9. BÖLÜM: Elleri Kanlı Çocuk

7.8K 394 302
                                    

Selammm, ben geldim. Tabii ki yeni bölümle geldim.

Bu bölümde de heyacan, kaos ve hüzün bolca var. Her zamanki gibi. ;)

Yüzünden gülümseme, kalbinden umut eksik olmasın. ♡

İyi okumalar❦
°
°
°

9. BÖLÜM: Elleri Kanlı Çocuk

Benim haykırışlarımı susturanlar bir gün gelecek namlumun ucundayken seslerini bile çıkartamayacaklardı.❞

~Dila Turhan~


Hayatım boyunca kaç cinayete tanıklık ettim, kaç kişiyi işkence çekerken gördüm ya da kaç kişinin haykırışlarını, yalvarışlarını duydum bilmiyorum. Henüz çocuktum bunlara tanık olduğumda. Bir çocuğun elindeki leke boya lekesi olması gerekirken benim elimde kan lekesi vardı. Kurtulmak istedim o lekeden, kurtulmak için her şeyi yaptım, intikamımdan dahi vazgeçtim ama olmadı. Sen böyle olmak zorundasın dediler, sen böyle olmazsan başka bir çocuk olacak dediler, karşı çıkamadım. Elleri kanlı çocuk oldum.

Çocuk demek yalnızca yaşı küçük demek değildi. Kalbi, ruhu çocuk olanlar da vardı. Onların eli de kana bulanmamalıydı. Beritan da onlardan biri idi. Eli kana bulanmaması, ruhu kirlenmemesi gerekiyordu.

Azad arabayı kardeşinin eli kana bulanmasın diye hızla kullanıyordu. Kullanılmayan bir yola girmesiyle hızı iyice arttı. Bu kez arabayı kullanmasını engelleyememiş, kaybedecek bir saniyemiz bile olmadığı için itiraz da edememiştim.

Ona sakin ol bile diyemiyordum çünkü konu kardeşiydi. Konu kardeş olunca sakin olunmazdı, olunamazdı.

Telefonu çıkartıp Fırat'a Azad'ın dedesinin evine gelmesini söyleyen bir mesaj attım. Azad'ın dedesinin evini bildiğinden adım kadar emindim çünkü Fırat detaylarla çok ilgilenir, her şeyi dikkate alırdı.

Dakikalar sonra eve ulaştığımızda Azad'ın ardından indim arabadan. Dışarıdaki korumalar saygıyla başlarını öne eğdi. Onların da Beritan'ı tutamadığı aşikardı. Evin yan tarafındaki garajdan alt kattaki depoya indik.

İçeri girdiğimizde Beritan Karan itinin karşısında öylece duruyor ve gözlerinin içine bakıyordu. Boran ve Berzan onu durdurmak için bin bir laf ediyordu ancak Beritan bunu duyuyor gibi değildi. Elindeki çakıyı sıkıca tutuyor ve dimdik duruyordu ruhundaki çocuğu yaralayanın karşısında.

"Beritan..." dedi Azad yumuşak sesiyle. "Bak geldim, gelmemi istemişsin geldim. Hadi bırak o çakıyı, gel yanıma."

Beritan Azad'a bakmadı. Hiçbir harekette bulunmadı. Yalnızca sessiz çıkan sesiyle "Benim suçum neydi abi?" dedi.

Sıkıca kapattı gözlerini Azad. Kendini suçluyordu, benim yüzümden diyordu ama onun da bir suçu yoktu. Suçlu olan şu anda Beritan'a korku dolu gözlerle bakan ve kaçmaya çalışan Karan Belgin'di.

"Senin bir suçun yok kardeşim. Gel, sakin ol konuşalım. Bırak hadi elindeki çakıyı." Beritan Azad'ın sözlerine rağmen hareketsiz kalmaya devam etti. "O halde suçlu bu abi. Cezası ne, ölüm mü? Yoksa yaşaması mı? Hangi ceza benim gece gördüğüm kabusların bedeli olabilir abi? Hangi ceza benim yüreğimi dinginleştirebilir?"

Bu Kalbe Girebilir misin? (Yeniden Yazılıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin