4: Hediye

22 2 0
                                    

(Beyaz Changmin <3 Neyse...4 gün sonra kitabı yayınlayacağım ehehehehe! Bayaa önden ilerliyorum. Daha kitap yayınlanmadı bile🤫)

Onun yanından ayrılıp ekibin çalışma odasına doğru gittim. Daha çalışma odasına varmamıştım ki Bay Jeong beni aradı. Hemen telefonunu açıp kulağıma koydum.

-Efendim Hocam.

-Birazdan bir seminerim var lakin acil bir ameliyat geldi. Bayan Han bugün izne ayrıldığı için aklıma müsait olan bi sen geldin. Git de ameliyata gir. Vakit kaybetme.

-Tamam hocam. Ben ilgileneceğim, diyerek telefonu kapattım ve ameliyathaneye doğru gittim. O sırada Yeri'yi aradım.

-Emredin hocam, diye her zamanki gibi neşeyle açtı telefonu.

-Çocuklarla çalışma odasında kalıp size bahsettiğim işitme cihazı üzerinde çalışın. Benim katılmam gereken bir ameliyatım var. Bittikten sonra size katılacağım.

-Tamam hocam, diyerek telefonu kapattık. Ameliyathaneye girdim. Hemen beni giydirmeye başladılar.

-Vaka nedir?

-Kap kaç sonrası çantasını kaçıran adamı yakalamış. Adam 8 yerinden şişlemiş. Tek yumurta ikizi gebeliği var.

-Rahmine darbe almış mı?

-Evet. Kan kaybı çok var.

-Duyurusunu yaptınız mı?

-Evet, dedi ve ben de hazırlığımı bitirip ameliyathanenin içine girdim. Önce bebeklerin durumunu inceledim.

-Gebelik ex, dedim ve bebekleri almaya koyulduk. Çocuklarını kaybetmişti ne yazık ki. Kalp atışları da yavaşlamıştı. Ben ameliyata odaklanmaya bakıp gelecek olan kan takviyesini bekledim. Bir süre sonra hemşire odaya girdi.

-Kan takviyesi geldi, diyerek gereken işlemleri yaptı ve uzun bir süre sonra ameliyat bitince onu hayatta tutmayı başardık, bir süre yoğun bakımda kalması gerekse de sonuçta yaşıyordu. Ameliyathane kapısından peçete ile terlerimi silerek çıkarken yakınları ile karşılaştım.

-Hastamız bir süre yoğun bakımda kalacak. Ameliyat başarılı geçti lakin ne yazık ki bebekleri kurtaramadık, zaten kurtarsaydık bile bu ne anne ne de bebek için iyi olmazdı. Riskli bir gebelik süreci geçirir sonradan yine kaybederdi. Acı çekmemesi onun için daha iyi, iyi yönden bakın. Hastaöız uyandığı gibi normal odaya alacağız. Geçmiş olsun, dedim ve gülümseyerek yanlarından geçip gittim. Çalışma odasına girdiğimde hepsi harıl harıl çalışıyordu.

-Ooo! Nasıl gidiyor?

-Çabalıyoruz.

-Güzel. Yemekleriniz benden o zaman, dediğimde hoşlarına gitmişti. Gülümsedim onlara, sonra ellerimi yıkayıp yemek siparişi verdim ve yemek gelene kadar çalışmalarına yardım ettim.

(Lim Leejin)
Pencereden sadece gökyüzünü görebiliyor, tüm gün oraya bakıyordum. Kafamı köşeye çevirip doktorun bana verdiği kitabı elime aldım. Arkasını çevirip özetini okudum ve sonra kitabı açıp okumaya başladım. Uzunca bir süre sonra hemşire odaya girince dönüp ona baktım. Tansiyonumu ölçerken yanıma bıraktığı defterde acil kan ihtiyaçlarımı gördüm. Bir tanesi ile kanım uyuştuğu için kolundan dürttüm ve ona gösterdim. Biraz zor anlaştık ama sonunda beni anlamış ve kan vermem için odaya götürmüştü. Kanımı aldıktan sonra odama geri geldim, kitabımı okumaya devam ettim. Ama bu böyle olmazdı. Sıkılıyordum. Kitap okumak da bir yere kadardı ne de olsa. Değneklerimi alıp sektire sektire odadan çıktım ve bir hemşire bulup onu tuttum. Dönüp bana baktı. Tesadüfen aynı hemşire olduğunu gördüğümde rahatladım.

HEARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin