O gece dönüm noktasıydı belki de benim için.
Kazutora'nın boynuna gömülü kaldım bi süre. Sonra kaldırdım kafamı.
Bulanık zihnim ona inanmamı söylüyordu hâlâ bana. Gözlerinin içine baktım dolu gözlerimle.
- Ağlama artık Kazu...
Gözlerindeki yaşları sildim yeniden.
- Niye daha önce söylemedin...?
- Bilmemen gerekiyordu...
- Neyi? Baji'nin bana bunu yapacağını mı?
- Hayır...
- Eee?Aniden ayağa kalkıp tasıyamadığım bedenimi kucakladı. Beni yatağa taşıdıktan sonra köşede gördüğü ilk yardım malzemelerinden birkaçını aldı eline.
- Ellerin mahvolmuş.
Cam parçalarının kestiği, her tarafı yaralı ellerimi avcunun içine aldı ve pansuman yaptıktan sonra sıkıca sardı.
Odadan çıkarken almak istediğim sorunun cevabını verdi bana.
- Seni uzun zamandan beri sevdiğimi...
- Ha?
- Bilmemen gereken şey buydu...Seslensem de arkasını dönüp bakmadı bana. Sadece dışarı çıkıp kapıyı kapattı. Ben de düşüncelerimde boğulmaya başladım.
Şaka yapıyor olmalı. Baji'yi sevmiyor mu? Beni sevse uzun zamandan beri bana niye kötü davransın?
Hele de beni seviyorsa... Baji'nin böyle bir şey yapmasına nasıl izin versin?
Yanına gitmek istiyordum. Bütün sorularıma kendisi cevap versin istiyordum. Ama vücudum buna müsaade etmiyordu.
Sızmamaya çalıştım uzun bi süre. Sonra tekrar kalkmayı denedim beni bıraktığı yataktan. İçkinin etkisi yavaş yavaş geçiyor olacak ki ayağa kalkabildim.
Kapıya yöneldiğimde içerden bir şeylerin kırılma sesinin geldiğini duydum. Hayır, hayır... Gelen ses kalbimin kırılma sesiydi.
Baji'nin sesini duymamla gerildim. Kapıyı açmaya korktum. Hatta gidip yatağa tekrar yatsam mı diye düşündüm. Ama sonra cesaretimi toplayıp tam kapıyı açacakken Kazutora'nın sinir ve nefret dolu bağırışları çınlattı kulağımı.
- Anlattım her şeyi, ne bok yemeye çalıştığını! Şimdi siktir git! Onun seni görmek istediğini sanmıyorum.
- Bi daha yanaşırım yanına olur biter. Sevdiği çocuğa mı inanacak, sana mı Hanemiya Kazutora?
- Kime inanırsa inansın. Umrumda değil! Yeter ki artık üzülmesin. Bugünkü halini görseydin bana hak verirdin belki de.Baji'nin kıkırdamasını duydum sonra. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı tekrar.
- Ne halde olduğunu görseydin falan filanmış... Ben de ölmek üzereydim.
- Ama dönüşmek için götünü yırtan sendin! Himari içinmiş. Himari'nin duyguları var da Chifuyu'nun yok mu ha?
- Amaç için kullandım diyorum anlamıyor musun? Hem madem o kadar önemsiyordun çocuğu, niye engel olmadın bana?
- Bütün okulun olacağı bi partide yapacağın aklıma gelmedi de ondan!
- Herkesin içinde de yapardım. Onlara ne?!
- Kapa çeneni konumuz bu değil. Şimdi defol git.
- Tamam gideyim ama Chifuyu'nun odasına...Kapıyı açtım sakin olmaya çalışarak. Söyledikleri canımı yakmıştı. Hem de çok...
Kazutora ağlayan beni görünce siktir çekti. Baji ise dondu kaldı.
- Gelme Baji.
- Yanlış anladın...Hayal kırıklığı ile araladım dudaklarımı.
- Neyi yanlış anladım? Açıkla Baji. Himari'nin güzeliğini, huylarını, onu ne kadar çok sevdiğini mi açıklayacaksın? Himari o kadar mükemmel ki senin duygularını hiçe saydım mı diyeceksin yoksa...? Ha? Hıck-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Owner Of My Sharp Teeth
FanfictionAltın sarısı saçlarını gördüğüm anda zümrüt yeşili gözleri bana döndü. O an imzaladım ben kendi ölüm fermanımı. Ve... Tam o an gözlerini kalbime mühürledim bi daha başkasına bakamasın diye... ! vampir, omegaverse, gay, smut, küfür, kan ve daha bir...