Hakan
Eve döndüğümde, ışıklar sönüktü. Zaten gece yarısını geçmişti. Ev halkı uyumuş olmalıydı. Ses çıkarmamaya çalışarak kapıyı açtım ve aynı yavaşlıkla kapattım. Tam odama gidecekken, arkamdan duydum sesle irkildim."Oğlum." dedi annem. Annemin sesini duyunca, arkama döndüm.
"Efendim anne?" dedim. Annem yanıma geldi ve ellerini yüzüme koydu.
"İyi misin oğlum?" diye sorunca, daha fazla dayanamayıp, anneme sarıldım. Annem de saçlarımı okşamaya başladı.
"Yoruldum anne. Yorgunum." dedim bitkin çıkan sesimle. Gözlerim de dolmuştu. Ağlamak üzereydim ama kendimi tuttum.
"Gel bakalım oğlum seninle konuşalım biraz." dedi annem ve benden ayrılıp odaya yöneldi. Ben de peşine takıldım. Annem lambayı açıp, koltuğa geçti ve yanına vurdu hafifçe. Ben de geçip yanına oturdu. Birkaç dakika sessizlikten sonra, annem konuşmaya başladı ilk.
"Bugün şu senin eski çıktığın bir kız vardı ya, o geldi. Beril mi ne dedi adını?" dedi annem. Yutkunup, başımı salladım.
"Biliyordum." dedim ama sesim kısık çıktı. Hâlâ aklım almıyordu. Bunu nasıl yapabilirdi? Hakkı yoktu buna!
"Bak oğlum. Sen ne karar verirsen ver, kimin seversen sev, ben hep yanındayım. Hep benim oğlumsun. Senin bir erkeği sevmen, babanın dediği gibi anormal bir şey değil. Bakma sen ona. Sinirle söyledi onları. Asıl onun dedikleri anormal." dedi annem ve elini sırtıma koyup yavaşça vurdu sırtıma. "Üzme kendini. Sen aklı başında birisin. Ne yapacağını, kimi seveceğini bizden iyi bilirsin. O çocukla mutluysan, ben onu da bağrıma basarım. İkinci oğlum olur." dedi annem. Gözlerimden, zorla tuttuğum yaşlar süzülmeye başladı annemin son dedikleriyle ve kendimi tutamadım.
"Çok teşekkür ederim anne bana destek olduğun için." dedim ve sarıldım anneme. O da bana sarıldı.
"Sen benim aslan oğlumsun. İlk göz ağrımsın benim. Her kararında arkandayım. Bu kez olmaz. Bu kez müsade etmeyeceğim ona." dediğinde, annemden ayrılıp, gözlerimi sildim. Akşam da bir şeyler demişti ve aklıma takılmıştı. Şimdi de bir şeyler ima ediyordu ve bunu öğrenmem lazımdı artık. Eminim bilmediğim şeyler vardı.
"Ne demek istiyorsun? Bu kez müsade etmeyeceğim ne demek? Akşam da bir şeyler söyledin babama. Bilmediğim ne var?" diye sordum anneme. Annem, derin bir iç çektikten sonra, bana doğru döndü.
"Sen daha küçüktün. Bir amcan vardı. Babanın kardeşi. Babaannen ona mahalleden bir kız bulmuştu. Görücü işleri çıktı ama amcan kesinlikle karşı çıktı. Evlenmek istemiyordu. Biz başta evlilikten korkuyor diye düşündük. Baban, babaannen, deden çok konuştu onunla. Hiç kimse ikna edemedi. Baban en son bana geldi. Senin aran iyidir, seni sever bir de sen konuş dedi. Ben de konuştum amcanla. Bana güvenirdi amcan. Sevdiği biri olduğunu söyledi. O zaman onu istemeye gidelim dediğimde, sustu." diye anlatıyordu annem. Bu mesele amcamla alakalıydı. Uzun yıllardır yurtdışında yaşayan amcamla.
"Ne oldu ona?" diye sordum. Belli ki, o da benim gibiydi ve babam onun da karşısında durmuştu.
"Sevdiği kişiyi istememizin mümkün olmadığını söyledi bana. Ben biraz ısrar ettim ama söylemedi bana. Ben babana sevdiği biri olduğunu söyledim. Baban da benim gibi düşündü ama amcan asla kim olduğunu söylemedi. Babaannen de daha fazla beklemek istemediği için, diğer aileye görücü gitmek için haber yolladı. Görücü gideceğimiz gün geldi çattı. Amcan yine gitmek istemedi. Babanla tartıştılar. O da o sırada söyledi her şeyi. Eşcinselmiş ve bir sevgilisi varmış. Bu yüzden istemiyormuş evlenmeyi. Baban çok sinirlendi. Kavga ettiler. Ertesi gün babannenin aramasıyla uyandık. Amcan evi terketmiş, arkasında mektup bırakarak. Sadece yurtdışına gidip, sevdiği adamla evleneceğini yazmış mektupta. O gün bugündür haber yok." dedi. Cidden büyük şok olmuştum. Tamam, eşcinsel olduğunu tahmin etmiştim ama sevdiği adamla yurtdışına kaçıp evlenecek kadar kararlı ve cesur olmasını düşünmüyordum.
Böyle bir şey, aklımın ucundan bile geçmezdi.
"Hiç aramadı mı?" diye sordum. Annem, başını salladı olumsuz bir şekilde.
"Aramadı. Ya da arayamadı. Bilmiyorum. Hiç haber alamadık. Sağ mı? Öldü mü? Onu bile bilmiyoruz?" dedi üzgün bir şekilde. "Baban o gece sakinleşmişti aslında eve geçtiğimizde. Ertesi gün güzelce konuşacaktı. Ama gideceğini hiç düşünmedik." dedi ve iç çekti. "Babanın baskıları yüzünden senin de gitmeni istemiyorum. Baban bu gece yalnız kalsın, biraz düşünsün bakalım. Şimdi uyumuyordur o. Kafasını toparlasın konuşuruz yine. Yarın ola hayır ola. İçini ferah tut." dedi ve yine hafifçe vurdu sırtıma. "Hadi yatalım geç oldu. Ben kardeşinin odasına yatacağım." dedi ve birbirimize iyi geceler diledikten sonra yatmaya geçtik.
Odama girince hızlıca üstümü değiştirdim ve telefonuma baktım. Çağatay birçok kez aramış ve mesaj atmıştı. Onu arayıp, her şeyi anlatmam gerekiyordu.
Biraz da klişe. Çünkü neden olmasın?
Yorumlarınızı bekliyorum ✨️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BACANAK (BxB)
RomansMüstakbel baldızımın, nişanlısına aşık olmak mı? Asla düşündüğüm bir şey değildi... Eşcinsel Kurgu 10.04.2022