!!! Hafif Cinsel İçerik !!!
Önce ben, sonra Jeongguk duşa girmiştik ve diyebilirim ki pişmanlık içimi yiyip bitiriyordu.
Saçlarımı daha önce boyatmalıydım!
Kendimi daha önce hiç bu kadar beğendiğimi düşünmüyordum, altımda kot şortum -pantolonlarımdan birini kesmiştim- ve kırmızı saçlarımla güzeldim işte, hiç olmadığım kadar.
Jeongguk ise... Her şey gibi kırmızı da yakışmıştı ona. Ben ne kadar artık özgür olsam da yaptığım şeylerde tereddüt ediyordum, ya bacaklarım şortun içinde güzel gözükmezse, ya kırmızı bana yakışmazsa diye düşünüyordum ancak Jeongguk böyle değildi. O kendinin farkındaydı. Boyadığım saçlarının; kulağındaki ve kaşındaki piercingin; elinde, kolunda, omzunda, göğsünde, bacağında ve ensesinde bulunan dövmelerin kendine yakışacağını biliyordu çünkü Tanrı şahit, gölge düşürülemez bir güzelliği vardı.
"Yüzümde bir şey mi var?" Onu izlerken dalıp gittiğimi fark ettiğimde kafamı iki yana salladım, "Hayır, ne kadar güzel olduğunu düşünüyordum sadece."
Gözleri anlık gözlerimle kesişti, "Öpsene beni."
"Ne?"
Omuz silkti, "Bir kere öptün, hep isteyeceğim artık bunu. Ben yola odaklanmayı siktir edip seni öpmeden önce sen beni öp."
Dediği şeye gülerken yolu görmesine engel olmamaya çalışarak dudağının kenarını öptüm, "Araba kullanırken bunu yaptırdığına inanamıyorum." Cümlem biter bitmez yüksek sesli bir kahkaha attığında kaşlarımı çattım, "Bir şey mi dedim?"
Gülmesini zar zor bastırması birkaç saniye alırken "Çok masumsun Taehyungie." diyebildi nefes nefese. Hitap şekline daha sonra düşeceğime emin olarak dediği şeye takıldım, neden böyle düşündüğünü sorduğumda ise boşvermemi söylemişti ancak bunu yapmak istemiyordum.
"Hani istediklerimi yapacaktım, bilmek istiyorum." Evet, buradan vurabileceğimi düşünmüştüm ama yanılmışım. "Emin ol istemiyorsun Taehyung, şimdi uslu dur ben de bizi sahile götüreyim tamam mı güzelim?"
Beni bu tarz hitaplarla kandırabileceğini sanıyordu. Haklıydı, bir kez daha güzelim derse önceki sözlerini boş verip "Güzelin miyim gerçekten?" diyecektim ancak pes etmeden önce son kozumu oynamak için elimi uyluklarına attım, "Hadi ama Jeongguk, ne düşündüğünü bilmek istiyorum."
Derin bir nefes sesinin ardından otoyoldan ayrıldığını gördüm, daha küçük bir yola girmiştik. Sanırım bir ilçeye gidiyordu. "Çek elini Taehyung."
"Hayır." Bacağını okşayan elimi pantolonunun üstünden sürükleyerek yukarı çıkardığımda sağ eli direksiyonu bırakıp sol bileğimi tuttu ve kendinden uzaklaştırdı, yine de pes etmeye niyetim yoktu. "Söylesene ya, ne düşünüyordun?"
İnada bindirmiştim işi. O arabayı kenara bir yere çekerken akşam yemeği yiyeceğimizi tahmin ediyordum, hava kararıyordu çünkü. Bir kez daha elim ona uzanacakken benden önce davranıp bileğimi kavradı. Üstüme hızla eğildiği için refleks olarak bedenim geri gitmiş, sırtım koltuğa yapışmıştı.
"Çok mu bilmek istiyorsun? Söyleyeyim. Bir gün gideceğimiz yer hakkında anlaşamadığımızı düşündüm. Sen başka, ben başka yöne gitmek için ısrar etsek ve ben en sonunda arabayı kendi aklıma göre sürsem, sen de bana sinirli olduğun için yol boyu beni güzel ağzında misafir edip dikkatimi dağıtsan diye düşündüm. Ben senin diline dayanamayıp gelmek üzereyken geri çekildiğini, en sonunda beni delirtip yine kendi rotana bizi sürüklediğini ve benim de en sonunda sıcak ağzına geldiğini düşündüm. Ne düşündüğümü bildiğine göre artık yemek yiyebilir miyiz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavenders || Taekook
FanfictionTaehyung'un yetişmesi gereken bir düğün vardı ve Jungkook değişik bir yol arkadaşıydı. #1 - taegguk #5 - jeongguk #6 - vkook