20. Bölüm

1.4K 97 20
                                    

Babamla o anlardan sonra evde kalmak istemedim. Kendimi dışarı attım ve arabama bindim. Nereye gideceğimi biliyordum. Bunu yapana hesap soracaktım. Yani Beril'e. Dün bana bu konuyla ilgili mesaj atıp, ertesi gün, ailemin her şeyi öğrenmesi, elbette ki tesadüf değil.

Evlerinin olduğu sokağa girdiğimde, hemen frene bastım. Beril'in yanında biri vardı el ele tutuşuyordu. Demek ki birini bulmuştu bile. Ama o zaman neden hâlâ benimle uğraşıyordu ki?

O adam varken yanına gitmemek için sokağın hemen köşesinde beklemeye başladım. Çünkü ben Beril'in aksine, onun kötülüğünü istemezdim. Ne kadar hakediyor olsa bile...

Arabanın içinden onları izlerken, dudakları yavaşça birbirine yaklaşırken, yüzümü buruşturup kafamı çevirdim. Bu ana tanık olmak istemiyordum. Şu an bir kız ve bir erkeğin öpüşmesi, görmek isteyeceğim son şey bile değildi.

Bir dakika geçmeden başımı tekrar çevirdiğimde ayrıldıklarını ve adamın geri gittiğini gördüm. Bir süre bekledim orada. Daha sonra arabayı Beril'in evinin yüz metre kadar gerisine çektim ve Beril'i arayıp dışarı çağırdım. Ben de indim arabadan ve beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra, az önce gördüğüm haliyle dışarı çıktı ve yanıma gelip, bir iki adım uzağımda durup, kollarını göğsünde bağlayıp bana bakmaya başladı.

"Ne oluyor Hakan? Ne diye geldin buraya kadar?" diye sordu bilmiyormuş gibi. Ben de hiç istifimi bozmadan, ona doğru bakıyordum boş bir şekilde.

"Bunu biliyorsun Beril. Senin yaptığını biliyorum." dediğimde, bakışlarındaki ifadenin değişiminden, neyi kast ettiğimi bildiğini anladım. Kendini ele vermişti.

"Neden bahsediyorsun sen? Ben kimseye bir şey söylemedim." dediğinde, alayla gülümsedim.

"Ben zaten birilerine bir şey söylediğini iddia etmedim. Şu an itiraf etmiş kadar oldun." dedim ve yüzüme ciddi bir ifade takınıp devam ettim. "Sadece şunu merak ediyorum; neden? Neden yaptın bunu? Neden aileme söyledin?" dedim. Kollarını çözdü ve bir eliyle saçını geriye attı.

"Bir karşılığı olacaktı bunun. Ne yani? Öylece bırakıp gitmene izin mi verecektim?" dedi ve sinirle soludu. "Ablam Çağatay yüzünden çok üzüldü. Ben ise hâlâ senden ayrılmanın acısını çekiyorum." dediğinde, kahkaha atmamak için zor tuttum kendimi.

"Başkasının dudaklarında mı çekiyorsun acını?" dediğimde gözleri irileşti şokla. "Bari yalan söyleme. Az önce ne yapıyordunuz? Bademcik ameliyatı mı?" dedim.

"Açıklayabilirim-" dediğinde, sözünü kestim. Umurumda değildi ki, kiminle ne yaptığı?

"Beril. Kiminle ne yaptığın o kadar umurumda değil ki. Gelmiş bana acını çekiyorum diyorsun ama on dakika önce seni burada biriyle gördüm. Beni ilgilendirmiyor istediğini yap. Ama artık yalan söyleme. De ki, senden nefret ediyorum, hayatını mahvetmek için yaptım de. Ama yalan söyleme." dediğimde, gözleri dolu bir şekilde bana baktı.

"Kıskandım tamam mı? Beni bir erkek için terkettin sen! Beni ablamın nişanlısı için terk ettin. Ben çok mu çirkinim Hakan?" dediğinde, gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. "Hiç mi sevmedin beni? Çağatay erkek. Onu nasıl sevebilirsin?" dedi ve ağlamaya başladı. Ellerini yüzüme çıkardı ve yanaklarıma koydu. "Tekrar deneyebiliriz. Seni hâlâ seviyorum." dedi titrek bir sesle. Hızla, Beril'in bileklerinden tutarak indirdim ellerini. Bana dokunmasını bile istemiyordum. Hâlâ seni seviyorum demesi hiç inandırıcı değildi. Üstelik bunu sevgilisi varken yapması, mide bulandırıcıydı.

"Hayır Beril. Ben seni sevmiyorum. Kalbim sana ait değil." dedim ve bir iki adım uzaklaştım. "Bu saçma düşüncelerinden vazgeçmen senin yararına olur. Benden, hayatımdan, Çağatay'dan uzak dur. Sevgiline sadık kal." dedim ve arabama binerek uzaklaştım oradan.

Yorumlarınızı bekliyorum ✨️

BACANAK (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin