32

21.5K 1.4K 287
                                    

Güney'in attığı konuma doğru ilerlerken aşırı heyecanlıydım. Bu bizim resmi olarak ilk buluşmamızdı.

Aslında ilk buluşmamızın halı saha olması biraz garipti. Yine de sorun etmiyordum bunu. O varsa her yere gidebilir ve her şeyi yapabilirdim.

Halı sahaya yaklaşmaya başladığımda kendime çeki düzen vermeye başladım. Her zaman güzeldim orası ayrı fakat onun gözünde en güzeli olmak istiyordum.

Tribünlere doğru ilerlediğimde gözüm onu arıyordu. Telefonu çıkarıp aramaya bastım. Çalıyordu fakat hâlâ açmıyordu. Uzun bir aramanın sonunda cevaplamayınca arama düştü.

"Acaba yanlış mı geldim?"

"Hayır güzelim. Doğru geldin."

Ensemde hissettiğim nefeslerle olduğum yerde kaskatı kesildim. Güney tam arkamdaydı. Sakin kalmaya çalışarak ona doğru döndüm. Yüzlerimiz çok yakındı.

"Açmadın telefonumu." Dedim sesimin titrememesi için dualar ederken. Güldü.

"Çantamda kalmış. Seni görünce geldim hemen." Dedi gülümsemesini yüzünden silmeyerek. Ellerim titriyordu.

"Maç ne zaman başlıyor. Giyinmemişsin bile." Etrafa baktığımda kimseyi görememiştim. Söylediği saatten geç bile kalmıştım.

"İptal oldu o. İki kişinin işi çıktı." Çok şükür maç izlemek zorunda kalmayacaktım.

"Anladım. Ne yapacağız peki?" Dudakları yeniden kıvrıldı. Bakışlarım dudaklarına kaymıştı. Sürekli öpmekten bahsettiği için dudakları aklımdan çıkmıyordu.

"Öpüşelim."

"Hayır."

"Ya ama yapma işte şunu." Yerinde zıplayıp sızlanmaya başladığında kahkaha attım. Bebek gibiydi şu an. Aptal şey.

"Gidelim o zaman burdan."

"Gidelim bebeğim." Bana her böyle seslendiğinde eriyecek miydim? Mesajlaşırken terslemek kolaydı ama böyle karşımda tüm güzelliğiyle dururken çok zordu. Bu günleri çok beklemiştim.

Çantasını almak için içeri gittiğinde oturup onu beklemeye başladım. O sırada hâlâ bana mesaj atan Gülşin'e mesaj atıyordum.

Bana, onu öpmemi söyleyip duruyordu. Neden bu kadar takmışlardı bu konuya? Öpmek istiyordum ama o zaman da her şey ciddiye binecekti.

Onu bu bataklığa daha çok çekecektim.

"Hadi gidelim."

Oturduğum yerden kalkıp yanına geçtim. Halı sahadan çıktığımızda sahil yoluna doğru ilerlemeye başladık. Kışa yeni yeni giriyorduk. Hava çok soğuk değildi ama serindi. Titremem umarım bundandır.

Sahil kenarına geldiğimizde adımları daha da yavaşladı. Çok severdi sahilde vakit geçirmeyi. Genelde tek başına gelir izlerdi denizi saatlerce.

"Şuraya oturalım." Dedim elimle ilerdeki bankı işaret ederek. Gülümseyip başını salladı. Onun yeriydi burası. Her buraya geldiğinde bu banka otururdu.

"Ali."

"Hm?"

"Hakkımda bu kadar şeyi kardeşimden öğrenmiş olamazsın. Burayı sevdiğimi nerden biliyorsun?"

Başımı kucağımdaki ellerime indirdim. Ellerimle oynarken bir yandan nasıl söyleyeceğimi ve nasıl rezil olmam diye düşünüyordum.

"Önceden okul çıkışlarında birkaç kez seni takip ettim. Moralin bozuk olduğunda, ya da keyfin aşırı yerinde olduğunda buraya geliyordun. Hep bu banka oturuyordun."

Gözlerine bakarak konuştum bu sefer. Utanılacak bir şey değildi ama onu takip etmek biraz rezil bir hareketti.

Gözleri parladı söylediklerime. Sevdiğimi hissedebiliyordu. Bunu hissettirebilmek benim için en güzel şeydi.

Bankta kendisini biraz daha yanıma yaklaştırdı. Hava serin olduğu için bir de biraz geç bir saat olduğu için çok fazla insan yoktu etrafta.

Kolunu, sırtımı dayadığım banka doğru uzattı. Omzumda parmaklarını hissediyordum. Heyecandan ölecektim şuracıkta.

Diğer elini elimin üzerine attığında kalbim çıkacak sandım. Ona ilk defa bu kadar yakın duruyordum.

"Ali."

"Efendim." Dedim kekeleyerek. Dikkat etmemiştim bu sefer. Çünkü etsem bile kekelerdim eminim. Parmaklarımla oynamaya başladı.

"Beni bu kadar severken seni görmediğim için özür dilerim."

"Özür dileme. Öğrenmeni istemedim. Başlarda sana açılsam mı diye çok düşündüm. Sonra birden her şey ortaya çıkınca vazgeçtim. Sadece sen öğrenme diye onlara kafa tuttum. Sana bir zorbalık yapılmasın diye, öğrenmemen için ne gerekiyorsa yaptım."

Mahçuptu ses tonu. Ama öğrenmesini ben istemedim. O pisliklerden tek isteğim onun kulağına gitmesini engellemeleriydi ama en sonunda öğrenmişti. Belki böylesi daha iyiydi.

"Bunca yıl bekledin, acı çektin. Artık sence de mutlu olman gerekmiyor mu? Mutlu olmamız gerekmiyor mu?"

"Çıkma teklifi mi ediyorsun sen bana?"

"Evet artık sevgili olmamız gereken kısımdayız."

İsyan ederek bağırmaya başladığında gür bir kahkaha attım. Çok şapşal görünüyordu şu an. Aslında biraz daha onunla uğraşmak istiyordum.

"Olsak mı bilemiyorum ya. Sonuçta ben seni 3 yıl bekledim. Sen de beni-"

"Abicim 3 yıl beklersem başkasına aşık falan olursun gider adamı vururum. Sonra hapse girerim sen benim yolumu gözlersin, biz yine kavuşamayız. Bak kabul et, sonra nazına devam edersin. Bence kârlı bir teklif."

Tek nefeste sıraladığı cümleler ile yeniden güldüm. Daha fazla uğraşmak istedim bir an ama kıyamadım. Bu anı çok beklemiştim ben.

"Olalım o zaman."

"Harbi mi lan? Kabul ettin yani."

"Harbi lan."

Sevinçle ayağa zıpladığında ben de kalktım. Birden kollarını belime sardığında ayaklarımı yerden kesti. Panikle boynuna sarıldım.

"Güney indir beni. Başım döndü." Sırtına vurmamla indirmişti en sonunda beni. Yüzüne baktığımda o kadar güzel gülüyordu ki. Cennet gibiydi.

O an aklım nerdeydi bilmiyorum. Düşünmeden dudaklarımı dudaklarına kapattım. Belimdeki elleri şaşkınlıkla sıkılaştı. Benden bunu beklemiyordu. Dudaklarına uzun bir öpücük bırakıp geri çekildim.

"Seni çok seviyorum Güney."

"Seni çok seviyorum Ali."

••••

Bir sonraki bölüm final

Şaka şaka ahahajajaj gülelim diye

AŞIKMIŞSIN|BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin