Geçmiş-25.Bölüm

542 51 14
                                    

5 Ay Önce
Çağla'dan

Yeni gelen kızımız ile bir süredir beraber takılıyorduk ve bundan inanılmaz keyif alıyordum. Aşırı Güzel olduğundan çok kibirli olacağını tahmin ediyordum ama  güzel yüzünün altında aslında bambaşka biri varmış. Tanımadan yargılamamak gerekir lafını bizzat yaşıyordum.

Kütüphaneden aldığımız kitapları okuyup beğendiğimiz pasajları birbirimize özet geçiyorduk. Normalde kitap okumasını pek sevmezdim ama Gece ile bayılmaya başladım.

Elinde ki küçük hikaye kitabını büyük bir ciddiyetle okuyordu. Kaşları çatılmış, güzel dudakları hafif aralıktı... Kalbimin atışı hızlanmaya başlayınca yutkundum.

Bir kaç dakika sonra Gece bana dönüp "Gül ile bülbülün hikayesini biliyor musun?" diye sordu.

"Biliyorum."

"Hangisi olmak isterdin Çağla. Gül mü yoksa bülbül mü?"

"Gül. Peki ya sen?"

"Bülbül olmak isterdim. Neden Gül olmak isterdin?"

"Çünkü birinin beni bülbül kadar sevebileceğine pek inanmıyorum. Sevgisizlikle büyüdüm Gece, o yüzden gül olmak isterdim..."

"Doğru. Bir soru daha... Peki sevdiğin için ölür müsün? Öldürür müsün?"

"Her ikisi de... Ama ilk başta öldürürdüm."

Gece bana hafifçe gülümseyip yanağımı sıktı. Onun bu hareketine iç çekerken gözlerimi kitabıma çevirdim.

....

Sevgilim kollarımda bayılırken sağlık görevlileri Gece'yi kucağımdan çoktan çekmişlerdi. Başıma keskin bir ağrı girerken yavaşça ayağa kalktım. Gözlerim köşede duran Gizem'in üstündeydi, hala gardiyanlar Gizem'i alamamıştı. Gizem elinde ki bıçağı öylece sallıyordu. O bıçağı bir tarafına sokacaktım. Gardiyanların arasından sıyrılıp onun karşısına dikilmem bir oldu. Göz göze geldiğimiz de ellerimin, Gizem'in boğazını sarması bir saniye bile sürmedi. Gece'ye zamanında dediğim gibi sevdiğim için öldürürdüm. Gece içinse, Gizem'i dünyadan silerdim.

Gardiyanlar beni tutmaya çalışırken, Gizem'in boğazını var gücümle sıkmaya devam ettim. Oda elinde ki bıçağı karnıma doğru dayanmıştı bile. Çizdi mi yoksa sapladı mı umurumda değildi tek derdim ölmesiydi. Ölecekti yada sürünecekti.

Bütün bir güçle beni geri çekerken, Gizem öksürerek yere düştü.

"Keşke bugün ölseydim diyeceksin. Ölümün benim elimden olacak Gizem bunu unutma."

Var gücümle bağırırken boynuma saplanan iğne ile geriye sendeledim...

Derin Özcenk

Geriye doğru sendeleyen Çağla'yı yavaşça yere yatırdım. Karnının oradaki kan iziyle yutkundum. Elim titreyerek yavaşça tişörtü kaldırdım ufak bir şekilde çizilmişti. Tişörtünü geri bastırarak tampon yapmaya başladım. Bide ağır bir şekilde yaralanırsa o yataktan kalkma ihtimali yoktu. Zaten kendi hastalığı kendine yetiyordu. Sağlık görevlileri sedye ile geri gelince hemen toparlanıp revire doğru ilerlermeye başladık.

Çağla içeri alınırken, olduğum yere çöktüm. Bugün ne olmuştu öyle...
Banu Hanım tepeme dikildi "Derin, Karadağ ailesine haber verdim." dedi.

Yavaşça kafamı sallayıp ayağa kalktım. "Gizem." diye mırıldandım.

"Yarın sabah hemen psikiyatri servisine gönderilecek."

"Gayet aklı başında."

"Öyle ama o şekilde davranmıyor. O yüzden sevk ettirmek zorundayım."

Sinir tepeme çıkarken kafamı salladım. Selam verip dinlenme odalarına ilerlemeye başladım. Mesaim bir kaç saat önce bitmişti. Üstümü değiştirip hemen soluğu hastanede almam lazımdı.

Heyhat (GirlxGirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin