O burda öldü!!

690 18 0
                                    

Multide Öykü ve Çağatay
Mertden
Telefonu kapatıp hemen üzerimi değiştirdim. Üzerimi hızlıca giyinip masanın üzerine Kızın Parasını bırakıp çıktım. Arabayı parkettiğim yerden Alıp hastaneye sürdüm. Nolmuştu yine bu çocuğa? Ne diye içip içip araba kullandı ki?Hastaneye geldiğimde danışman Bölümüne gittim.
"Çağatay çetin. Az önce gelmiş. Trafik Kazası." Dedim Kızın suratına bakarak. Soluk soluğa kalmıştım.
"Müdahale ediliyor."
"Nerdee??!" Sesim yüksek çıktı ve kız korktu galiba.
"Ameliyathanede"
"Hassiktir" diye bi küfür savurdum.
"Ameliyathane nerde??"
"Sağ taraftaki merdivenlerden üst kata Çıkın solda"
"Saol" dedim ve merdivenlere yöneldim. Ameliyatlık kadar nolmuştu? Niye Öykü bana ameliyatlar derecede olacağını söylemedi? ameliyathanenin önünde öyküyü gördüm. Yere çökmüş,dizlerini kendine çekmiş,kafasını dizlerine koymuş galiba ağlıyordu. Onu o halde görünce Koşarak yanına gittim.
"Prensess!! Şit ağlama" dedim yere çöküp sarılarak.
"Sevgilin iyileşecek. Kaldır kafanı" dedim çenesinden tutup kafasını kaldırarak. Ağlamaktan şişmiş olan Gözlerine baktım. Saçlarını geriye doğru ittim ve konuşmaya başladım
"Geçti Öykü. Ağlama. Çağatay güçlü biri. Düşün senin triplerine Dayanıyosa buna da dayanır." Sırıttım.
"Nolduğunu anlatır mısın?"
"Bennn...... Mertt" ve tekrar Hıçkırıklar ve sarılış. Bizim dangalaklardan başka kızların ağlamasından nefret ederim ve ordan çekip giderim. Ama Öykü ve masal ayrı.
"Geçti bitanem. Anlatmak istemezsen anlatma ama kalk bi yüzünü yıkayalım."
"Hayır.. Bur.. Burda durcam. Yan... Yanından... Ayrılmıcam"
Kalkmazdı. Asla gitmezdi. İnatçının tekiydi. Etrafıma bakındım ve küçük bi kız gördüm. Yanına gittim ve boylarımızı eşitlemek için dizlerimin üstüne çöktüm.
"Meraba! Suya ihtiyacın yoksa alabilir miyim?"
"Tabii" dedi ve elindeki su şişesini bana uzattı.
"Teşekkürler" dedim ve yanağından öptüm. Öykünün yanına gittim ve suyu elime Döktüm. Sonra suratını sildim. 'Ağlama' deyip teselli edemezdim.
"Gel şuraya oturalım" dedim ve koltukları gösterdim.
"Kalkabileceğini sanmıyorum." Dedi. Kucağıma aldım ve koltuğa oturttum.
"Şimdi anlat Öykü."
"Biz biraz eğlenelim dedik."
"Barda ve ikiniz??"
"Hayır Mert. Barda değildik. Ne zaman alkol kullandı bilmiyorum. Onun evindeydik. Annem aradı ve acilen eve gitmem gerektiğini söyledi. Çağatay da kalcağımı söyledim ama acil dedi ve kapattı. Çağatay beni arabasıyla bırakcağını söyledi. Kabul ettim. Eve giderken şarkı açtık. Çok eğleniyoduk. Bana bakmaya başladı. Yol bomboştu. Uzun süre baktık birbirimize sonra...." Ağlamasıyla cümlesi yarıya kesildi.
"Sonra arkamızdan bi kamyon geldi. Viraja giriyoduk. Selektör yapınca Gözlerini önüne çevirdi ama tarlalık alana doğru uçtuk. O bu haldeyken ben nasıl Sağlamım?" Yine ağlamaya başladı.
"Annenin haberi var mı peki Öykü?"
"Aradım ve söyledim"
"Peki masal??"
"Hayır uyandırmak istemedim."
Telefonu çıkartıp hikaye malı diye Kayıtlı olan Masalı Aradım. Çalıyor. Çalıyor. Çalıyor. Çalıyor. Aradığınız numara şuan... Telesekreterin sesini duyunca kapattım. Duyması lazımdı. O Sırada aklıma Mete geldi. Onu Aradım ve tekrar telesekreterin sesini duyunca kapattım . Masalı bikaç defa Aradım ama açmadı. Sabah kalkınca bişey OLDUĞUNU anlaması lazımdı. Öyküye sarıldım ve beklemeye başladım. Çağatay ameliyattan çıkınca yanına Koşarak gittik. Yanına yaklaştırmadılar. Arkadan doktor çıktı ve konuştu.
"Çağatay Çetin'in yakınları"
"Biziz. Durumu nasıl?"
"Şimdilik karın boşluğuna girmiş olan camı çıkarttık. Ama iç organları zarar Görmüş olabilir. Yoğun bakımda kalıcak."
"Teşekkürler." Dedim ve öyküye baktım.
"O iyi olacak dedim." Ağlamayı kesti.

Masaldan
Sabah Mete öperek uyandırmıştı.
"Kalksana kızım ya geç kalcaz " diye sızlandı sonra.
"Tamam tamam. Geliyorum giyineyim."
Telefonumu elime aldım. 10 cevapsız arama vardı. Hepsi Mert'dendi. Aradım. Çaldı. Çaldı.
"Alo"
"Noldu aramışın"
"Çağatay kaza geçirdi. Ondan Aradım. "
"Ne?!!" Yattığım yerden doğruldum.
"Hangi hastane?"
"Ya masal boşver gelme. Ilk haftadan aksattın LAN okulu. Bi dur. Iyi zaten Çağatay."
"Telefona ver o zaman Mert. Nasıl güveneyim iyi olduğuna?"
Sesimi duyan Mete bi anda odaya daldı. Bana 'noluyo' bakışı attıktan sonra susması için işaret Yaptım. Yanıma geldi. Mert'in sesini duymak için kulağını telefona yaklaştırdı.
"Ya masal yoğun bakımda ama Sak'ın gelme diyorum. Okulu aksatma Çıkışta gelirsin"
"Mert ama olmaz"
"Gelmiyosun dedim"
"Ama mer....."
"Kapattı" diyerek meteye baktım.
"Nolmuş?" Dedi
"Çağatay. Kaza yapmış. Yoğun bakımdaymış."
"Çıkışta uğrarız yanına kalk giyin hadi" dedi ayağa kalktı ve elini uzattı. Elinden tutarak ayağa kaldırdı.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
"Mert şimdi geldik bebeğim. Nerdesiniz?"
"Kafeteryadayız canım bekliyoruz"
Meteyle beraber okul çıkışında Çağatay'ın yanına geldik. Okulda sürekli Aklım çağataydaydı. Kafeteryaya gittik ve masada oturan öyküyle Mert'i görünce Mete'nin elini bıraktım ve öyküye doğru koştum. Sıkıca sarıldık birbirimize.
"Canım ağlama artık. Iyileşecek Çağatay." Ellerimin arasına aldım suratını.
"Ağlama!" Dedim son kez. Mert'e baktım. O da perişan duruyordu.
"Mert!" Dedim ve onada sarıldım.
Sarılışıma geçte olsa Karşılık verdi.
"Nolmuş?" Dedim sessizce. 'Sonra' anlamında bi hareket yaptı.
Sadece oturduk. Saatlerce sustuk. Öykü ağlıyordu. Telefonum çalınca cebimden çıkarıp ekrana baktım. Numara vardı. Kaşlarını çattım ve numarayı tanımaya çalıştım. Sonra açtım.
"Buyrun??"
"Meraba"
"Tanıyamadım"
"Tanımanı beklemiyordum güzelim. Sesini hep özledim be hazal"
Hazal mı??
"Yanlış oldu galiba. Ben hazal Değilim."
Bizimkiler bana bakıyordu. '1 saniye bekleyin' bakışımı atıp masadan Kalktım.
"Hazal beni kandırmaya çalışma. Yemem bu numaraları güzelim. Her seferinde erteliyorsun beni. Sıkıldım bebeğim. Bak Aradım ve açtın. Aramamı bekliyormuşsun demekki"
"Bak kimsin bilmiyorum ama fena keklenmişsin. Ben hazal Değilim. O kız kim bilmiyorum. Kafasından sallamış herhalde numarayı. Bb" dedim ve telefonu kapattım. Masaya döndüm. Mete
"Kimmiş?" dedi
"Yanlış numara"
"Peki" dedi ve beklemeye başladık. Biraz daha oturduktan sonra yanımıza küçük bi kız geldi. Mert'in Yanındaki sandalyeyi çekti ve oturdu.
"Dün suyumu aldın. Bugün bana süt ısmarlıcaksın" dedi minik kız. Mert'e baktık. Güldü
"Peki güzellik. Yanlızz başka masaya gecelim mi? Burası kalabalık" kız Güldü.
"Oluuurr" dedi. Mert kızı kucağına Aldı ve başka masaya oturdular. Gülüşüyodular. Kafamı öyküye doğru çevirdim. Yoktu. Yoktu! YOKTU!!!!
"Mert!" Dedim ve Mert'de dahil herkes bana bakmaya başladı.
"Öykü nerde?"
Meteye baktım. Ayağa kalkmıştı.
"O halde ayakta duramaz. Mert hastaneye bak. Mete sende Meteyle git."
Endilenmiştim. Öykü benim kız kardeşimdi. Mert'de Mete gittiler. Bahçeye çıktım. Yoktu. Hava kararmıştı. Ve soğuktu.
"Ah be kızım" diye huysuzlandım. Öykü birine zarar verdiyse aynısını kendisine yapardı. O halde!!!
"Siktir"diye bi küfür savurdum ve caddeye doğru koşmaya başladım. Ah Öykü! Yaya Geçidi'ne gelince kırmızı yandığını ve öykünün orda OLDUĞUNU gördüm.
"Öykü Sakın! " Bağırdım.
"Çağatay iyileşti. Odaya alındı." Diye bağırdığımda bana baktı. Güldü. elimi tutup kalbine götürdü.
"O burda öldü." Dedi. Ne?!

Ilk AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin