Bölüm -12- "Benim neyim oluyorsun ki?"

1.8K 99 17
                                    


Merhabalar! Okuyan herkes vote ve her türlü yorum bırakabilir mi lütfen kuzular? Sizleri seviyorum :* 

İletişim için:

SnapChat; premseslydia

Instagram: BugceDmrpnc

Musical.ly kullananlar için: bugcee_demirpnche ;)

"Hepsi senin yüzünden." diye mırıldandım tip tip Derin'e bakarken.

"Benimle ne alaka?" dedi o da, düşünceli bakışlarını bana çevirirken. "Ben gelmeseydim şuan da sen burada yalnız olacaktın, ki karanlık korkunu da göz önünde bulundurursak, sabaha çıkamayacağını ikimizde biliyoruz. O yüzden susup benimle birlikte çözüm üretmeye başlayabilirsin." Tip tip bakışlarımı sürdürdüm. O bunu nereden biliyordu ki ayrıca?

"Hey! Karanlık korkumu nereden biliyorsun?" Cidden nereden biliyordu karanlık korkumu?Ağzını bir şey söylemek için araladığında, aklına bir şeyler geldi ve düşünürmüş gibi yaptı.

"Telefonun nerede?"dedi telaşla. Harbiden, bizim aklımıza neden telefon gelmemişti ki? Kaşlarımı çattım. Uykum da kaçmıştı ya!

"Konferans salonunda kaldı. Senin?" Lütfen buralarda olduğunu söyle.

"Arabada. Kahretsin!" dedi elini bacağına vurarak. "Dua et ki bizim burada kapalı kaldığımız birilerinin aklına gelsin." Of, ne yapacaktık cidden şimdi. "Aaa, tek neden ben dua ediyorum? Sende biraz dua et imana gelirsin belki?" Evet, sanırım Sıla malıyla öpüşmelerini yüzüne vurmanın tam vaktiydi.

Kaşlarını çattı. "Ne alaka be?"

"Tabii sevgilin midir nedir artık, o salakla garaj köşelerinde öpüşen ben değildim." Bir dakika, bu sinirle çıkan söz müydü? Ha, evet sanırım.

"Sahi," dedi sırıtarak. "Senin o gün orada ne işin vardı ? Sürekli ağzından 'sana ne' kelimesi çıkıyordu. Sanki," dedi kelime ararken. "Sanki, trip atan salak kızlar gibi?"

Tek kaşımı kaldırdım. "Sensin trip atan salak kızlar! Ben bir kere trip atmıyordum."

Tam bir şey diyecekken, okul kapısından gelen kilit sesleriyle olduğum yerde sıçradım.

Kapıya bakarken, elimle orayı gösterim ve "O-o ses neydi?" dedim kekeleyerek.

"Bilmiyorum," dedi ve alayla sırıttı. "Sanırım kızlar hasretime dayanamayıp beni kurtarmaya geldiler." 

Dağ öküzünün egosundan başka ne bekleyebilirdik ki?

"Dalga geçmeyi bırak da, gidip bir baksana kapıya." Sorduğum soruyu sanki beklermiş gibi hızla cevap verdi.

"Yalnız kalabileceksen?" dedi ve omuz silkti.

"Hayır kalamam." dedim ve bende ayaklandım. Beni arkasına alarak kapıya doğru yavaş yavaş yürümeye başladık. Korkumdan altıma edecektim, ama bir o kadar da içimde anlamlandıramadığım bir cesaret duygusu vardı.

"Burada mıydınız?" Gelen sesle, sahibini aramaya başlarken, Derin elimi tutarak beni arkasına çekti. Vücudu öyle bir kasıldı ki, adeta bir taşa dönüşmüş gibiydi. "Bende sizi arıyordum."

"Ne var Kerem?"dedi Derin, sinirlendiği her halinden belli olan bir ses tonuyla. Sinirli gözüküyordu şu an, ama bir o kadar da ses tonu ben her halimle rahatım dermiş gibiydi, ki yüzüne baksam kendime kaçacak yer aradım bunu biliyordum.

Bileğimi sıkmaya başladığında, gözlerimi devirdim. Derin her bileğime dokunduğunda, vücudum bir deja-vu etkisiyle sarsılıyordu.

"Vay, Derin Olcay. Ne haber görüşmeyeli." Çocuğun sanki bu durumdan eğlenirmiş gibi bir hali vardı. Tabii göremediğimden dolayı sinir olmuştum. Derin'in arkasından yavaşça çıktım. "Bir de sen fıstık. Adın ne sahi ? Tanışmak isterim açıkçası." Bu adamın tipi, baya uyuz bir şey gibiydi. Sürekli sırıtıyordu. Kahverengi saçlı, uzun boylu ve maalesef o da kaslıydı. Ama ne yapayım? Öyleydi.

Tatlı BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin