EP.17

981 53 99
                                    




İyi okumalarr:):)😊😊

VEGAS

Üniversite'de bir hocam vardı. Okuduğum bölüm İngiliz edebiyatı ve kendisi de İngilizce öğretmeni olmasına rağmen, psikolojiyle kafayı bulmuş bir kadındı. Bulduğu her boşluğunda arkadaşlarıyla vakit geçirip, kocasıyla sevişmek yerine kendisini kütüphaneye kapatır, kalın ansiklopedilerin içinde kaybolup giderdi. Bu garip ve yorucu görünüyordu. En azından okulu, vakit harcama gibi gören bir öğrenci için bilgiye karşı gösterdiği bu ilgi aşırı gereksiz ve saçmaydı.

Bir gün dersinde, beni oyun oynarken yakalamıştı. Aslına bakarsanız o bir Bilge sınıfındandı ve bu yüzden derslerine çok da önem verdiğimi söyleyemezdim. Her zaman en arka sıraya gider ve dersin sonuna kadar kafamı masaya gömerdim. Ancak o gün, fazla canım sıkılıyordu ve uyumak istemiyordum.

Işıl ışıl gözlerindeki buruk bir ifadeyle dudakları hafifçe gerilmiş ve, "Beyin biraz geri kafalıdır."demişti. "Aynı anda üzerine gelen yüz tenis topundan yalnızca birine karşılık verebilen acemi bir sporcudan farksızdır."

Ne demek istediğini anlamayabilirsiniz ama o günün ve o cümlenin hayatım için dönüm noktası olduğunu söylemem gerekiyor. Hayatımda ilk kez dünyada ait olduğum sınıftan farklı bir sınıfın daha var olduğunu hissetmiştim. Hayır, onların da saygıya hakkı olduğunu fark etmiştim. Küçük bir tebessüm ne kadar şey anlatabilirse, o kadının yüzündeki o durgun ifade de bana o kadar çok şey hissettirmişti.

Saygı. Sevgi. Merhamet. Sonra tekrar saygı...

O gün ve sonraki bütün derslerini dikkatle dinlemeye ve o kadına hak ettiği saygıyı özenle göstermeye başladım. Sınıfa ondan önce giriyor, sorularına cevap veriyor ve sınavlarından yüksek alıyordum. Size sormak istediğim bir şey var. Milyar tane insan içinde hayatınıza giren, size saygı gösteren ya da sizi seven tek bir insanı fark eder miydiniz? Şunu bilmelisiniz ki bu, bazılarımız için paha biçilemezdi. Aslında durup düşündüğümüzde, 'Bunu herkesten alabilirim, onun farkı ne ki?'demekten kendimizi alamayız, bununla kesinlikle bir problemim yok çünkü o ana kadar bende böyle düşünüyordum.

Ancak bu doğru değildi. Hayatımıza çevrilmiş bütün gözler hayranlıkla parlıyor ya da söylenen bütün kelimeler saygı ve sevgiyle dolu olsa bile her biri diğerinden çok daha kıymetliydi.

Tankhun homurdanarak elimdeki kitabı çekip alırken, "Beni dinlemiyor musun?"diye tısladı. Hemen sonra elindeki kitabı kaba bir hareketle kağıt yığınlarının olduğu masaya çarptığında, "Burada geleceğimizden bahsediyorum."diye devam etti.

Kısa bir süre gözlerim kitabın üzerinde gezindi. Bir öğretmen, öğrencisinin hayatına ne kadar dokunabilirdi ki? Sınavından en yüksek notu aldığımın ertesi günü, elinde bir kitapla beni boş sınıfta karşıladığında dudaklarındaki sıcak tebessümü hatırlıyorum. Doğrusu onu asla unutamıyorum. Hayatımda aldığım ilk hediye, bir psikoloji kitabıydı. Öğretmenimin naif sesiyle beni tebrik etmek için aldığı o psikoloji kitabı. Bu, size ne ifade ediyor? Benim için tanımı olmayacak kadar güzel şeyleri... koşulsuz sevgi, koşulsuz saygı, kısaca ona bir öğrenci olarak verebileceğim ne varsa onlarca katını vermem gerektiğini ifade ediyordu.

"Benden daha ne yapmamı istiyorsun?"diye mırıldandım. Sesim isyan dolu ev son derece bıkkındı.

Tanhkun ailede belki de en uzak olduğum kişiydi. Şehrin uzağındaki kasabalara satmak için gönderdiğimiz meyve ve sebzelerin işlemesinden sorumlu olduğu için onu evde bulmak zordu. Olduğu zamanlardaysa yatağından çıkmaz, bütün gününü şu göz devirdiğimiz klasik pembe dizilerini izleyerek geçirirdi. Ve şunu kesinlikle bilmelisiniz ki, bu odaya işi düşmedikçe asla girmezdi. Bana selam vermek mi? Kimlikteki adımı bile doğru düzgün bildiğinden emin değildim. Kaldı ki, bende ailede bir tek onun doğum günü tarihini ya da cep telefonu numarasını bilmezdim. Aramızdaki ilişkiyi anlayabiliyor musunuz? Hayırsa endişelenmeyin, çünkü zaten ilişki diye bir şeyimiz yok.

FEARLESS || VegasPeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin