7|Who is she?

111 10 1
                                    


Şu anda evindeydim. Ama maalesef tek değildim. Karşımda elindeki telefonunu sallayıp içimdeki çığlıkları dışarı vuran bir bayan Hwasa vardı.

1 saat önce
Ellerimi duvarlarımda gezdirdim. Jisoonun elimi tuttuğundaki ilk başta beni buz kesip sonrada yakan sıcaklığı bulmaya çalışıyordum. Bana öyle bir dokunmuş, öyle bir yakmıştı ki nedenini aramaya çalışıyordum. Sadece bana değil yaramada dokunmuştu. Yağmurlu bir havada denize gidip triliçe yemiştik. Bana baktıkça geriliyordum. Sadece bakınca değil normal bir zamanda iş için odasına çağırınca bile geriliyordum. Ben bu düşüncelerdeyken acıktığımı fark ederek sırtımı dikleştirdim. Mutfağıma doğru yol aldım. Buz dolabımı açıp içerisinde göz gezdirirken aniden kapı çaldı. Bu gün cumartesiydi. Yani ben tatildim. O zaman kimdi? Buz dolabını ittirerek kapıyı açmak için yürüdüm. Kapıyı sertçe açtığımda karşımda duran kişi ile öylece kala kaldım. Bayan Hwasa buradaydı karşımdaydı. Yüzü o kadar sinirli bir şekilde bakıyordu ki sanki gözlerinden alev püskürtüp bütün her şeyi yakacaktı.
"Çekil şuradan"
diyip beni sağ eliyle göğsüme bastırıp beni ittirdi. Gözlerim bayan Hwasayı arkasından takip ediyordu. Bedenimde onu takip etmeye başlayınca kendimi salonumda buldum. Bayan Hwasa bağırmaya başkadı
"Sen ne yaptığının farkındasın değil mi! Nasıl bir işe bulaştığının farkındasın?" Ben yine neyin farkında değildim de her şey bu kadar üzerime geliyordu? O korkunç sesiyle bağırmaya devam etti.
"JENNİE BUNLAR NE?" Elinde kendi telefonunu bana sallıyordu. Salladığı için yansıyan görüntüyü göremiyordum ama en sonunda telefonu önüme uzattığında çıkan sayfaya baktım. Bir haber sayfasıydı ve Jisoo ile benim el ele görüntülerim vardı.

Ünlü CEO sahibi Kim Jisoo, kendi şirket çalışanı ile beraber görüntülendi!
O anı hatırlıyordum. Benim kalbim ağrıdığında eğilmiş ve elimi kalbime koymuştum. Jisoo o sırada elimi tutmuştu ama ben doğrulduğumda da elini çekmemişti. Demek ki paparazziler tam o sırada beni ve Jisoo'yu çekmişlerdi. O an yağmurdan bile daha yakıcı bir şey döküldü başımdan. Ellerim titremeye başlamıştı bile. Bayan Hwasa konuştu "Ben seni oraya işini yap diye gönderdim aptal kız. JİSOO İLE AŞK YAŞAYIP FİNGİRDEŞ DİYE DEĞİL!" Dediğinde gözlerim dolmuştu. Ben Jisooyla aşk yaşamıyordum ki. O bana yağmurda yürüme teklif etmişti, bende kabul etmiştim.

O zaman neden eline dokunduğunda kalbin hiç atmamış gibi çarpıyordu Jennie?

Açıklama yapmak için ağzımı araladığımda çok saçma şeyler çıkmıştı dudaklarımdan. "Ben ben Jisoo ile aşk yaşamıyordum. Biz yağmurda yürüyorduk sadece ıslanıyorduk işte" o yüzden pastanede ve sahilde görüntülendiniz değil mi jennie. Kendime bile bazı şeyleri açıklayamıyordum. Benim bile kabullenemediğim şeyleri zorla almaya çalışıyorlardı. "Sen yağmurda yürümeye bile dayanamazsın Jennie" aniden başımı kaldırıp onunla göz göze geldim. Bunu nereden biliyordu? Yağmura dayanamadığımı nereden biliyordu? Bayan Hwasa dudaklarını kıvırdı. Bir anlığına o da şok yaşamış gibi duruyordu. Sanki hiç yapmaması gereken bir şeyi yapmıştı. "Bu dediğimi unutacaksın Jennie" seninle bu konuyu konuşacağız bayan Hwasa. Şu an gitsen bile. Hızla kapıdan çıkarken kısık gözlerle etrafıma bakıyordu

Sayfa düzeninden memnun değilim yeni bir şeyler bulmaya çalışıyorum bu yüzden çerezlik bir bölüm attımm

hopeless case/JensooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin