Jeongguk geriye doğru sendelerken ağzımdan kaçan ufak çığlıkla onun yanına gidip kolundan tuttum, bana bakıp sorun olmadığını söylese de burnu kanıyordu. Yanağı anında kızarmıştı ve babasının siniri geçmiş gibi değildi, "Bunun için miydi?" diyordu, "Bunun için mi yedi yıldır yoksun ortalıkta?"
Jeongguk şoku atlatır atlatmaz elimden tutmuş, beni oradan uzaklaştırmaya çalışmıştı ancak babası yolumuzu kesmiş, Jeongguk'un yakasına yerleştirmişti ellerini. Jeongguk'un gözleri dolmuştu ancak acıdan mı, özlemden mi yoksa babasının bu tepkisinden dolayı mıydı bilemiyodum. Babası Jeongguk'un yüzüne sağlamından bir yumruk atarken karşı koymadı Jeongguk, istese durdurabilirdi ancak durdurmadı. "Keşke ölmüş olsaydın da yedi yıl sonra böyle pis bir şekilde çıkmasaydın karşımıza." demişti annesi.
Yoongi ailesini sakinleştirmeye çalışıyordu, babasıyla olan kavgasına dahil olacakken Jeongguk eliyle durdurdu onu. Ne yapacağımı bilmeyip kenarda duruyordum, bir yandan da Jeongguk'u Busan'a dönmeye zorladığım için kötü hissediyordum. Aile her şey falan değildi, kutsal değildi aile. Böyle aileler değildi en azından.
Jeongguk'un emniyet şeridindeki karavanına ceza yazmakta olan trafik polisleri gelip kavgayı ayırdığında sonumuz karakolda bitti. Jeongguk'un elini tutmak istiyordum ancak babasının yanında bunu yapmamı ister mi emin olamıyordum. O bu ikilemime son verip elimi kavradığında babası ayaklanır gibi oldu ancak polis merkezinde olduğumuzu hatırlamış olacak ki geri oturdu.
Polis memuru ifadelerimizi alacakken Jeongguk durdurdu hepimizi, "Şikayetçi olmayacağım."
Amacı neydi bilmiyordum ancak ona karışmak istemedim. "Ben şikayetçiyim." dedi babası, kendisinde bu hakkı nasıl görüyordu bilmiyordum. "Bu serserinin yedi yıl boyunca gidip de bir boka yaramamış bir ibne olarak geri dönmesinden şikayetçiyim, arkasındaki or-"
"Kes sesini, seni görmeye daha fazla katlanamayacağım için şikayetçi olmadım ancak sevgilime en ufak laf edersen mahkemede görürsün beni."
Sesi keskindi, babası açtığı ağzını geri kapatıp otururken Jeongguk polis memurundan aldığı onayla elimi bırakmadan çıkışa ilerledi. Kapıyı açacaktı ki annesi durdurdu bu sefer de onu, tek bir şey soracağını söyledi. "Neden durdurmadın babanı?"
Bunu ben de merak ediyordum, istese engel olabilirdi ancak olmamıştı. "Ne kadar kendimi haklı görsem de içten içe sizi bıraktığım için suçlu hissediyordum bugüne kadar. Busan'a dönsem ne olur, diye düşünüyorum hep. Artık size karşı suçlu hissetmeyeceğim."
Başka bir konuşma olmadan çıkıp karakolun otoparkına çekilmiş karavana ilerledik. Şimdi ne olacağını bilmiyordum, her şey üst üste geliyordu. Jeongguk'a ne kadar kızsam da kendimin ne tamamen masum olmadığımın farkındaydım.
"Seninle beraber uyumak istiyorum, bugün gercekten yorucuydu." Yan tarafımdan gelen sesle ona döndürdüm başımı, bunu ben de isterdim. Olanlardan sonra kolları arasınsa nefeslenmeye ihtiyacım vardı. Onu geri çevirmek istemiyordum ancak kardeşimin yanına dönmeliydim, bu yüzden Eunwoo'nun sorun etmeyeceğini bilerek davet ettim onu.
Geldiğimiz apartman dairesinin ziline basıp beklemeye başladık, çok geçmeden kapı Eunwoo tarafından açılmıştı. Gözleri Jeongguk'u bulduğunda kaşları çatılmış, ardından kendisini zorlamıştı yüz ifadesini düz tutmak için. İkimiz de içeri geçerken ondan ilk yardım için birkaç malzeme istedim, Jeongguk'un yüzü berbat haldeydi.
Sevgilim hiçbir şey demeden peşimden geliyordu, bu uysal halleri hoşuma gitmişti. Küçük bir çocuk gibiydi. Onu salondaki koltuklardan birine oturttuktan sonra Eunwoo yanıma küçük kırmızı çantayı bırakarak salondan çıkmış, kapıyı da kapatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavenders || Taekook
FanfictionTaehyung'un yetişmesi gereken bir düğün vardı ve Jungkook değişik bir yol arkadaşıydı. #1 - taegguk #5 - jeongguk #6 - vkook