14: Boğulmak

10 2 2
                                    

(Kitapta herkesi birbirine lovelayan ben🤝🏻kitaptaki karakterleri bambaşka kişilerle shipleyen okuyucularım)

Başını yukarı kaldırıp saçlarını toparladıktan sonra kalktı. Ben de kalktım ve tekrar ona baktım.

-Şimdi gerçekten iyi misiniz?

-Biraz dinlensem iyi olur. Size söylediklerimi unutmayın lütfen, diyerek yüzüme bile bakmadan uzaklaştı. Ablamların yanına geri gittim ve biraz sohbet edip abur cubur yedik. İlk geldiğimiz haliyle şimdi giderkenki hali bambaşkaydı. Ayaklanıp bizi uğurlamıştı bile. Hastane çıkışına doğru yürürken ablam ve Woong Bey yine karşılaşmıştı.

-Bu hastanede bu ekipten başka adam yok mu be?

-Algıda seçicilik işte kes sesini, diyerek Woong Bey'e selam verdi. Woong bey de onu selamladı.

-Pardon ben de buradayım, diyerek kafamı ikisinin arasına koyduğumda Woong Bey irkilmiş ve beni de selamlamıştı. Hemen o an hastane kapısından içeri giren Daehwi bey pantolonuna dökülen bir şeyi ıslak mendil ile silme peşindeydi. Sonra bizi görüp yanımıza geldi.

-Harang Bey, Hyeop Bey...sizi görmek güzel, dedi ve el sıkıştı.

-Woong'un size verdiği haberi biliyorsunuzdur.

-Evet.

-Umarım Leejin Hanım ünidini yitirmez. Siz de öyle. Bu süreçte ona destek olmanız hepimizin işini kolaylaştıracaktır.

-Size de çok güveniyor. Ablam yani...siz de destek olursanız kolaylık sağlanacaktır, dedim. Daehwi bey bana tuhaf tuhaf bakıp başını salladı.

-İyi günler, dedi sonra ve yanımızdan ayrılıp gitti.

-Hadi...hadi eve gidelim ablacım hadi, derken ablam arabanın anahtarını elime tutuşturdu.

-Git arabaya bin sen. Ben geliyorum.

-Ne?

-Git.

-Kalsın. Burada daha iyiyim, diyerek yanlarında bekledim. Biraz konuşup birbirleri ile görüşmek için sözleştikten sonra Woong Bey ablamın saçını hafiften arkaya attı. Ablam güldüğünde başımı eğip ikisine de baktım.

-Pardon, gidelim abla değil mi, dediğimde ablam başını salladı ve birbirlerine el sallayıp uzaklaştılar. Ablamla arabaya bindikten sonra ona dönüp baktım.

-Ne?

-KIPKIRMIZI OLMUŞSUN, diye kızdım. Yanaklarına dokunup güldü.

-Ablamınkilere bak be! Tam kadro bu hastaneye dizilmişler! Şaka mısınız siz?

-Ne saçmalıyorsun sen?

-Gözümün önünde fingirdeştin!

-Yok...hayır ne alaka, dedi utana çekile ve sonra arabayı çalıştırdı. Başımı pencereye çevirdim ve evin yolunu tuttuk.

(Go Daehwi)
Odama gittiğim gibi Chan ile karşılaşmayı beklememiştim. Bayan Park'ın sandalyesinde o oturuyordu.

-Bu ne? Haber verseydin ya!

-Arkadaşımın mekanına izinle mi gelecem?

-Hayır tabi!

-Boş vaktin var değil mi?

-Sanırım bi yarım saat dinlensem fena olmaz.

-Güzel. Hadi şu senin kızın yanına gidelim.

-Benim kız?

-Sağır olan.

-Chan! Bugün olmaz. Bugün onunla karşılaşmak istemiyorum.

-Oha! Ne oldu?

HEARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin