• Final •

1.6K 200 73
                                    

3 yıl sonra/Jeongguk'un anlatımı

 

  

Karavanın tepesine çıkıp aşağıda bekleyen sevgilim için salıncağı kenara doğru ittim, ipler aşağı doğru sarkarken Taehyung açılan salıncağa oturup sallanmaya başlamıştı.

Okyanusa bakıyordu karavanımız, altımız uçurumdu. Gözlerim karavanın tepesindeki kırmızı lekelere kaydı, ilk kez burada öpmüştü beni. Tabii, 3 yılda saçlarımızın boyası akmıştı ancak ilk saç boyayışımızın izleri karavanımızı süslemeye devam ediyordu.

Hayalini kurduğumuz ne varsa yapmıştık; ona gitar çalmayı öğretmiştim, saçlarımızı birçok renge boyamıştık, Kore'yi karış karış gezmiştik, bir gün Hyuna'dan alıp da atmayı unuttuğum paketi bulmuş ve yeni şeyler denemiştik.

Sabaha kadar sevişmiştik, tabii siz bunu okuyamadınız çünkü yazar 21 bölümlük hikayeye 5 bölüm smut koymak istemedi.

Ha bu arada, tavanı da boydan boya ayna yaptırdık.

Taehyung'un Busan'a gitmek için aldığı otobüs biletini hala saklıyoruz. Karavanda lavanta yetiştirmeye başladık, mis gibi kokuyorlar.

Taehyung ikimizin hikayesini yazmaya başladı, biz gezdikçe yeni bölümler ekliyor. Bir yayıneviyle anlaştık, kitap kapağını ve ayracını benim albümümden seçti.

Abimin eşi hamile, düğünden bir süre sonra tatile gittikleri şehirde buluştuk onlarla da.

Her şey olmasını isteyeceğim şekildeydi, Taehyung ikinci kitabını bitirip okumam için bana vermişti. Şimdiyse o yanımda sallanırken ben önümdeki dizüstü bilgisayardan kitabın son sayfalarını okuyordum.

Gözlerim doğru okuduğumdan emin olmak istercesine satırları tekrar dolaştı, yanlış okumamıştım. Üstelik bu fikir üç yıldır vardı Taehyung'un aklında, laptopu kenara bırakıp karavanın kenarından atladım. Bacağımı biraz acıtsa da vakit kaybetmek istememiştim. Sevgilim ani hareketimle irkilse de kendisini toparlamış, gülümsemeye başlamıştı.

"Jeongguk? Okudun sanırım. Bunu kabul edip etmeyeceğinle ilgili şüphelerim vardı ve tehlikeli olduğunun da farkındayım yani istemezsen-"

Susturdum onu, bastırdım dudaklarımı dudaklarına. Bundan sonra yaşayacaklarımızın heyecanıyla derinleştirdim öpüşmemizi, ona ne kadar teşekkür etsem azdı.

Beni bırakıp bir gemiye binebilirdi, ya da bu fikirden tümüyle vazgeçebilirdi ancak o benimle bu yola çıkmayı kabul etmişti.

O benimle her yere gitmeyi kabul etmişti.

Birkaç hafta sonra Kuzey Kore sınırındaydık. Sevgilimin kitabının yardımıyla Avrupa ülkelerinden birinden vatandaşlık almış, bu sayede Güney Kore vatandaşlığından çıkarak Kuzey Kore vizesi alabilmiştik. İçim içime sığmıyor, kalbim göreceğimiz yerlerin heyecanıyla yanıp tutuşuyordu. En çok da onun yanımda olmasıydı beni heyecanlandıran, onunla gezecektim daha önce adım atmadığım yerleri, onunla tanıyacaktım dünyayı.

Zorlu birkaç günün ardından -Bir iki kez ölüm tehlikesi atlatmış olsak da- kendimizi Çin'e atabilmiştik. İkimiz de yolculuğu atlatmış olduğumuza inanamıyorduk, sınırdaki Kuzey Kore askeri bizi çekip vurmadan önce pasaportlarımızı gösterebilmiş olmamız mucizeydi.

Yine de, hatırlamak istemeyeceğimiz bir yolculuktu. Şehre ne olursa olsun inmemiş, yalnızca otoyolları kullanmıştık. Yemek almak için bile olsa durmamış, nöbetleşe uyumuştuk. Zor zamanlar atlatmış olsak da Kore'den çıkmış olmanın verdiği özgürlük hissi her şeye değerdi.

Sınırdan geçtikten sonra her günümüz yeni yerler görerek geçti, Orta Doğu'yu dolaştık. İnsanoğlunun kötülüğünün sınır tanımadığına kendi gözlerimizle şahit olduk. Elimizden gelen tek şeyi yapıp yazdık, fotoğrafladık. Dünyaya duyurmaya çalıştık susturulmuşların sesini.

İstanbul'a da gittik. Türkiye'nin her karış toprağını gezdik, daha doğrusu. Kapadokya'ya, Pamukkale'ye, Karadeniz'in yaylalarına...

Avrupa'ya da geçtik. Hollanda'ya gidip Taehyung'un lise arkadaşıyla tanıştık. Norveç'e gidip Kuzey Işıklarını izledik. Paris'e gittik.

Hala gerekli bir şey olarak görmesem de, evlendik. Benim için evlenmesek de sorun yoktu, hayatımı onunla geçireceğimi biliyordum ancak sevgilim -eşim- buna önem verdiği için Paris'te evlenme teklif etmiştim ona. Bogum ve eşi nikah şahidimiz olmuştu. Kızları yüzüklerimizi getirmiş, benim fotoğraflarımı ve Taehyung'un kitabını takip eden hayranlarımız bize destek olmaya gelmişti.

Balayını nerede yapsak diye düşünmedik, bize her yer balayıydı sonuçta. Yine de Taehyung bana Afrika'ya gitmemiz için baskı yapıyordu, onu reddetmenin imkansız olduğunun farkındaydı.

Afrika'ya da gitsek, Rusya'ya da çıksak, Kore'ye geri de dönsek fark etmezdi. Biz isteyecek, biz gidecektik. Beraber yapacaktık bunları.

Beraberdik ve özgürdük, daha iyi bir hayat düşünemiyordum.

 

 

 

 

BITTI

Yıllar sonra sonunda biten bi ficim oldu şaka gibi...

Bu hikayedeki Jeongguk... Beni de al yanına nolur :')

Duygusal konuşmalar yapamıyorum o yüzden sadece kendinize iyi bakın diyeceğim, kendinize iyi bakın ve isteklerinizin peşinden gidin.

Sonraki ficlerde görüşmek üzere!

Lavenders || TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin