EP.30 🔞

894 56 52
                                    





İyi okumalarr:):)🙃🙃


Hepimizin hayatına yön veren, onu eğiten ve adeta bir odunmuş gibi yontup şekillendiren birileri vardır. Benim ustam babaannemdi. Gittiğim okullardaki hocalarım her ne kadar eğitimim ve gelişimim açısından yardımcı olmuş olsa da, onun yeri her zaman farklıydı. Sözleri, davranışları ve bana karşı olan tutumu daima ulaşması gereken noktaya ulaşır, günün sonunda onun parmaklarının altında biraz daha şekil alırdım. Belki bunun sebebi birinci dereceden yakınım ya da hayatın bana hangi pencereden baktığını bizzat görme şansına sahip olmasıydı.

Bir defasında, "Herkesin hayatında baş rol olamazsın."demişti. Bunu duyduğumda lisenin sonlarındaydım. Eve ağzım yüzüm-sebebinin ilk defa babam olmadığı-yaralarla dolu geldiğimde babaannem yaktığı ateşin başında, eski püskü battaniyesine bürünmüşken bana buruk bir ifadeyle bakmakla yetinmişti. Bu biraz acı verici olabilir ama o gözlerde gördüğüm şey, yüzümü hiç sağlıklı görememenin yarattığı acımaydı. Bu çoğu zaman göremediğimiz ya da farkına geç vardığımız bir şeydi, ama bizler için bizlerden daha çok üzülen büyüklerimiz vardı. Ve ben o gün, babaannemin gözlerinde bunu anlamıştım.

"Her zaman, herkes için önemli olamayacağını ve herkesin hayatında, yalnızca onların istediği noktalarda durman gerektiğini kabullenmelisin."


Sizden bu sözlerle ne demek istediğini anlamınızı beklemiyorum. Çünkü benim de bunu anlamam ve kabullenmem yıllarımı almıştı. İhtiyar bir fedakar, insanların oldukça bencil olabildiğini ve bunu yalnızca çaresiz kaldıklarında görebileceğimizi söylemişti. Bakın, bunu da anlamam bir hayli vaktimi aldı. Ancak her iki öğütte hayatımı şekillendiren ve beni, gerçek Pete'i var eden şeylerdi.

Tay, çevresinde oldukça sevilen ve gözlerin sürekli üzerinde olduğu, güzel ve başarılı bir öğrenciydi. Girdiğimiz her ortamda ya da yeni başladığımız okulun, elliye yakın öğrencili sınıfında kolaylıkla ilgileri üzerine toplamayı başarabiliyordu. Lisenin ortalarında olduğumuz bir gün, onunla henüz iki hafta önce tanışan bir çocuk, aramıza girip onu benden uzaklaştırmaya çalışırken, onun için benden daha önemli olduğunu iddia etmişti. Aslına bakarsanız böylesi dışlanma durumlarıyla karşılaştığımda, zaten hiç çıkmayı beceremediğim kabuğuma gömülür ve kendimi daha az rahatsız hissedeceğim bir köşeye çekilirdim. Ancak o gün-belki de bunun sebebi aynı sınıfta olduğumuzdu-geri çekilmemiştim. Aksine, çenemi dikleştirip üzerine yürürken, bana taktığı dış kapının dış mandalı sıfatını suratına çarpmak için ileri atılmıştım.

Şimdi, en başa dönüp babaannemin o bir türlü kabullenemediğim dersini hatırlayalım. Birilerinin hayatında, ikinci plana atılma fikri beni çileden çıkarıyordu. Tay benim için tekti. Onunla kıyaslayabileceğim ya da yerine koyabileceğim ikinci bir arkadaşım yoktu ve ben ona tüm benliğimle sadık bir arkadaştım.

'Onun aksine.'

Aramızdaki ilişkinin güçlü veya sarsılmaz olduğunu düşünenleriniz varsa, itiraf etmem gereken bir konu var. Biz hiçbir zaman tam anlamıyla güçlü bir bağ kuramamıştık. Çünkü Tay nankörün tekiydi. Bencildi. Umursamazdı.

Ben ona ne kadar sıkı bağlarla yaklaşmaya çalışsam da, onun için sayısız alternatiften sadece biriydim. İstediği zaman, istediği anda beni silip atabilirdi ve ardına bile bakmadan yerime bir başkasını koyabilirdi. Ama-eğer buna minnet etmem gerekiyorsa-şükürler olsun ki, bunu hiç yapmadı. Beni her zaman terk edilme korkusuyla diken üstünde bırakırken, hiçbir arkadaşını benden daha üstün tutmamıştı.


FEARLESS || VegasPeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin