Gray
"Sakin ol! Lütfen sakin ol!" Bileğimi erzadan kurtardım. Sakin olamazdım.
Porlyusika "natsu uyandı" dediğinde kalbim ferahlamış gibi hissetmiştim. Bir anlığına bir şükür gezindi vücudumda ama çok geçmeden yerini derin bir öfkeye bıraktı. Sakin olamazdım.
Yine de Erza'nın telkinine uydum. Kapıyı sakince açtım. Belli belirsiz kipirdanan gözleri aralandı.
"Şükürler olsun" dedi. Neye şükrediyordu bu gerizekalı. Öfkemi bastırmak için alt dudağımı ısırdım, yutkundum.
"Bizi buldunuz." Dedi Natsu bitkin bir sesle. "Lucy nerede?"
"Yan odada" dedi erza. Beni geçip Natsu'nun yatağına oturdu. Ellerini tuttu.
Onun kadar sakin, merhametli, ılımlı olamazdım. Sözlerini ben tamamladım. "Yan odada, ölümle cebellesiyor."
"Ne!" Dedi yataktan kalkmaya çalışsa da vücudu el vermedi. "Lucy hamile olduğunu söylemişti, bebek iyi mi?"
"Sakin ol" dedi erza bana dediği şekilde değil. Sevkatle. "Durumu iyiye gidiyor"
"Peki bebek, bebeğimiz o iyi mi?"
"Bebek yok" dedim kendimi tutmak istiyorum. Ama yapamıyorum. Suratına koca bir yumruk indirmek, boğazını sıkmak, yüzünü dağıtmak istiyorum. Lucy'i de alıp giden oydu. Ve onu koruyamadı. Bebek nerede bilmiyoruz. Sağ mi bilmiyoruz. İnanın lucy'nin uyanmasindan korkuyorum. Lucy'e ne söyleyebilirim ki? 'Bebeğin yok. Onu uyurken doğurmuşsun. Çok zorlu bir doğum. Şey bir de unutmadan ekleyeyim. Muhtemelen bir daha çocuğun olmayacak. Doğum yaparken rahim duvarların patlamış mı parçalanmış mı? Bir şey olmuş işte.'
"Bebek yok mu? Lucy hamile değil miymiş?" Şaşkındı.
"Natsu bize neler olduğunu anlatır mısın?" Dedi erza, tuttuğu eli biraz daha sıktı.
"Her şey cok bulanık erza. Bir cadı karı bizi kaçırdı. Çocuğu olsun istiyormuş. Ama sonrası bulanık. Lucy hamile kaldığı anda kacabilirdik. Böyle karar almıştık. Dün Lucy'nin hamile kaldığını söylediğini de hatırlıyorum ama aradaki her şey bulanık. Sonra siz gelip bizi kurtardınız değil mi?"
"Dün mü?" Dedi erza, bir süre bakışları bana yöneldi.
"Evet"
"Babası kim? Yani bebeğin?" Diye sordum Araya girmiştim.
"Tabii ki benim."
Hikâyeyi hiç dinlemeden Natsuya öfkelenemezdim. Bebeğini kaybeden sadece Lucy değildi.
"Natsu, Lucy doğum yapmış." Dedi erza sarılmaya hazır bekliyordu. "Aylardır uyutuluyor olmalısınız. Kim bunu size neden yaptı neler yaşandı bilmiyorum. Öğreneceğiz."
"Peki bebek, bebeğim." dedi Natsu. Daha önce onu böyle görmemiştim. Korkuyordu. Daha önce korktuğunu gördüm. Ama böylesini görmedim. Vereceğimiz cevabı tahmin ediyor ama inanmak istemiyordu.
"Söyledim ya..."dedim "Bebek yok."
Lucy
Ağrı... Acı... Hüzün ve özlem...
Hissettiklerim bunlar. Gözlerimi nerede açtığımı biliyorum. Revirdeyim. Evimdeyim.
Elim karnıma gitti. 'kurtulduk'diye fısıldamak istedim ona.
Öyle derler ya... Kadın hamile olduğunu hisseder, bebek ana rahmine düşer düşmez aralarında bir iletisim gelişir diye.
Ben hiçbir şey hissetmiyorum. Hiçbir şey değil aslında. Göğüslerim ağrıyor. İçimde bir bebek olduğunu düşündüğüm her an sızlıyor. Bir de farklı bir ağrı hissediyorum. Karnımda... Regl sancısı gibi...
Ben regl olamam ki. Ben hamileyim. Panikle kaldırdım çarşafı. Bacaklarıma bulaşan kanı gördüğümde tüm bedenimi korkunç bir his sardı. Bebeğim...
Tam da bu anda kapıdan girdi Erza. Acıyan gözlerle bakıyordu bana.
"Erza birini çağır. Yardım et. Ben galiba bebeğimi düşürüyorum!" Dedim panikle inleyerek. "Yalvarırım yardım et" farkında bile değildim ama ağlıyordum.
Hiçbir tepki vermedi. Yalnızca sarıldı. Birlikte ağladık. Sonra her şeyi tane tane açıkladı bana.
Göğüslerim sızlıyordu. Çünkü süt üretiyordum. Bebeğimi doyurmak için... Ve bebeğim yoktu. Natsu'nun bir anlık aptallığı, doymak bilmez açlığı sebep oldu bunlara.
Benden bebeğimi aldılar. Sağ olduğunu biliyorum. Hissediyorum.
Onu bulmam, sarıp sarmalamam, her türlü fenalıktan sakınmam gerek. Doyurmam gerek, büyütmem gerek, bildiğim her şeyi ona öğretmem gerek.
Ben dünyaya yalnızca bunun için geldim. Onun annesi olmaya geldim.
Erza
Bir kadına bebeğini uyurken doğurduğunu nasıl söylersiniz?
Bir daha anne olamayacağını nasıl anlatırsınız?
Bebeğinin ölü mü diri mi olduğu dahi bilinmeden, bilmediğimiz bir yerde anasından ayrı olduğunu nasıl açıklarsanız?
Bunu bir başkası yapamazdı. Ben yapmak zorundaydım. Bizi terk ettiklerine gerçekten inanmıştım. Ne aptalım.
Onlar hayatta kalmaya çabalarken, ben onlara öfkelenebilmiştim. Hem de yok sebepten, geride bırakılmış olmaktan ötürü kızgındım.
Peşlerine düşmeliydim. Hiçbir şey için olmasa dahi geride bırakılmayı kabullenemedigimden yapmalıydım bunu.
Yapmadım. Şimdi tüm bedenimi saran sonsuz pişmanlıkla başbaşayım.
Yapabilirdik. Envai çeşit büyünün olduğu bu alemde onları bulmanın bir yolu olabilirdi. Çare aramadım ki, bana sunulan sahneyi izledim ve alkışladım. Ardına düşmedim. Gittiler, dedim. Kabullendim, kendi yolumda yürüdüm.
Şimdi kız kardeşimin göz yaşları ıslatıyor omzumu. Asla dindiremeyecegi bir hasretle atıyor çığlıklarını.
Bulmam gereken bir çocuk var. Annesinin, babasının peşine düşmedim. Onun peşine düşmek zorundayım. Henüz doğmuş bu sabi cennetin yolunu tutmuş olsa, hatta meleklerin kucağında gülüyor olsa dahi yakasından tutup annesinin koynuna getirmeliyim.
Terk edilmeyi kabullenmiştim. Ama kız kardeşimin çığlıklarına vesile olmayı
reddediyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yara (Nalu Smut)
FanfictionLucy'in bir görev esnasında aldığı yara, büyük dertlere yol açacaktır. Çünkü bu aslında bir yara değil büyü çemberidir. Tamamen sahip amacli smut hikayedir.😈 bold romance, yetişkin içerik!!!!! 🔞