17| Ah Sevgilim

138 15 10
                                    


Lalisa'nın arabası çok güzeldi. Tek başıma oturmama rağmen. Kızlar önde, bense arkada oturuyordum. Hala aralarına alınmadığının farkındaydım. Jisoo'yla konuşmak istiyordum. Her şeyi baştan sona anlatarak yalansız bir ilişkiye hazır olduğumu kanıtlamak istiyordum.

Ben bir şeyleri belli etmemeye çalışsamda daha gizli ortaklarının adını bildiğimi bile söyleyemiyordum. Biliyorum, çok daha büyük bir derdin içindeydik ama ben Jisoo'yu çok özlemiştim. Gözlerine bile bakamıyorken aynı arabada olmak çok zordu.

Tamam, belki en arkadaydım ama saniyede bir bir şeyler almak için arkasını dönen Jisoo işleri hiç kolaylaştırmıyordu.

Onunla konuşmaya çalışsam, yüzüme bakmazdı. Ben ilişkimizi başlamadan çöp etmiştim. Adımlarımıza hazırlanırken adım atacağımız sırada en büyük sırrım ortaya çıkmıştı. Hayatımın temenelini oluşturan, yalan.

Ona yalan söylemiştim ve kendimi tatlı flörtleşmelerimizde kaybetmiştim. Başından beri işimi yapsaydım şu an iki aşık çıkmaz sokakta karşı karşıya durmazdık.

Geçmişi değil, geleceği değiştirebileceğimi biliyordum. Ama kafamdaki sesleride susturamıyordum.

Her şeye en başından başlamalıydım sanırım. Arabadayken yol boyu kendi kendime planlar kurdum, düşündüm.

———
Lalisa'dan
İhtişamlı bir yere geldiğimizde hızla arabayı durdurarak kızların çıkmasını bekledim.

Yaptığımız ufak bir plana göre Chaeyoung ve Jisoo restoranda yemek yerken ben Jennie ile tanışacaktım. Bunca zaman içinde beraber olacaktık ve benim kimliğimi saklamam pek mümkün gözükmüyordu. Ayrıca maske takıp durmaktan bunalmıştım artık.

Jisoo ve Chaeyoung arabadan inerken iki sıra arkamdaki Jennie'ye baktım. Chaeyoung'un evinde 2 gündür kalıyordu ve ben onun olduğu her ortamdan kaçıyordum. Muhtemelen beni maskeli kadın olarak tanıyordu. Bende kapımı açarak onun koltuklarına gittim. Hızla yanına yerleştim ve bir çift gözün sizi izlemesinin verdiği rahatsızlıkla kıyafetlerimi düzenledim.

Jennie'yle ilk defa konuşmak için boğazımı temizledim. İkimizde bu garip sessizlikten aşırı rahatsız olmuştuk ve birimizin o iki parça dudaklarını kıpırdatması gerekiyordu.

"Merhaba Jennie. Tanışalım mı?"

Küçük bir çocukla konuşuyormuş gibi konuştuğumda kendimden utandım. Koskoca şirketin herkesten sakladıkları hisse sahibi Lalisa Manoban, bir ajana masumca "tanışalım mı?" Diye soruyordu. Ah Tanrım! Keşke Chaeyoung buralarda bir yerlerde olsaydı.

"Lalisa Manobal?"

Gözlerimin ani bir yere sabitlenmesiyle saçlarımdan çekildiğimi hissetmem bir oldu. Kanım dondu ve ben onu hissetmemeye başladım bile. Hissettiğim tüm karma karışık duygularımla günlerdir hatırlamam gereken düşünce, şu an zihnime bomba hızında düşmüştü. Jennie bir ajan Lalisa

Jennie benim Lalisa Manobal olduğumu anlamıştı.

Avuçlarımı, dişlerimi sıktım. Ellerim Jennie'nin boğazına yol aldı. Kendime engel olamayarak Jennie'nin boğazına yapıştım. Ellerimle onu sıkarken aklımdan düşüncelerin geçmesine izin bile vermedim. Jisoo bu yaptığımı görseydi bana neler yapacağını tahmin bile etmek istemiyordum. Jennie git gide koltukta geriye doğru sürüklenirken konuştu.

"Li-Lisa"

"Beni nereden öğrendin, kim olduğumu nerden biliyorsun!"

"La-Lisa"
Boğuk sesiyle adımı tekrarladığında ne yaptığımın farkına vardım ve hemen ellerimi çektim. Tırnaklarımın avuçlarıma bastırdığım için çıkan izler zonkluyordu. Jennie kendine gelmek için bir kaç kere öksürdü ve hemen ona benim suyumdan içirdim. Kendinde olduğu zaman konuşmasına müsade ettim.

hopeless case/JensooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin