Umay'dan
Dört Yıl Önce Buz Pisti, DünyamızHayat, yaşadığın kadardır derler. Yıllar ya da herhangi bir zamanla ifade edilemezmiş. Başlangıcı, hiçbir zaman ilk nefesini aldığın an olmazmış. Kendine ait yolu bulduğun zaman yaşamaya başlarmışsın. Kimisi on beşinde bulurmuş kimisi kırkında. Yetmişinde bulan da olurmuş yedisinde bulan da. Ben de on dokuzumda buldum sanırdım. Hala da öyle düşünüyorum sanırım. Daha yirmilerimin başında yakalamıştım başarı ipinin ucunu ve bırakma gibi bir düşüncem de yoktu. Canımı yakmasına artık dayanmaya gücüm kalmayana kadar bırakmayacaktım.
"Dikkat et Umay, yere çok sert iniyorsun. Dizini kırıp yumuşatmaya çalışarak tekrar deniyoruz."
İnatçılığımla kendime eğitmen yaptığım Koray Hocamın uzattığı suyu alırken patenin ucuyla sert bir iniş yaptığım için buzun üzerinde oluşan küçük çukura baktım. Başımı sallayarak elimdeki şişeyi geri verirken hareketi yerimde birkaç kere tekrar ederek kas hafızama yerleştirmeye çalıştım. Hazır olduğuma kanaat getirince hocamın benden uzaklaşmasını göz ucuyla görerek hareketi, uyarıları dikkate alarak tekrarladım. Bir öncekinden daha konforlu bir iniş sağlayınca daha iyi yaptığıma kanaat getirdim. Benden başka birisi de benimle aynı düşüncede olacak ki bir alkış sesi duydum. Arkamı hocama dönerken yanında yer alan tanımadığım iki kişiyi görmeyi beklemiyordum. Kaşlarımı çatarak yavaşça onlara doğru yaklaşırken, bir açıklama isteyerek hocama döndüm. Boğazını temizleyen hocam, önce yaşça daha büyük olanı ve daha sonra benden en fazla birkaç yaş büyük duran genci göstererek konuştu.
"Bu, aramızda tatlı bir rekabet olan arkadaşım ve meslektaşım Tolga. Ve bu da onun göz bebeği Giray."
Sırayla uzatılan elleri sıkarken kısaca kendimi tanıttım.
"Umay."
Samimi bir tebessümle yanıt alan kısa tanışma sürecimizi arkamızda bırakırken huzursuz olarak yerimde kıpırdandım. Bir şeyler yanlış hissettiriyordu. Tolga Hocanın adını daha önce kendi hocamın ağzından pek çok kere duymuş olsam da onun övünerek bahsettiği öğrenci Giray'ı daha önce hiç duymamıştım. Kendi aralarında konuşmaya dalmış olan iki eğitmenden bakışlarımı çekerek boyu benden bir baş uzun olan Giray'a döndüm. Hafif bir baş selamı ile verdiği yanıta aynı şekilde cevap verirken aklımda bir senaryo oluşmaya başlamıştı bile. Burada olmaları tesadüf değil.
Konuşan ikiliye tekrar bakıp kendi aralarındaki konuşmanın koyulaştığını anlayarak buzun üstünde durmanın anlamsız olduğuna karar verdim. Yerimde hareketlendiğimde yanımda da bir hareketlenme oldu ve pistin hemen yanında durduğumdan ulaşılması kolay olan bir mesafeden bana elini uzatan Giray'a döndüm. İlk saniye kötücül olan bakışlarım sonraki saniye yardım teklifini anlayınca yumuşadı ve kibar jestine ihtiyacım olmasa da karşılık vererek elini tuttum. Çıkışa kadar bana eşlik eden gencin yardımıyla sonunda tribünlere oturduğumda elimi onun elinden kibarca kurtardım ve yanıma oturmasını önemsemeyerek ayağımı rahatlatmak adına patenlerimi çıkardım.
"Yeteneklisin."
Köşeye koyduğum patenlerimden başımı kaldırıp konuşma başlatan gence döndüm.
"Teşekkür ederim."
İkimizinde buzun yüzeyini izlediğimiz kısa sürenin sonunda yine o konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGELER KAVŞAĞI
FantasiBir azize olan genç kızın her şeyi göze alarak yükselişini anlatan bir kitabın içine girsen ne yapardın? En sevdiğin karakterin peşine mi düşerdin yoksa suçlu durumundan kendini aklamaya mı çalışırdın? Ya hatırladıkların, gördüklerinle uyuşmuyorsa...