Oy sınırı:800
Yorum sınırı: 900Yıldıza basmayı unutma⭐
Keyifle okuyun ⚓
Huzursuzdum. İçimdeki sıkıntı bir balon gibi şişip büyüdüğünde kumandayı elime alıp kanalı değiştirdim. Başım çatlayacaktı resmen. Ağrı kesici alsam iyi olacaktı.
Eve geldiğimden beri yorgunluktan bitap düşmüş bedenimi koltuğa bırakmış bomboş gözlerin aksine karman çorman bir kafayla ekranı seyrediyordum.
Ne yapacağımı ve ne hissedeceğimi şaşırmıştım. Bu gece yaşadığım o saçma şey tüm dengelerimi alt üst etmişti. Bana bunu yapmaya hakkı yoktu. İstemediğim halde bana yaklaşmaya hele ki dokunmaya hiç hakkı yoktu.
Biri gelip de 2 ay içinde hayatın tepetaklak olacak dese o an sanırım başıma daha kötü ne gelebilir ki derdim. Ama şimdi düşünüyorum da yaşadığım olayların nedeni çok açıktı. Hepsi aynı kapıya çıkıyordu. Para.
Babam ameliyat paramı bulmak için tefecilerden para almış kendi hayatını tehlikeye atmıştı ve bunları yaparken hiç pişman olmadığını söylemişti. Çünkü asıl amacı beni o masadan sağ salim çıkartabilmekti.
Her insanın hayatı boyunca bir kere de olsa keşke dediğine inanıyordum. Keşke şunu yapmasaydım, keşke öyle demeseydim, keşke zamanı geri alabilseydim. Ama her keşkenin bazen iyikiye dönüştüğünü de biliyordum. Fakat bu benim için geçerli olmayacaktı.
Bazen içimden şunu geçiriyorum. Keşke ölen ben olsaydım da bu olayların hiçbirini yaşamak zorunda kalmasaydım.
Düşüncelerim beynimi zehirlemeye başladığında derin bir nefes çektim içime. Aradan kaç dakika daha geçti bilmiyorum ama hatırladığım son şey televizyonu kapatmak ve koltuğa uzanıp sızmak olmuştu.
Ertesi sabah
Valizin içinde kalan birkaç parça kıyafetimi daha çıkartıp dolaba dizdiğimde kolumdaki saate göz attım. 11.45
Bugün mesaim vardı. Her ne kadar dün olanlardan sonra biraz kafamı toparlamak istesemde böyle bir şeyin en azından şimdilik de olsa mümkün olmadığını biliyordum.
Vakit kaybetmemek adına elimi çabuk tutup mutfağa indim. Karnımda derin bir boşluk vardı. En son ne zaman adam akıllı yemek yediğimi dahi hatırlamıyordum. Zaten bu gidişle açlıktan ölecek gibiydim. Bir deri bir kemik kalmıştım. Kullanmam gereken ilaçlar vardı ve ben sağlığımı göz ardı edip onları da ihmal etmiştim.
Pratik bir tost hazırlayıp yediğimde midemin bayram ettiğine yemin edebilirdim.
Salondaki masanın üzerinde bıraktığım telefonumu elime alıp vestiyerden hırkamı üzerime geçirdim ve durağa doğru koşar adımlarla yürüdüm.
Saat 13:00 gösterdiğinde bar kapısından içeri giriyordum. Henüz böyle bir mekâna göre saat erken olduğu için pek kimse yoktu. Bakışlarımı üstünkörü etrafta gezdirdim. Çalışanlardan birkaçı gelmişti. Hızla soyunma odasına gittiğim sırada Burçin'le karşılaştım.
Bana hiç pas vermeden yanımdan geçip gittiğinde bende pek takmadım. Zaten o kadar derdimin arasında bunu düşünmek yapacağım en son şeydi.
Soyunma odasına girip bana ait olan dolaptan iş kıyafetlerini çıkartıp üzerimdekilerden kurtuldum ve onları üzerime geçirdim. İçimden hiç çalışmak gelmiyordu. Hem ruhen hem de bedenen fazlasıyla yorgundum fakat başka çaremin olmadığı aklıma tekrardan geldiğinde sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARZU +18
Teen FictionDilini hafifçe kadınlığıma değdirdi ve birkaç saniye orada bekledikten sonra kafasını kaldırıp gözlerimin içine bakarak konuştu. "Dilim nabzını işitti." Sesi şehvet ve tutkuyla harmanlanmıştı. "Orası benim için atıyor." Elleriyle vajina dudaklarımı...