Dakikalar geçmişti,salondan herkes çıkmıştı, uzun süredir hissizce babasının cesedine bakan kadının görüşünü Demir kesmişti.Yalnızca üçü vardı içeride.Gözlerinin karşısındaki adamla buluşmasıyla birlikte tüm hıncıyla ağlamak istemişti Deniz.Ama olmaz diye düşündü, nefes alış verişi sıklaşmıştı,Demir tam elini ona doğru uzatıcakken Deniz koşar adımlarla salondan çıkmıştı.Arabasına doğru hızla ilerlerken tamda çıkmak üzere olan Ahu ve Semih ona bakıyordu.Arkasından seslenmişlerdi ama Deniz adımları hızlandırıp onlara aldırış etmedi.Ofisin bahçesinden çıkarken Demir de kapıdan çıkmıştı.Ahu ve Semih artık orada bulunmamaları gerektiğine karar verip giderken Demir'in gözü Deniz'i buldu.
Karşı yoldaki arabasına doğru ilerleyen kadını yakalamak için resmen koşuyordu Demir. Sağına soluna bakmadan yola atlayan Deniz duyduğu korna sesiyle irkildi ona gelmekte olan arabayla arasındaki mesafe azalırken onu ordan kurtaran kolundan tutup kendine çeken Demir olmuştu.Endişeden kalp atışları hızlanan adam kadının başını kendi göğsüne doğru çekip sarıldı.Gözlerini kapatıp sadece Demir'e sarılan Deniz'in duyduğu tek ses ise Demir'in kalp atışları olmuştu.Bir müddet öyle kaldıktan sonra Deniz kafasını kaldırdı.
Demir:Seni eve bırakayım.Biraz dinlen.
Deniz:Hayır gerek yok,ben kendim giderim.
Demir:Deniz sadece bırakıcam içim rahat etm-
Deniz:Kendim giderim,iyiyim ben.Cesedi de birine aldırırım.Demir bir şeyler söyleyecekken kaçar gibi gider Deniz.Demir belki de zamana bırakmak lazım diye düşünür ama içinin rahat etmeyeceğini biliyordur.Kendisini kapalı kutu sanardı ama Deniz ondan da beter çıkmıştı.Derin bir nefes aldıktan sonra Ahu'yu aradı ve Deniz'in adresine ona görünmeyecek şekilde korumalar yerleştirmesini söyledi.Sonra içinde büyük bir sıkıntıyla tekrar ofisine döndü.
————————————
1 hafta sonraCevdet Bey'in ölümünün üzerinden bir hafta geçmişti.Bu zamanda hem çok şey olmuştu hem de hiçbir şey.Deniz babasının cenazesine bile gelmemişti.Hoş bir cenaze bile olmamıştı doğru düzgün.Sadece birkaç adamına babasını gömmelerini söylemişti.Bu hafta boyunca evinden bile çıkmamış hiçbir telefona cevap vermemişti.Gelen kimseyide kabul etmiyordu. Demir gelmişti birkaç kere ama kapıdaki adamlar onu almayınca zorluk çıkarmak istememişti. Zamana ihtiyacı var diye düşündü.
Deniz'in nasıl olduğuna gelecek olursak...Nasıl olabilirdi ki?Üzülüyordu ama annesine üzüldüğü gibi değildi.Babasının dediği gibi bir hata olduğunu kendi de kabullenmişti.Yine bir sabah uyandı dünden kalan likörlü kahveyi kafasına dikti.Şu sıralar babasından kalan şeyleri değiştirmekle meşguldü.Biraz toparlamıştı.Başta onun eski adamlarının hepsinden kurtulmak istiyordu.Artık masada da olmadığından iş yapabileceği birkaç ismi araştırıyordu. Üstünü değiştirmek için geri odasına giderken Demir'in onun evinden çıkarken verdiği bilekliği gördü.Eline aldı.Sevmişti bu adamı. Günler sonra belki de ilk defa Demir'i aklına getirerek gülümsedi. Şurda olsaydı da huysuz huysuz otursaydı diye düşündü.Ama Deniz bu dünyada en çok kendinden nefret eden bir insan olduğu için bu sevgiyi hak etmediği konusunda emindi.Belki de uzaklaşmak en iyisi derken günlerdir yapmaktan korktuğu o şeyi yaptı.
Vural ailesi kahvaltıdan sonra bahçelerinde toplanmıştı.Demir'in bir haftadır mutsuzluğu her aile üyesi tarafından hissedilmişti.
Semih:Abi akşam hep birlikte yemeğe gideceğiz sen de gelsene ?
Demir:Yok sağ ol benim işim var.
Selma:Ne işin var?
Demir:Evde oturucam anne uzun uzun.Müsait olmayacağım yani.
Selma:Kaç gündür yaptığın başka bir şey yok ki zaten...Arda:Eee amca bu masaya yeni üye için Asım Bey aradı,Deniz Hanım'a geri dönmesi için teklif götürelim diyor ne diyim?
Semih abisinin sessizliğinden cevap vermek istemediğini anlar.
Semih:O işi biz hallederiz de yeğenim onlar dert etmesin şu an.
Arda:Peki amca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perestiş
Aksi"Aslında aklında böyle bir şey yoktu,böyle bir şeyi tahmin de edemezdi zaten.Daha fazla kırılacağını düşünemezdi, hem de aynı kişi tarafından... Bir daha kimseye güvenemem sanıyordu. Ta ki o aileyle yolu kesişene kadar."