7: Başarılı

15 1 0
                                    

(Benim mezarım onun gamzeleri olsun tşk bb☺️💜)

Bugün Bay Jeong benden rica ettiği için Leejin'in son kez beyin fonksiyonlarını inceleyecektim. Ultrasondan bakacaktım, kafatasının ve beyninin röntgenini çekecektim ve daha bir çok işim vardı onunla. Aslında bunları o yapacaktı lakin o çalışma odasında işitme cihazı üzerinde çalışmak istemişti bugün. Yanına da kimseyi almıyordu. Demek ki dün gece karısı ile kavga etmişti yine. O yüzden işleri bana kalmıştı. Notumu yazıp hazır ettikten sonra hemen gözlerimi silip Leejin'in odasına girdim ve notu ona verip tekerlekli sandalyeye oturtmuştum. O da notu okuyup nereye gideceğimizi öğrenince ablasına kısa bir açıklama yapmıştı. Sonra birlikte önce röntgen çektirdik, sonra onu ultrasona bağlayıp beyninin hareketlerini inceledim ve anlık raporunu çıkardım. Sonra odama gittik ve ona bir kaç ışık, görsel testi yaptım. Masama geçerken o da masamın önünde oturdu ve elimi yüzümle kapatıp röntgenin sonucunu bana getirmelerini bekledim. Mecbur olmadıkça hiç bir şey konuşmamıştık. Röntgen sonucu da kusursuzsa benden onay raporu alacak, dosyasına koyacaktık.

-Şey...bir sorununuz mu var acaba, dediğinde başımı yerden kaldırıp ona baktım. Ne dediğini sorar gibi başımı eğdim ve o da bunu anlayıp açıklama yaptı.

-Hiç konuşmadınız ve çok...şey, üzgün ve sinirli görünüyorsunuz. Bir sorun mu var, diye sorduğu zaman kendisi için endişelendiğini anladım.

"Her şeyi yolunda, bir şeyin yok. Merak etme"

-Ha yok benim değil. Sizin bir sorununuz mu var, dedi ama ben anlatmanın ne kadar doğru olacağını kestiremiyordum.

-Peki. Ne zaman anlatmak isterseniz, dedi ve sustu. Yine kağıt kalemi aldım ve ona not yazdım, olanları anlattım ve kağıdı uzattım. Bir süre okudu, sonra kağıdı katlayıp parçaladı ve cebine sıkıştırdı.

-Sana hatırlatacak bir sıkıntın olmasa bile senden beklentileri olan birinin beklentilerini karşılayamayıp birinin ölümünü açıklamak çok zor. Kaldı ki sizin benzer bir anınız var. Ama bence o çocuk da sizin gibi havalı olacak, diyerek gülümsedi. Ben de ona gülümseyip gözlerimi sakince yumdum. Ona teşekkür ettiğimi anlamış olacak ki gülümsemesi daha da genişledi. Sonra gelecek olan röntgen geldi ve hemşire çıkınca röntgeni inceledim. Bir sıkıntı yok gibi görünüyordu. Ona not yazıp uzattım.

"Beyin fonksiyonların sıkıntısız görünüyor. Deney zamanı geçireceğin operasyonların daha kolay olacak. Korkmana hiç gerek yok."

-Bu iyi bir şey! Kolay kolay hasta olmam ben.

"Şükürler olsun. Bu işimize yarayacak! Hadi seni odana bırakalım."

-Olur, dedi ve onu tekerlekli sandalyesine oturtup odasına götürdüm, sonra ben de çalışma odasına gittim. İyice çalışmıştı Bay Jeong. Yanına gittim.

-Neredesin bu saate kadar, dedi yine yüzüme bile bakmadan.

-Şey...

-Yine Leejin ile birlikte miydin? Sana verdiğim görevler nereden baksan 10 dakikanı alırdı. Değerlendirme için sonuçları beklerken o kızla takılacağına burada çalışmalıydın.

-Özür dilerim.

-Kendini ona kaptırma. Bu işte soğukkanlı olmazsan kaybedersin Daehwi. Canının yanar, dediğinde başımı salladım ve bugün de yaşadığım örnekle pekiştirince haklı olduğunu anladım. Çalışmama son hız devam edip çocuklara eşlik ettim. Heesung yoktu, muhtemelen ameliyatı vardı. Gece saat 12'ye kadar çalıştık ve sonra herkes evine dağıldı. Ben de eve gidip duş aldıktan sonra yatağıma uzandım ve tavanı izlemeye başladım. Leejin ikide bir aklıma geliyor, söylediklerini düşünüyordum. Çocukla çektiğimiz acıları bir tutup bence o da havalı olacak dediğinde tatmin olmuştum, daha sakin hissetmiştim. Bu sefer ben mi ona bir hediye vermeliydim? Sanırım ses duyduğunda ona kulaklık almak ince bir hediye olacaktı. Soluma dönüp uzandığımda aklıma nasıl güldüğü geldi. Çok zeki oluşu, gülüşünün ne kadar masum oluşu...her şeyi düşündüm. Sonra Bay Jeong geldi aklıma, bu söyledikleri aklımdan çıkmıyordu. Tekrar tavana döndüm ve derince nefes verdim. Aklımı başka şeylerle dağıtmak için müzik dinledim ve yavaş yavaş uykuya daldım.

