Bölüm 18 ''NE OLUR ÖLME''

35 4 27
                                    


Barış'ın dediği gibi olurken Mehmetlerden sonra yemeğin düzenlendiği mekâna vardığımızda Barış ile arabadan indik. Umut arabayı park etmek için yanımızdan ayrıldığında araba ile geldiğimizden üstüne ceket ya da mont namına bir şey almamış Barış'a döndüm gözlerimi kısarak. Yerinde soğuk yüzünden kıpırdanıp duruyordu.

'' Sen çık yukarıya biz de birazdan Umut ile geliriz. '' Bir süre yüzüme baktı ve ardından daha fazla dayanamayacağını anlamış olacak ki kafasını olumlu anlamda sallayıp otelden içeriye girdi. Ali abimin bütçesi iyiydi sanırım. Bir otelin teras katında aile yemeği düzenlediğine göre. Umut'u beklerken otelin camekânından giriş kısmına göz attım. Oldukça şık bir yerdi sanırım. Daha önce Kübra'nın doğum günü için gittiğimiz lüks yere benziyordu. Burada akvaryum yoktu gerçi ama hatsı sayılır miktarda şatafatlıydı da. Umut nerede kaldı diye merak ederek arkamı dönmem ile birine çarpmam bir olurken dengemi sağlayıp çarptığım kişiye çıkardım mahcup bakışlarımı.

'' Özür dilerim, benim dikkatsizliğim. '' Saçları seyrelmiş, ellili yaşlarının ortasında olan adam bana gülümseyerek bakıp kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı yavaşça.

'' Sorun değil. Olur böyle şeyler.'' Sesi genizden gelirken adam etrafına bakındı ve ardından hiçbir şey olmamış gibi ellerini cebine koyup hızlı hızlı yürümeye başladı. Kaçıyor gibi bir hali vardı. Allah Allah! Arkasından bir süre anlamayarak bakarken üşüyen ellerimi ceketimin cebine koydum. Belimde hissettiğim el ile yerimde sıçradım ve arkama döndüm korku ile. Umut endişe ve merak ile bir bana bir de az önce çarptığım adamın gittiği kısma bakıyordu.

'' İyi misin Mira? Seni rahatsız mı etti? '' Sorduğu sorular ile derin bir nefes aldım ve ellerimi ceketimin cebinden çıkartıp kafamı olumsuz anlamda iki yana salladım.

'' Ben çarptım, görmemiştim onu. '' Umut bakışlarını bana çevirip bir süre yüzümü inceledi ve ardından gülümseyerek kolunu uzattı.

'' Dışarısı çok soğuk bir tanem. Neden beni bekledin ki? Hadi, bir an önce içeriye girelim de kızarmış şu minik burnunu ısıtalım. '' Dedikleri ile koluna girdim ve ben de ona gülümsedim.

'' Tamamdır Umut beyciğim. Hadi, girelim. '' Otelin girişi olan basamakları çıkmak için hareketlenirken ensemdeki tüylerin diken diken olduğunu hissederek etrafıma bakındım. Sanki biri beni izliyormuş gibi tuhaf bir his kaplamıştı içimi.

'' Ne oldu güzelim? '' Umut'un sesi endişeli gelirken gözlerim ile etrafı taramayı bırakıp omuz silktim ve Umut'a döndüm gülümseyerek.

'' Bir şey yok, sadece sanki biri bana bakıyormuş gibi hissettim. '' Umut dediklerim ile telaşlanırken gözlerini kısıp etrafımıza bakındı. Kolundaki elimi sıktım ve basamakları tırmanırken onu da çekiştirdim.

'' Benim paranoyaklığım Umut. Kübra'nın olayından sonra hala daha kendime doğru dürüst gelemedim. Hadi, daha fazla geç kalmayalım. Barış beni kaçırdığını düşünüp iner şimdi aşağıya. '' Sırıtarak dediklerim ile Umut gözlerini devirip benim ile birlikte yürümeye başlamıştı.

'' Hiç sorma ya! Sürekli benim ile uğraşıyor. İyi çocuk falan da böyle sürekli üstüme gelmeye devam ederse bir yerde patlayacak gibi hissediyorum. Bir de zevk alıyor beni kızdırırken. '' Umut'un dedikleri ile kıkırdarken asansörü çağırma tuşuna bastık. Asansörün gelmesini beklerken kafamı Umut'un omzuna yasladım.

'' Sen bakma ona, bu onun hobisi gibi bir şey. Bu arada ne diyeceğim. Tüm bu görüşmeyi atlattığımızda ve normal yaşantımıza geri döndüğümüzde beni Mete ile tanıştırmanı istiyorum. Senin arkadaşın benim de arkadaşım. '' Umut dediklerim ile derin bir nefes alıp verdiğinde kafamı omzundan kaldırdım ve bakışlarımı ona çevirdim. Yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı. Elini ensesine atıp kaşıdığında bu hareketin nasıl oluyor da Umut'u daha da yakışıklı gösterdiğini düşünüyordum.

YILDIZLARLA RİTİM 2 / SONSUZLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin