Uyandığımda kendi evimde değildim. Orası kesin. Ama neredeydim ben?
- Uyuyan güzel uyanmış bakıyorum.
Duyduğum sesle gözlerimi devirdim.
- Senin evinde miyiz? Her taraf sen kokuyor.
- Tam isabet.
- Ben eve gidiyorum.Sıkıntılı bi şekilde iç çekince gözlerimi üzerine diktim.
- Sen bi rahat durmaz mısın ya? Baji'nin kokusunu duyunca delirirsin diye getirdim buraya.
- Tamam gideceğim işte şimdi.
- Bugün burada kalman daha iyi olur.
- Beni mi öldürmeyi planlıyorsun gece?
- Seni öldürmeyi planlasaydım, beni bırak dediğin yerde seni baskın alfa vampirlere yem ederdim. Emin olabilirsin.
- Off, tamam. Teşekkür ettim. Daha ne yapmalıyım gözünde düşmek için? Sana zayıf gözükmek için? Beni zayıf görmenin sana keyif verdiği belli.
- Onun için demedim. Sadece Baji'ye karşı kontrolünü kaybedebilirsi-
- Tamam burda kalıyorum. Daha fazla duymak istemiyorum. Yarın erken giderim. Okula hazırlanmam gerek.
- Tamam beraber gideriz. Aynı sınıftayız.Off, ben buna bi de koca yıl boyunca katlanmak zorunda mıyım ya?!
- Beraber falan gitmeyeceğiz Hanemiya. Biz arkadaş falan değiliz. Sadece düşmanımsın. Tamam mı?
Duyduğu şeyle gözlerini devirdi ve ellerini havaya kaldırdı.
- Tamam, teslim oluyorum uyuyan güzel.
- Bana uyuyan güzel diye seslenme.
- Tamam sen dinlen uyuyan güzel.Yumruğumu sıkınca onun olduğunu düşündüğüm yatağın üzerinde beni yalnız bırakıp diğer odaya geçti.
Başımın ağrısıyla gözlerimi kapattım ve sakinleşmeye çalıştım.
Kazutora'nın gözünün önünde rezil olmuş, üzerine beni bu durumdan kurtaran da o olmuştu.
Bunlar yetmemiş gibi aynı okul ve aynı sınıftaydık ve şuan onun evinde onun yatağındaydım.
Başımın ağrısına aldırmadan sinirle doğrulduğumda Kazutora'yla burun buruna geldik.
- Ne yapıyorsun lan!?
Düşüncelerimin arasındayken odaya tekrar geldiğini hatta yanıma oturduğunu bile farketmemişim.
- Bir şeyler yemek istersin belki diye düşündüm.
- Yok sağol. Zehirlenmek istemiyorum.
- Zehir koymadım istersen senden önce yiyebilirim.
- Zehir koymadıysan da içine tükürmüşsündür.Söylediğim cümleyle kıkırdadı.
- Gülünce suratı daha tatlı oluyormuş.
Diye geçirdim içimden.
- Anlamadım?
Ya da dışımdan mi geçirdim lan?! Sadece pis suratını hep sinir bozucu haliyle gördüğüm için gülmesi daha tatlı gelmişti.
- Bir şey söylemedim.
- Fısıltıyla karışık sövdün gibi geldi de, ondan sordum.
- Hep sövüyorum merak etme.Rameni elime tutuşturuken konuştu.
- İçine de tükürmedim. Yiyebilirsin. Güvenmiyorsan mutfağa gelip kendin bir şeyler hazırlayabilirsin.
En sonunda ikna olup ramenden yemeye başladım. Kazutora diğer odaya geçmeden önce kapının kenarına yaslanıp beni izlemeye başladı.
- Tükürmüştüm.
Ağzımdakileri püskürtürken tekrar kıkırdadı.
- Şaka yaptım ya. Bu kadar ciddiye alma.
Gülmekten büyük ihtimalle ağrıyan karnını tutarak kapının yanına çökerken elimdeki rameni kenara bıraktım.
- Yemeyeceğim, güvenemiyorum.
- Ya bu kadar ciddiye alma.
- Belki yapmışsındır.
- Tamam bi daha şaka yapmayacağım hadi ye. Hatta mutfağa gidiyorum.Odadan ayrılırken kıkırdamaya devam ediyordu. Kendimce ne kadar inkar etsem de gülüşü gerçekten tatlıydı. Ya da her zaman o suratsız tipini gördüğüm için gülüşü tatlı gelmişti.
Elimdeki rameni güvenmesem de bitirmiştim. Sonra yerimden kalkıp mutfağın nerede olduğunu çözmeye çalıştım.
Pat diye açtığım kapıyla utançla arkamı dönmem bi oldu.
- Be- ben özür dilerim. Mutfağı arıyordum.
Ya ne kadar salak bi insanım ben! İnsan bi kapıyı çalar dimi?! Gerizekalıyım yaa!
Ya hem ben niye bu kadar heyecan yaptım ki? Bu çocuk benimle aynı cinsiyete sahip değil mi? Eşcinsel olduğum için yanlış düşünür diye heyecan yaptım işte. Çok düşünmeyeyim bu konu üzerinde.
Kendi içimde verdiğim iç savaşımı bölen az önce gördüğüm görüntünün aklıma gelmesiydi.
Orta kiloda bi vücudu vardı. Hafif belli olan kasları. Ve kasıklarına doğru inen çizgi. Balık etli sayılabilecek bembeyaz bacaklar. Ve son olarak orta... Hayır büyük...
Off neler düşünüyorum ben!Düşüncelerimden sıyrılıp tekrardan mutfağı aramaya koyuldum.
Bulunca ramen tabağını tezgahın üzerine bırakıp balkona çıktım. Gelince ondan özür dilemeliydim. Çünkü birinin soyunma odasına böyle pat diye girmek normal bir şey değil sonuçta.
Ayak seslerinden mutfağa geldiğini anlayınca ona döndüm.
- Gerçekten çok özür dilerim. Sadece mutfağı arıyordum ve bi anda kapıyı çalmadan odaya girdim. Üzgünü-
- Sorun değil.Yüzüne daha dikkatli bakınca yanaklarının kızardığını gördüm. Tatlı gözüküyordu. Suratında o kışkırtıcı ifade yoktu.
- Bitirdin mi?
- Evet. Tabağı yıkayacağım şimdi.
- Bulaşık makinesine koysan yeterli.
- Tamam.Tabağı yerleştirdikten sonra beni oturma odasına götürdü.
- Dinlenmek istiyorsan yatağımda uyuyabilirsin. Ben bu koltuklardan birinde uyurum.
- Ama-
- İtiraz etme.Zaten bi sürü bok yemiştim. Kazutora'yı daha fazla sinirlendirmeye hakkım yoktu.
Kalkıp yatak odasına geçtim. Ve büyük yatağın küçücük bi köşesine kıvrıldım.
Sabah umarım uyanabilirim diye geçirdim içimden. Ve başımın ağrısının da sabaha kadar geçmesini dileyerek gözlerimi kapattım.
Yıllar sonra bu fc'ye bölüm attığım için mutluyum. Ama kısa oldu.
İyi okumalarr.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Owner Of My Sharp Teeth
FanfictionAltın sarısı saçlarını gördüğüm anda zümrüt yeşili gözleri bana döndü. O an imzaladım ben kendi ölüm fermanımı. Ve... Tam o an gözlerini kalbime mühürledim bi daha başkasına bakamasın diye... ! vampir, omegaverse, gay, smut, küfür, kan ve daha bir...