Part 30 | wherever i go

850 50 5
                                    

Merhabalaaaar! Yazmayalı uzun bir müddet olmuş ama geri döndük! Pekuzun bir bölüm olmadı fakat beni zorlayan bir bölümdü. Beni bu bölümlük affedin. Diğer bölüm telafi edeceğim. Ya bu arada bir okuyucu var hep vote attığını görüyorum ve bir sonraki bölümde ona ithaf vereceğim diyorum ama kullanıcı adını unutuyorum :((((( vote attığını görünce ithafı ona vereceğim Öpüyorum sizi çok çok xx


Hatırlatma:

Saat on bir buçuk olduğunda kapıya yaklaşıp Mags'e seslendim. Ama cevap vermedi. Anahtarı çevirip kapıyı açtığımda kapının önünde uyuduğunu gördüm. Masaya bıraktığım mektuba bir kez daha baktım. Her şeyi yazmıştım. Yatağımın üzerindeki battaniyeyi aldım ve yavaşça Mags'in üzerine örttüm.

Bavulumu havaya kaldırıp Mags'in üzerinden geçtim ve aşağı indim. Zayn koltukta uzanmış uyuyordu. Harry ise oturur pozisyondaydı. O da uyuyordu. Diğer koltukta duran battaniyeyi açıp yavaşça Harry'nin üzerine örttüm. Saçlarını yavaşça okşadım ve alnına yavaş ama uzun bir öpücük kondurdum. Onu özleyecektim. Ne olursa olsun, onu özleyecektim.

Zayn'e de sessizce teşekkür ettim ve omzunu yavaşça sıvazladım. Bavulumu tekrar elime aldıktan sonra sessizce evden çıktım.

——————————

- Maggie'nin Ağzından. -

Gözlerimi belimde hissettiğim ağrı yüzünden araladığımda inledim. Her tarafım tutulmuştu. Oturduğum - ya da uyuduğum - kapı eşiğinden kalkıp Alisa'nın açık olan kapısına baktım. Odadan çıkmış mıydı?

''Alisa? Neredesin?'' diye seslendim.

Kapı eşiğinden odasına baktığımda orada olmadığını gördüm. Üst kata hızla göz gezdirdim. Üst katta değildi. Asma balkona varıp aşağı baktım. Harry uyanıktı koltukta uzanmıştı ve telefonuyla uğraşıyordu.

''Harry? Alisa orada mı?'' dedim.

Bana baktı ve doğruldu.

''Odasından çıktı mı?'' dedi.

''Evet, içeri değil. Üst katta değil. Aşağı inmiş olmalı.'' dedim.

''Yaklaşık iki saattir uyanığım, Maggie. Hiç kimse inmedi.'' dedi.

''Lanet olsun.'' dedim ve Alisa'nın odasına koştum.

Gitmiş miydi tekrar? Hem de hiçbir şey söylemeden?

Dolabının kapağını yakaladığımda tüm gücümle çekerek açtım. Bomboş bir dolap... Alisa her şeyini toparlamıştı.

''Lanet olsun.'' dedim tekrar ve ağlamamak için dilimi ısırırken diğer kapakları açtım. Bir dolapta sadece bir tişört vardı. Styles'ın tişörtüydü bu.

"Merhaba, bayanlar." dedi Harry ve kenardaki dolaba yaklaşıp bir tişört çıkardı.

Şaşkınlığımızı gizleyemeyerek Alisa'ya baktığımızda bunu fark etmiş olmalı ki parmağını dudaklarına bastırarak susmamızı söyledi. Harry tişörtünü aldıktan sonra banyoya girdi.

"Lou, havlu var değil mi?" diye seslendi.

Louise ve ben şuan sessiz kahkahalarımızı bastırmakla meşguldük. Alisa'nın akşam evde beni öldürceğini bilsem de engel olamıyordum. Beni kesinlikle öldürecekti.

Louise kahkahasını bastırmayı başardıktan sonra Harry'ye cevap vermek için banyoya doğru döndü. "Evet, tatlım. Dolapta." dedi.

Alisa yanıma oturduğunda tırnaklarını kemirmeye başladı.

They Don't Know About Us ' 2 'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin