Düzenlendi... Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyiniz. :*
İletişim: Instagram: BugceDmrpnc
SnapChat: premseslydia
"Bunlar..." dedi tekrar Öykü Hanım tereddüt içinde. Beğenmemişti!
"Tamam. Tamam Öykü Hanım. Ben anladım. Cidden. Beğenmemiş olabilirsiniz. Haklısınızda. İnsanlık hali. İlla her şeyi beğeneceksiniz diye de bir şey yok değil mi? Anladım. N'apalım? Sağlık olsun." dedim ve ayağa kalkıp kapıya yöneldim.
Dünyam başıma yıkılmıştı ya!
"Bunlar... Bunlar muhteşem. İnanılması bile güç." demesiyle olduğum yerde durdum ve gülümseyerek arkamı döndüm. Sevinçle kalktığım sandalyeye tekrar oturdum.
"Diyecek kelime bulamıyorum. Sanki eğitimini almış gibisin." dedi hala şaşkınken. Ben bile inanamıyordum ya!
"Yani eğitim değilde, biraz bu genetik. Yani büyükbabam da Almanya'da tanınmış isim çizdikleriyle. Büyükbabam, annemin ve büyükannemin portrelerini çizdi. Daha sonra çizdiklerini ihalelerde satmaya falan başladı. Annem zaten benim çizdiklerimin örneklerini dikiyordu. Bu şekilde bir butik açtı hatta. İnsanlara benim tasarılarımı satıyordu." dedim.
Gerçi bundan kadına neydi ki?
Gözlerimin parladığına emindim ama. Gözlerimi biran Derin'e çevirdim. Gülümser suratıyla beni izlediğini fark ettiğimde gülüşüm ister istemez biraz daha yayıldı suratıma. Dalgındı anlaşılan. Benim ona baktığımı fark ettiğinde cebinden telefonunu çıkardı ve telefonuyla uğraşmaya başladı. Gözlerini kırpıştırıp gülümsemesi gittiğinde benimde gitmeye başladığını fark ettim ve gözlerimi devirerek Öykü Hanım'a döndüm.
"O halde dediğimiz gibi üç günün var. Üç gün içerisinde senden bir sürü çizimler istiyorum." dedi ve çantasını aldı. Dışarı çıkmasını bekledim. Çıktıktan sonra artık sırıtmaya başladım. Bu sanırım bir sevinç gösterisiydi. Bilemiyorum. Ayağa kalktım ve bu durumu sindirmeye çalıştım.
Ardından bağırarak en sevdiğimi şarkımı söylemeye başladım.
Derin bana kaşlarını çatıp kahkaha atmaya başladığında tekrar insana döndüm resmen. Kahkahalarım ve bağırarak şarkı söylemeyi kestim birden.
"Bir dakika. Öykü Hanım bana üç gün mü dedi. Olmaz ki. Sunum yapacaksın dedi. Nah yaparım, diyemem gerçi yapmam lazım. Yetişmez. Hayatta yetişmez. Bugünü sayma, bugün öldü. Hayır yaşıyor ama... Ne diyorum ben ya, günler ölür mü? Aslında bunu bilim adamları araştırması gerekiyor. Ne diyorsun sen Derin ya!?" diyerek sinirle Derin'e bakmaya başladım. "Günlerin ölmesinden bana ne!? Yetişmez. Derin anneni ara ve Defne öldü de. Kalp krizi geçirdi, artık öldü. Nefes bile alamıyor de."
Bana inanamıyormuş gibi bakmaya başladı. "Teorik olarak öldüğünde nefes alamazsın zaten Defne?"
Kaşlarımı merakla kaldırdım. "Öyle mi oluyordu?" Sonra ne dediğimi anlayınca "Of!" diye mırıldandım. "Neler dedittiriyorsun bana ya!" Boğazım kuruduğunu fark ettim ve dilimle dudağımı ıslattıktan sonra sessizce yutkundum.
"İyice delirdin sen." dedi somurtarak Derin.
"Beni burada yarım saattir oyalayıp duruyorsun. Yok günler ölmez, yok gidip Defne vazgeçti diyeyim de. Bilmem ne bilmem ne."
Kaşlarını şaşkınlıkla kaldırdı. "Yok daha neler? Ben gidiyorum hadi geliyor musun?" dedi soğuk bir bakış atarken. Onaylar bir şekilde kafamı salladım ve masadan çizimlerimi aldım. Dudağımı ısırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Bela
RomanceBen; Defne Demir. Türkçe'si bozuk, yarı Türk, yabancı dizilere aşık ve bence güzel biriyim. On yedinci yaşımda, beni daha annemin karnında bırakıp gitmiş olan babamla tanışmış ve ona çok zor bağlanmış bir kızım. O; Zekiliği, yakışıklılığı ve soyadıy...