Part 14 | walls

1.3K 69 7
                                    

"Evet, Alisa! Bir asma katı var! Ev tam bize göre. Bir tane boş odamız var ama onu çalışma odası olarak değerlendiririz diye düşünüyorum."

"Evi gerçekten beğenmişsin, gözlerinde görebiliyorum bunu." dedi Katherine gülümserken.

"Beğenmek mi? Ba - yıl - dım! Taşınmak için sabırsızlandığımı bile söyleyebilirim! Evi mutlaka görmelisiniz."

"Ne zaman taşınacağız peki?" dedi Alisa.

"Aslında evin boyasını beğenmedim. Yarın gidip ev için boya seçeceğiz. Görevlilerin ertesi gün geleceğini varsayalım, ondan sonraki gün de mobilya alışverişi dersek... En fazla bir hafta sonra taşınırız." dedim.

Anlatırken bile sabırsızlanıyor, heyecanlanıyordum. Evin güzel olması bir yana, o evi hayatımın aşkıyla paylaşacak olmak nefesimi kesiyordu. Sabah uyandığım zaman gözlerimi onun yüzüne açacak olmak, ona her sabah kahvaltı hazırlayacak olmak, akşam birlikte filmler izleyecek olmak ve artık tişörtlerinden ve kokusundan ayrı kalmayacak olmak...
Hepsi içimde bir şeylerin kıpraşmasını ve heyecanlanmamı sağlıyordu.

"Mags kendi odam için harcamayı ben yapmak istiyorum." dedi Alisa.

"Ne? Ne diyorsun sen? Kafayı yemiş olmalısın! Böyle bir şeye asla izin vermem."

"Olmaz Mags, evi baştan döşüyorsunuz, çok masraf yapacaksınız."

"Alisa, bu söylediğini ne ben duydum ne de sen söyledin. Turdan aldığım parayı harcayacağım zaten. Zayn'e yüklenmek istemiyorum."

"Ama -"

"Kapa çeneni!" dedim onun sesini bastırarak.

"Ayrıca, ben üniversite okumaya karar verdim. Bradford'a gidip lise diplomamı almam gerekiyor." dedi.

"Hey, bu çok güzel bir haber!"

Alisa'nın çocukluktan beri avukatlık hayali vardı. Bu hayalinin diline çok güvendiğinden dolayı başladığını söyleyebilirdim. Biz 12 yaşındayken sınıfta kavga çıkmıştı ve Alisa araya girip arkadaşımızı savunmak için konuşmaya başlamıştı ve müdür çareyi olayı kapatmakta bulmuştu. Yoksa Alisa'nın susmayacağını fark etmişti. Ardından "bu dille senden çok iyi avukat olur." demişti. Alisa iki hafta boyunca okulda "ben avukatım bana avukat deyin." diye dolanmıştı. Yaşı ilerledikçe bu hayali ciddileşti tabi.

"Evde oturmaktan sıkıldım artık." dedi ve gülümseyip omuz silkti.

"Yeni bir hayata başlıyoruz, hep beraber." dedim ve kollarımı açıp ikisine sarılmak istedim. Onlar da bunu anlamış olacak ki çok geçmeden yaklaşıp kollarımın arasına girdiler.

Telefonumun çalmasıyla geri çekildim ve yanımdaki telefonuma uzandım. Arayan Stefanie'ydi.

"Hey." dedim gülümserken.

"Erin! Nasılsın?" dedi mutlu bir çığlıkla.

"İyiyim Stef, sen nasılsın?"

"Bende iyiyim. Internette turunuzun Avrupa ayağının bittiğini okudum. Seni çok özledik, görüşmek istiyoruz." dedi.

"Ah, ben de sizi çok özledim. Ben de görüşmeyi çok isterim ama bu aralar biraz meşgulüm." dedim çekinerek.

"Neden?" dedi rahatsız olmuş bir şekilde.

"Şey, biz eve çıkacağız, geldiğimizden beri onunla ilgileniyoruz. Bugün bir ev bulduk ve önümüzdeki birkaç gün yerleşme işleriyle uğraşacağız. Bilirsin."

"Adına çok sevindim. Daha büyük bir eve mi geçeceksiniz?"

"Anlamadım?"

"Ablanın evi sizin için küçüktü."

They Don't Know About Us ' 2 'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin