Umay'dan
Zihnine ne kadar güvenirsin? Ya bildiğin gerçekler, bilmediklerin tarafından bertaraf edilirse? Her zaman böyle bir ihtimal vardır.
4 Ay Önce Buz Pisti, Alfa Dünyası
Kafam karman çormandı. Ne yapmalıyım, hangi yolu takip etmeliyim bilmiyordum. Ama en azından bir cevaba ulaşmıştım. Kimin için burada olduğumu artık biliyordum.
"Her halinle muhteşemsin."
Zihnimde, duymaya alışık olduğum sesi duyduğumda süratle kaydığım buzun üzerinde o kadar ani durdum ki bedenimi kontrol etmekte oldukça zorlandım. Buzun yüzeyine yüz üstü kapanmadan kendimi durdurabildiğim için kendimle gurur bile duyamadan gözlerim, sesin sahibini aramaya başladı. Her köşeyi itinayla aradıktan sonra sonunda alışık olduğum yüzü gördüğümde şoktan baygınlık geçirecektim. Neyse ki buna kendimi hazırlamıştım da siyah saçları ve kırmızı gözleri ile dikkat çeken adama bir kazaya sebep olmadan ulaşabilmiştim. Sonra da içimde var olduğunu bildiğim siniri, muhattabına ulaştırmakta tereddüt etmedim.
"Manyak mısın sen?!"
Ellerini cebine koyan adamın yüzündeki gülümseme o kadar yürek yaralayıcıydı ki bir an için sessiz kaldım. Sonra da aramızda engel oluşturan trabzana ellerimi yaslayarak sanki bizi anlayacak birisi varmış gibi fısıltıyla konuştum. Oysa ki konuştuğumuz dili kimse bilmiyordu.
"Bu şekilde gelerek ne amaçlıyorsun?"
Omuz silken adam, konudan tamamen bağımsız bir cümle kurdu.
"Sinirli halin bile aynı."
Özlemle iç çeken adama söyleyecek bir şey bulamadım. Sadece buzdan çıkıp yanına gelmeyi düşünerek çıkışa yaklaştım. Aynı ilk tanışmamızda olduğu gibi elini bana uzatan elini az daha tutacaktım. Hayır, aynı olsanız bile sen o değilsin.
"Biliyorum. Ama izin ver yardımcı olayım."
Bir kere daha zihnime konuşan adama sinirle döndüm.
"Kes şunu!"
Sesli bir kahkaha atan adam, çıkışa ulaşıp kendimi koltuğa bıraktığımda yardım için uzattığı elini geri indirdi.
"Seni sinir etmeyi bile özlemişim."
Ayağımdan çıkardığım pateni, bıçağının onu kesebileceğini düşünmeme zaman kalmadan ona fırlattım.
"Ben o değilim, seni aptal!"
Attığım patenden kurtularak yana kayıp bana yaklaştı. Eliyle, dağılan saçlarımı düzeltmesine tek bir nedenle izin verdim; yüzündeki acı dolu ifade.
"Sen osun Umay ama benim değilsin. Seni görüp bana ait olmadığını bilmek nasıl hissettiriyor biliyor musun?"
Önümde diz çöken adama söylemek istediğim bir sürü şey vardı ama söylemek, onu daha fazla üzmek istemedim. Başını eğerek alnını dizlerime kapatan adamın, bunu benim için yapmadığını biliyordum.
"On yıl. Dile kolay on yıl için bu anı bekliyordum Umay. Sonunda buradasın. Sabırsızlığım için özür dilerim ama lütfen yardım et."
Başını kaldırarak dolmuş olan gözlerini benim gözlerime değdirdiği anda onun için tüm dünyayı yıkabileceğimi hissettim.
"Kendine yardım et."
Tereddütlü hareketlerle elimi, yanağına uzattım. Bunu bekliyor gibi eğdiği başını elime yaslarken kapattığı gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü. Diğer elimle de yardımcı olarak yanaklarını sildiğimde gülen boğuk sesini duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGELER KAVŞAĞI
FantasiBir azize olan genç kızın her şeyi göze alarak yükselişini anlatan bir kitabın içine girsen ne yapardın? En sevdiğin karakterin peşine mi düşerdin yoksa suçlu durumundan kendini aklamaya mı çalışırdın? Ya hatırladıkların, gördüklerinle uyuşmuyorsa...