diye düşünüyorum."
"Peki bu nasıl oluyormuş?" Diye sordum. Aklımda bambaşka bir kaygı vardı.
"Kadınların vücudunda büyü çemberi belirdiğinde birden değişip erkeklere saldırıyor, normale dönünce de hiçbir şey hatırlamıyorlarmış."dedi erza basitçe.
Tıpkı Lucy gibi... Beni sevmiyordu. O da canavar tarafından işaretlenmişti. Hepsi bu. Ben de herkes gibiydim.
Kapıdan ben değil de Gray girmiş olsaydı onunla da aynı anları paylaşacaktı. İstemsizce gözlerim Gray'e gitti. Benden daha yakışıklı daha atletik daha çekici bir adamdı.
Gözlerimi Gray'den ayırdığım da onu gördüm. Kapıdan girdi. Gözleri ile bizi aradı. Gördüğünde ise gülümsedi. Başımı çevirip erza'ya baktım.
"Peki bu ne sıklıkla oluyor?"
"Bilmiyoruz." dedi erza.
Zamanı belirsizse Lucy'i asla yalnız bırakmamalıydım. Ona benden başka kimsenin dokunmasına izin veremezdim. Hele yanımdaki buz lalesinin... Asla.
_____
Bu bölüm de smutsuz olsun😏
Bol smutlu bölümler gelmeden önce olayı bir anlayalım😈
______

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yara (Nalu Smut)
FanfictionLucy'in bir görev esnasında aldığı yara, büyük dertlere yol açacaktır. Çünkü bu aslında bir yara değil büyü çemberidir. Tamamen sahip amacli smut hikayedir.😈 bold romance, yetişkin içerik!!!!! 🔞