Ne zaman, her şey yoluna girdi desem.. Hayat hep beni başka bir yola soktu.. Şimdi ise doktorun odasına girerken, hayat beni son yoluma soktu..
Derin ile endişeli bir şekilde doktora bakarken, yavaşça yutkundum. Yaşlı adam, kafasını kağıtlardan kaldırıp yüzüme bakmaya başladı. “Gelen sonuçlar pek iyi değil.” dedi. Hayat her zaman ki gibi ayağıma çelme taktı.
10 yıl önce
“Yeter kadın yeter.. Canımdan bezdirdin beni yeter.”
Babamın bağırışıyla, yattığım yerden hızlıca kalktım. Her zaman ki gibi annem ile babam bağrışıyordu.
“Sende bir işe yara adam.. Benim diğerlerinden ne farkım var.”
Bir kaç tane kırılma sesi gelince, kulaklarımı kapattım.
“Ben bu kadarım. Neyini eksik ediyorum he, neyini.. Ama yeter canıma tak etti. Gidiyorum ben.”
Babamın gidiyorum lafını duyunca, yatağımdan kalkıp odamın kapısına doğru yürüdüm. Nereye gidecekti ki..
“Ne demek gidiyorum.” Annemin bağırmasıyla, kapının yanına çöktüm.
“Bas baya gidiyorum. Egon gözünün önünden çekilirse, çoktan gittiğimi görürsün. Boşanma davasını yarın açıyorum. Kızımı, senden aldığım tek ve en güzel hediye mi sana bırakmayacağım.” Dedi. Adım sesleri odama doğru gelirken, olduğum yere daha da sindim.
“Kızımı asla bırakmam Halil.”
Kapım yavaşça açılırken, kafamı dizlerime koydum. Kapı hızla geri kapatılıp, üstüme kitlenince hemen ayağa kalktım.
“Beni delirtme Asiye. Çekil önümden..” Babam bağırırken, bir yandan kapıya vuruyordu.
“Çek git Halil. Bir daha sana Çağla’nın yüzünü göstermem.”
“O benim de kızım. Şimdi gidiyorum, kızımı yanıma alacağım. DUYDUN MU BENI KIZIM, GERI GELECEĞİM.”
...
“Babam geri gelmedi..”
“Ne dedin Çağla..”
Derin'in sesiyle daldığım noktadan, gözlerimi Derin'e çevirdim.
“Yok bir şey.. Daldım sadece..”
“Doktordan çıktığından beri böylesin... Tedavisi varmış, gerekli izinleri hemen halledip tedavine başlanacak.”
“Ne kadar sürer bu izinler..”
“Bilmiyorum ama, Banu hanım elinden geldiğince hızlandıracakmış.”
“Anladım. Şimdilik kimsenin haberi olmayacak Derin. Zamanı gelince ben uygun dille anlatacağım.”
“Ama.. Esra’ya deseydin..”
“Hayır. Kimse bilmeyecek.”
“Tamam tamam.. Bundan sonra devamlı dibindeyim haberin olsun.”
“Bana bu kadar aşık olduğunu bilmiyordum Derin.”
Derin hafifçe koluma vurup “İkimizin içinde aşık biri var.. Ama o kişi ben değilim Çağla..” dedi.
Dediklerine yavaşça güldüm.
“Aşık değilim.. sadece hoşlanıyorum.”
Derin yan bir bakış atıp güldü. “Öyle olsun bakalım..” dedi.
“Öyle tabi ki... Hem bu saatten sonra aşık olmam Derin. Öleceğimi bile bile, ne kendimi ne de sevdiğimi yakarım.”
“Peki sevdiğin senin ateşinde can bulursa Çağla..”
Dediklerine cevap vermeden önüme döndüm. Bile bile sevdiğimi yakamazdım. Benden nefret ederken, zaten beni sevmezdi..
Derin elini omzuma koyup “Gece'de seni sevecek Çağla.. Hem de canından çok. Bu dediğimi unutma tamam mı?” dedi.
Yavaşça kafa salladım. Bakışlarım dışarıya geri kayarken derin bir nefes verdim.
Gece'den
Elanie yarın sohbet etmek isteyince hemen bunu kabul ettim.. Şuan bir kelime dahi konuşacak halim yoktu. Hücreme girip, hemen yatağıma yığıldım.
Gözlerim karşıda ki resimlere takıldı.. Şuan Şebnem'in yanında olmak için nelerimi vermezdim. Bir bakışımdan ne olduğunu anlardı..
Gözlerim yanıp, dolmaya başlayınca, gözlerimi kapattım. Uyumalıydım, uyku şuan ki şartlar da en iyi kaçış yoluydu...
....
“Ay bugün yemekte yemedi kız.. Esra bize de kızgın. Acaba odasına girdik diye kızar mı?”
“Böyle konuşmaya devam edersen uyanıp daha çok kızacak..”
“Esra ya kıyamıyorum ama şuna baksana nasıl da masum..”
Ceylan abla ile Esra'nın konuşmaları duymuştum duymasına ama gözlerimi açamamıştım.. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
“Oo Gece hanım uyanmışta bizi gizlice dinliyormuş.”
Esra'nın sesiyle gözlerimi açıp, beni izleyen ikiliye baktım. Gözlerim Ceylan ablanın elinde ki ekmeğe takıldı.. Yüreğine hayrandım..
Hemen oturur pozisyona geçtim. “Size kızgın değilim Ceylan abla.. Esra kusura bakma ama, sadece Derya'ya kırıldım. Çağla’ya kızabilirim hatta nefret de edebilirim ama kötü bir şey olsun istemem..” dedim. Ceylan ablaya kollarımı açtım. Hemen sarılırken, burnumu çektim.. Ağlamanın zamanı değildi..
Esra'ya baktığımda gözlerinin resimler de gezdiğini fark ettim. Derya'ya kırıldım lafımı pek sallamamıştı. “Şu iki kardeş birbirine benziyor, sende küçük olanla benziyorsun..” diyerek bana döndü..
“Evet.. Deniz ablam ve Şebnem ben 5 yaşındayken bizim ailemize katıldılar.”
“Kardeş olmak için kan bağına gerek yoktur.”
“Aynen öyle.. Çağla gelmedi galiba.” İlgisizce sorduğum soruya Esra pis pis gülmeye başladı.
“Birazdan gelirler.. Ne oldu merak mı ettin.”
“Hayır.. Yani evet.. Sadece iyi olduğunu bilmek istiyorum.”
“Neden?”
“Ne neden?”
“Neden iyi olduğunu bilmek istiyorsun?”
“Çünkü onu daha süründüreceğim..”
Esra tek kaşını kaldırıp yemedim bakışı attı.. Hıhlayıp önüme döndüm.
“Gece Karadağ"
Dışarıdan gardiyanın sesini duyunca hemen ayağa kalkıp hücreden dışarı çıktım.
Betül gardiyan meymenetsiz bir şekilde bakarken, yanına doğru ilerledim.
“Ziyaretçin var Karadağ, yürü..” koluma girerken önümüze Esra geçti. Gözleri kızgınlıkla Betül’e bakarken “Kılına zarar gelirse...” dedi.
“Tek parça getiririm Esra sultanım, başka istediğiniz var mı?”
“Yok.”
Kolumu sıkıca tutarken derin bir nefes verdim. Devletin düzgünce çalışanlarına her zaman saygım sonsuzdu ama bu kadını gördükçe boğazlayasım geliyordu..
Koridorda ilerlerken yanımızdan Derin ile Çağla geçti.. Çağla’nın kafası eğik olduğundan beni fark etmedi ama Derin hafif bir tebessüm edip ilerlemeye devam etti.. Çağla çok üzgün duruyordu, zor olsa da yutkundum. Kötü bir şey olmuştu belliydi..
Ziyaretçi odasına gelince kapıyı açıp kenara çekildi. Şebnem’i görünce hemen ileri doğru atıldım.. Kollarımı hızla kardeşime sararken, kaç gündür ilk defa mutlu olduğumu hissetim.
“Hissettin demi..”
“Hissettim. Kalbim sıkışınca aha bu beni istiyor hemen yanına uçayım dedim.”
Şebnem kafasına hafifçe vurup geri çekildim. Gözlerimi yüzünde gezdirirken elmacık kemiğinin orada hafif bir morluk gördüm. Elim yanağına doğru ilerlerken, Şebnem kafasını çevirdi.
“Ne oldu buraya... Kiminle kavga ettin.”
Şebnem elimden tutup otur diye işaret yaptı. Oturunca “Tuana Erdener ile kavga ettim.” Dedi.
Tunç şerefsizinin kardeşi..
Yutkunurken “Neden?” dedim.
“Elif ile şirketin orada ki kafeye gitmiştik.. Arka masamız da senin hakkında abuk sabuk konuşuyordu.. Saçına yapışıp kafasını masaya vurdum. Ama o kadar taş kafalıymış ki ayağa kalkıp bana yumruk attı.”
Şebnem kavga etmeyi bırak, fazla sinirli kalabilen biri değildi mizacına tersti.. Demek ki onu bile çileden çıkartacak bir şeyler demişti.
“Ne diyeceğimi bilmiyorum Şebom.. Sadece sana zarar gelmesin yeter.”
“Demene gerek yok ki.. Dayak yiyeceğimi bilsem de senin için o orospuyu bin kere daha döverim.”
Dediklerine yavaşça gülümseyip masanın üstündeki elini tuttum. Şebnem benim kalbimin diğer yarısıydı.. Ona bir zarar gelmesi beni de mahvederdi."Şimdi sen anlat bakalım, mavilerin niye üzgün üzgün bakıyor..."
Ela gözleri, içimi delip geçerken olanları anlatmaya başladım.
.....
Çağla'dan
Aramam yapıldıktan sonra koridorda yavaşça ilerlemeye başladık. Kafamı eğmiş, Derin'in beni çekelemesine izin vermiştim.
“Gece yanımızdan geçti.”
Gece.. Kafamı kaldırıp önüme baktım ama orada yoktu. Arkamı döndüğümde sadece saçlarını görebilmiştim..
“Başta deseydin ya Derin..”
“Fark ettin de bilerek kaldırmıyorsun sandım.”
“Hayır görmedim.. Nereye gidiyor ki...”
“Öğrenince söylerim olur mu?”
“Olur..”
Bölümüzün önüne gelince, Derin beni durdurdu. “Ne zaman diyeceksin bilmiyorum.. Ama her zaman yanında olduğumu bil.” Dedi. Kolumu bırakırken omzuna dokundum.
“Biliyorum kardeşim.” Dedim. Derin gülümseyip giderken, nefesimi tutup içeri doğru adımladım. Kızlar her zaman ki yerlerinde oturuyorlardı.
“Aha Çağla geldi..” Ceylan ablanın sesiyle hepsi bana dönüp ayağa kalktılar.. Hepsine tek tek sarılırken bir yandan da hep bir ağzından soru sormaya başladılar.
Esra elini masaya vurup “Bir susun da kız konuşsun.” Diye bağırdı. Sonra bana doğru döndü..
“Tahlil yaptılar işte, kötü bir şey çıkmadı.. Stresten dolayı baygınlık geçirmişim, ilaç verdiler.. Onun dışında gayet iyiyim.” Derken masaya aralarına oturdum.
Hepsi derin bir oh çekerken, sadece biri bana inanmadım bakışları atıyordu.. Esra. Gözleri insanın içini görecek derece de bakardı. Şuan öyle bakıyordu...
15 dakika ya oturdum ya oturmadım “Neyse size doyum olmaz ama duşa gitmem gerek çok yoruldum.” Deyip ayağa kalktım.
Hücreme doğru hızla ilerlerken, gözüm kapıdan içeri giren Gece'ye takıldı.. Yüzünde küçük bir gülümsemeyle yürüyordu. Hızla içeri girip kapımı kapattım.
“Kim gelmiş Gece"
Esra benim sormak istediğim sormuştu..
“Şebnem gelmiş.. Onu görünce mutlu oldum..” deyip hücresine girip kapıyı sertçe kapattı.
Hızla kıyafetlerime yönelip, giyeceklerimi hazırladım. Kıyafetlerimi ve duş malzemelerimi alıp aynı hızla duştan çıktım. Esra’nın bakışları hala üstümdeyken kendimi bölümden dışarı attım. Söylemeyeceğim diyordum ama bu gidişle bülbül gibi ötecektim.
Şansıma duşlar da kimse yoktu.. Hızla üstümdekileri çıkartıp kendimi suyun altına attım.
Ayaklarım artık beni taşıyamaz haldeydi, yavaşça kendimi yere doğru kaydırdım. Yorulmuştum.. Gözlerim dolarken, derin bir nefes alıp mırıldanmaya başladım..
Son zamanlar yaptıklarıma bakma ne olursun
Benim aklım başımda değil
Sana söylediklerimi kafana takma ne olursun
Onlar ipe sapa gelir şeyler değil
Ağlamaya başlarken kimsesizliğim düştü yüreğime.. Babam bile beni unutmuştu.. Kimse yoktu. Kimsem yoktu. Bu bok çukurundan çıkamadan, bir tümör yüzünden ölecektim.
“Öleceğim.. Yalnız başıma, kimsenin haberi olmadan gideceğim...”
Beni böyle çaresiz
Beni böyle derbeder
Beni böyle ortalarda bırakma...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heyhat (GirlxGirl)
Genel KurguGece Karadağ Buradaydı... Burada yaşadı... Burada çok şey yaşadı... Burada sevdi... Burada sevdiğini kaybetti... Burada öldü... Buradan gitti... .... "Sana bakınca, zaman ve mekan kavramı mı yitiriyorum Çağla.." Çağla, yorgun da olsa sevdiği kadını...