Merhabalaaaaar! Sizi bölümle buluşturmak için burayı kısa tutacağım! Ama yorumlarınızı rica edeceğim fıstıklar! Yorum bekliyorum! Yorum! Yoruuuum!
Iyi okumalar!
Hatırlatma:
Açılış için büyük bir parti planlamıştık. Ünlülerin bir kısmı davet edilecekti. Kore'deki okulumdan arkadaşlarım davet edilecekti ve tabi ki eski arkadaşlarımızın bir kısmı davet edilecekti. Liste görevini Zayn üstlenmişti. İsimler tamamlandığında kişiye özel davetiye basılacaktı. Her şey kusursuz olsun istiyordum.
Zayn dükkanı birikmişimle karşıladığımı düşünüyordu. Ona bunu söylediğimde kızmıştı ve küsmüştü. Ama sonunda onu ikna edebilmiştim. Açılıştan sonra ise gerçeği ona söyleyip içimdeki şu sıkıntıdan kurtulacaktım.
Zayn'in gönderdiği listeye baktığımda eksik olmadığını hatta benim unuttuğum birkaç ismi eklediğini görmüştüm. Ona cevap olarak her şeyin tamam olduğunu yazdım ve gönderdim.
Yanımda Zayn olduğu sürece her şey mükemmel olacaktı. Ve bu dükkan hayatımıza yeni bir soluk getirecekti. Hissediyordum.
------------
''Ben açılışın iki gün olmasından tarafım." dedi Eleanor. "Ünlüler ilk gün ağırlanır, yakın çevre ikinci gün. Hatta üçüncü gün ayarlayıp halka açık bir davet yapabilirsin." dedi heyecanla.
Aslında mantıklı olabilirdi. Hem sıkıntı çıkmazdı hem de kalabalık olmaması herkes için iyi olurdu.
"Haklısın," dedim düşünerek. "böylelikle kimse gerilmez ve partide bir sıkıntı çıkmaz." dedim ardından hesabı istemek için elimi havaya kaldırdım.
"Gitmek zorunda mısın?" dedi Eleanor yüzünü asarak.
Ona gözlerimle yanımdaki bebek arabasında uyuyan Essa'yı gösterdim.
"Onun için de çok yorucu bir gün oldu. Hem bu iki gün işini Zayn ve Stefanie'yle konuşmalıyım." dediğimde başını onaylarcasına salladı.
"Seni ben bırakayım taksiye binmek sıkıntı olur." dedi. Essa'ya baktı. "Tatlı Essa'mızı paparazilerin sıkmasını istemeyiz." dedi gülümserken. "Ah, Tanrım çok şeker!" dedi kendine engel olamayarak.
Ben de küçük bir kahkaha attım. Biz yapmıştık onu, evet.
"Teşekkür ederiz!" dedim.
- Alisa'nın Ağzından. -
Ödevimi vermek için Bay Jung'ın ofisinin kapısını tıklattım.
"Gel." dediğinde kapıyı açtım ve içeri girdim.
"Merhaba, efendim." dedim ödevimi önümde tutarak.
"Alisa Knife, otursana." dedi ve masasının karşısındaki koltuğu gösterdi.
Gülümseyerek ona teşekkür ettim ve koltuğa oturdum.
"Ziyaretinizin sebebi nedir?" dedi.
"Henüz 4 gün var ama ben ödevimi yaptım." dedim ve dosyaladığım ödevimi masasına koydum. "Biliyorum siz zamanında vermemi istersiniz ama o gün arkadaşımın açılışı var ve orada olmam gerek bu yüzden elimden geldiğince erken getirmek istedim." dediğimde memnuniyetsizce gözlüğünü yukarı itti.
"Sizden böyle bir şey istemedim, Bayan Knife." dedi iğneleyici ses tonuyla.
"Biliyorum, biliyorum ama size gerekçemi söyledim." dediğimde elini havaya kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
They Don't Know About Us ' 2 '
Fiksi PenggemarBizi ayıran bir sözdü. Bir araya getiren intikam. Kavuşmamızı sağlayan ise inanç, umut ve direnişti. Yaşanan hiçbir acı boşuna yaşanmadı, söylenen hiçbir söz boşuna söylenmedi. Ve onun da her zaman söylediği gibi gerçek aşk kazandı. Peki her şey bu...