Sabah hızla çalan telefonla kalktım ve telefonu açıp kulağıma koydum.

-Alo.

-Hocam! Çabucak hastaneye gelmelisiniz!

-Aerin! Ne oluyor, diyerek yorganımı sıyırdım ve kalkıp oturdum.

-İşitme cihazı ile ilgili. Çabuk olun, dediğinde omu onayladım ve telefonu kapatıp koşarak banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp kahvaltı etmeden dişlerimi fırçaladım, üzerimi giyindim ve daga kravatımı bağlamadan kravatımı elime alarak hızla dışarı çıktım. Arabaya binerek hızla hastaneye gittim. Dün önlüğümü unutup beraberimde getirdiğim için arabadan kravatım ve önlüğümle beraber çıktım. Hızlıca önlüğümü giyinip kravatımı boynuma geçirdikten sonra hastane kapısından girdim ve yakalarımı düzenlemeye başladım. O sırada hemşire, Leejin'i tekerlekli sandalye ile bahçeye çıkarıyordu. Birbirimizi gördük. Gülümsedik ve birbirimize el salladık. Onun yanındam geçip gittikten sonra çalışma odasına gittim.

-Ne oldu?

-Başarılı hocam!

-Ne başarılı?

-İşitme cihazı!

-Ne?

-Gece ben ve Heesung nöbetçiydik. Yeri ve Woong gittikten sonra Heesung iyice bu işitme cihazının üzerine düşündü. Sonra ben de bir anlığına bu cihaz çok büyük olacak zavallı kızcağız nasıl taşıyacak dedim ve o sırada Heesung minimal bir cihaza dönüştürebiliriz dedi.

-Sonra?

-Bütün cihazı söktük. Yani yaptıklarımızın hepsini ve bunları daha küçük kalıplarda yeniden tasarlayıp birleştirdik. Eskisine göre 4'te 3 oranında küçüldü ve sonra daha birleştirmediğimiz ürünleri de aynı şekilde küçük kalıplarda yeniden tasarlayıp birbirine yakın bağ kullanarak bağladık. Böylece birbirine bağlanma mesafeleri de kulakta çok doluluk yer emteyecek. Son rotüşlerini de yaptık ve sonuç olarak ortaya bu cihaz çıktı. Kulağın içine ameliyat ile yerleştirmek için hala biraz büyük lakin kulağına asarak yerleştirebiliriz. Kulaklık gibi, diye heyecanla anlattı. Aslında çok mantıklı bir adım atmışlardı. Çok büyük bir risk ama çok da mantıklıydı. Gidip cihazı inceledim. Eksik bir parçası yoktu. Görünene göre kulağa yerleştirilince çalışabilecek bir haldeydi. Şimdi bir de bunu denemek lazımdı.

-Bay Jeong nerede?

-Bu sabah bir tümor ameliyatı vardı. Şafak saatinden beri ameliyatta.

-Bunu hemen denememiz gerek! Bekleyemeyiz. Woong, derhal bahçeye git ve Leejin hanımı odasına götürmelerini söyle. Biz de gerekli elemanları alıp odaya gidiyoruz.

-Ama Bay Jeong-

-Onu bekleyecek vaktimiz yok! Hadi hadi hadi, diye bağırdım ve hepsini toparladım. Odaya gittiğimizde daha Woong ve Leejin gelmemişti. Öylece ayakta durup onu bekledim. Kendi kendime gülümsedim. En az Leejin kadar heyecanlıydım.

(Lim Leejin)
Bahçede kedilerle oynarken Bay Woong geldi ve hızla kucağıma bir not atıp beni tekerlekli sandalyemle sürmeye başladı. Notu alıp okudum.

"Derhal yukarı çıkmamız gerek!"

Bu notu okuduktan sonra ne olduğunu sorsam da ne kadar bağırsam da seslensem de cevap vermiyordu. Gerçi verse de duyamazdım o yüzden susmayı tercih ettim. Odama gidip kapıyı kapattığımızda Bay Jeong hariç bütün ekip buradaydı. Daehwi Bey ile gözgöze geldik. Gözlerinden güven akıyordu. Yatağa oturdum yine. O da gelip yatağımın boş kalan kenarına oturdu ve yüzümü inceledi. Dudağını yaladıktan sonra elindeki kulak üstü kulaklığa benzer şeyi kulaklarıma taktı. Dudaklarını birbirine bastırdığı için gamzeleri meydana çıkmıştı. Arkasındaki ekip tek nefes bizi izliyordu. Sonra...sonra asla aklıma gelmeyecek bir şey oldu ve bütün damarlarımdan akan kanı hissettim.

-Beni duyuyor musun?...

HEARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin